Mevlid Kandili

Bugün Mevlit Kandili… Bu tür mübarek sayılan gün ve gecelerin sahihliği, fasitliği, bid’at olup olmaması, hurafeliği her zaman tartışma konusu olmuş. Halen hararetli bir şekilde tartışılmaya devam ediyor. Sosyolojik olarak kandillerin toplum üzerindeki etkisi tebliğ, irşat ve ıslah faaliyeti olarak değerlendirilebilir. Mevlit Kandilini Hz. Nebi’nin doğum günü olarak kutlamaktan ziyade Onu anmak, hatırlamak ve en önemlisi Onu anlamaya vesile kılmak en makul olanı. Bu bağlamda DİB’in Mevlid-i Nebi haftasında tema olarak “Peygamberimiz ve Çocuk” konusunu seçmesi anlamlı ve isabetli olmuştur.

Yaşadığımız Koronavirüs günlerinde varlığının farkına varılan ama en çok da ihmal ettiklerimiz arasında çocuklar var. Çocukların kahir ekseriyeti bilgisayarlar, tabletler, telefonlar ve televizyon tarafından esir alınmış durumda. Canlı derslerin de bu iletişim araçları kullanılarak yapılıyor olması bu esareti meşrulaştırdı birazda. Sanal ortamda kahraman olan çocuklarımız gerçek hayatta o denli başarısız. İletişimleri çok zayıf. Dini ruh ve anlam dünyasından oldukça uzak. İnsanın içini ısıtan sohbetler ne yazık ki yok. Oysa bizim çocukluğumuzun en güzel anıları mahallenin, köyün Camilerinde, Kur’an kurslarında saklı. Kurs aralarında düşe kalka oynadığımız oyunlar, dizlerimizde kabuk bağlayan yaralar…

Korona sürecinden önce ihmal ettiğimiz çocuklarımızı salgın döneminde de telefonlarımıza dalarak ihmal ettik. Artık organımız haline gelen telefonlar elimizden başka bir şey görmüyoruz. Tam da burada DİB’in “O çocukları severdi, çocuklar da Onu” mottosunu dikkate alalım. Çocukların diri diri toprağa gömüldüğü bir dönemde Hz. Peygamber çocukları çok sevmiş, onlara gereken değerin verilmesini davranışlarıyla göstermiştir. Onlarla oynamış, onların yanında adeta çocuk olmuştur. Bir gün mescit çıkışında mahallenin çocukları Hz. Nebi’nin etrafını kuşatıp Onu rehin almışlar. Eğer bize hurma (bazı rivayetlerde ceviz olarak geçer) vermezsen seni bırakmayız demişler. Hz. Peygamber  çok yoğunum çekilin oradan bir sürü işim var dememiş, tamam tamam çocuklar demiş. Bilal’i Habeşi’yi evden hurma getirmeye göndermiş ve rehin olmaktan ancak kurtulabilmiş.

Hz. Peygamber amcasının oğlu Ali’yi ta çocukluktan yanına almış rahle-i tedrisinden geçirmiş, yetiştirmiş, himâye etmişti.  Hz. Ali ailesi ile Peygamber arasında ki seçiminde Peygamberi seçmişti. Zeyd bin Harise’yi kölelikten azat etmiş, kendine evlatlık yapmıştı. Bir baba şefkati ile büyütmüştü Onu. Musab bin Umeyr zengin, şatafatlı bir ailenin çocuğu olmasına rağmen konforu bırakıp yetim Muhammed’in yanında kalmayı tercih etmişti. Hz Peygamberin bu örnekliği çocukları sevmenin onlara aidiyet kazanmanın önemini bizlere gösteriyor.

Mevlidi Nebevi haftasının da hatırlattığı gibi çocuklarımızı sevelim, onların şahsiyetleri insanlar olarak yetişmesi için gayret edelim. Özgür, merhametli, kişilikli, toplumun etkisi altında kalmadan karar verebilmeliler… Nefsin ve şeytanın hilelerinden, modern zamanların aldatma ve ayartmalarından uzak… Bu Mevlit Kandili’nin teması “O çocukları severdi çocuklar da Onu” Çocuklarımızı Resul’ün kapısına adama şuuru kazandırması dileğiyle.

Abdulvahap SERT

Bir cevap yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir