Tutarlılık

Tutarlılık nedir? Birbirini açıkladığı düşünülen iki bilginin, açıklamanın ciheti açısından örtüşme ve denkleşme durumudur.

Evlenme niyetiyle bir erkeğin kadına “Seni seviyorum” deyip “arayıp sormaması” tutarsızdır mesela. Bir kişinin dostuna “seni seviyorum abi, hocam” deyip “arayıp sormaması” tutarlıdır. Çünkü sevgili sevmesi ilgilenme, değer verme olarak kendini gösterir. Dost sevgisi ihtiyaç duyulduğunda yanında olmayla, rasgelişte tebessüm ve muhabbetle.

Açıklama ve anlatımın devreye girdiği her alanda tutarlılık bir ölçüt olarak kendiliğinden ortaya çıkar. Din, bilim, sohbet, ilişki, söz, tavır buna göre kıymetlenir. Hatta Allah kendi sözünü tutarlı olduğu için kıymetli olduğunu bildirir. “Kur’an’ı inceleyip düşünmüyorlar mı? Eğer Allah’tan başka birinden gelmiş olsaydı onda birçok tutarsızlık ve çelişki bulurlardı (Nisa 82)”

Tarih boyunca insanoğlunun diline ve zihnine düşmüş her beyan bu testten geçer. Tarihten bugüne gelebilen her düşünce bir ölçüde tutarlıdır. Tutarlılık neye göre ölçülür? Kapsamına göre.

Avuç içi kadar bir topraktaki organizma miktarını ölçerek bütün dünyadaki organizmaların sayısını bulabileceğini düşünürsünüz. Bu savınız elinizdeki toprak için tutarlı ama tüm dünya için tutarsız yani temelsizdir.

Dini bilginin tartışmaya dönük tarafı burada ortaya çıkar. A kişisi bir durumu kendi dönemi, tecrübesi açısından izah eder fakat onu okuyan, benimseyen o açıklamanın kapsamını ihmal eder, mutlak bir düşünce olarak benimsemeye kalkışınca başka zaman ve zemindeki tecrübenin sahiplerince eleştirilir. O mesele asla çözülemez.

İçlerinden biri çıkıp da “Biz bunu niye tartışıyoruz arkadaşlar. Bu kişi kendi dönemi, zihni, tavrı açısından düşünmüş, anlamış. Bu teori bizi açıklayamaz. Bu burada dursun biz kendi fikrimizi beyan edelim” dememiştir. B, A’yı eleştirirken onu anlamaz, A, B’nin eleştirisinin makul olmadığını söyler. Tartışma çetrefilleşir, düğümlenir, körlenir.

Körlenme ifadesinin üstünü çiziyorum. Körlenme yalnız durumu değil onu anlamaya çalışanları da tanımlar. Bu mesele ikinizin dediği gibi de değil diyen birisi gelene kadar problem hep orada kalır, çözülmediği müddetçe de problem anlaşılmamıştır.

Dini, bilimsel bir tartışmanın içindeysek eğer şunu görmek zorundayız. Tartışanlar tartışmayı sürdürüyorsa anlaşmazlık söz konusudur. Anlaşmazlığın çözümü konuşmak değil susup yeniden düşünmek, bir daha anlamaya çabalamaktır.

Ahmet BAYRAKTAR

Bir cevap yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir