Din Dünya İçindir(!)

Modern çağı eski çağlardan ayıran en temel niteliklerden birisi, eski çağlarda her şeyin din ve Tanrı merkezli düşünülüp çözümlenmesi, yaşamın, siyasetin ve toplumun -hatta bilim ve felsefenin bile- bu temel üzerine kurulup yürütülmesi iken, yeni çağlarda, Tanrı ve dinin merkezden uzaklaştırılıp yerine insanın yerleşmesidir.

Ama İslam dünyası buna bir türlü ayak uyduramadı.

Bu patinajın yapılmasında ve biteviye sürdürülmesinde başta Seyyid Kutup olmak üzere, Mevdudi ve Ali Şeriati gibi bazı ideolog veya teologların, “Din dünya içindir!”, “Hüküm ancak Allah’ındır!”, “Allah’ın adıyla hükmetmeyenler kâfirdir!” türünden, dini siyasete ve hayatın her alanına dâhil etmeye çalışan sloganlaşmış söylemlerinin ciddi anlamda etkisi oldu.

Dinin dünya için olduğuna dair iddialar hem doğru hem de yanlıştır.

Doğrudur, çünkü, teolojik zamanlarda -geç teolojik zamanları yaşayan bugünkü İslam dünyasında da- dini siyasetten, toplumdan, bilimden, felsefeden, ahlaktan kısacası hayatın tüm alanlarından ayrı düşünemezsiniz. Yöneten Tanrı adına yönetir, boyun eğen Tanrı’nın emri diye boyun eğerdi.

Yanlıştır, çünkü artık günümüzde insanoğlu, dinin ve Tanrı’nın hayatın her alanına dâhil edilmesinin olumsuz sonuçlarını net olarak gördü ve Tanrı yerine insanı merkeze almanın öneminin idrakine vardı.

Bunu henüz anlayamayanlar ise İslam dünyasının gözleri köreltilmiş insanlarıdır.

Önümüzdeki seçenek belli, ya dini ait yolduğu yerle yani kalple sınırlayacağız ve din dünya içindir türünden sloganları tekrar etmekten vazgeçeceğiz, ya da din üzerinden birbirimizi sömürmeye, aldatmaya, acı çekmeye ve çektirmeye, kan dökmeye, zulmetmeye ve zulmedilmeye devam edeceğiz.

Seyyid Kutup gibi teologlar tüm bu olumsuzlukların gerçek müsebbipleridir. Maalesef rahmetle anamıyorum.

Bazı arkadaşlar da Kutup’la Marx karşılaştırması yapıyorlar ve nasıl Marx kendisinden sonra ortaya çıkan Marxist örgütlerin ve komünist devletlerin işledikleri suçlar ve günahlar için mesul tutulamazsa, Kutup da İslami Cihat, Taliban, IŞİD vs. türünden İslamcı, cihatçı örgütlerin işlediği günahlardan sorumlu tutulamaz, çünkü Kutup İslamcı ideolojisi ile bunları kastetmemiştir, diyorlar.

Marx’ı ve Marxçı örgütleri bilmem, onu onlar düşünsün. Ama Kutub’u temize çıkartmaya çalışmak bence geçmişten miras kalan Kutup sempatisini yansıtmaktan başka bir şey değildir.

Kutup tam da Taliban’ın İşid’in vb örgütlerin ve cemaatlerin anladığını anlatmak istemiştir. Gerçek Kutup diye bir Kutup yok. Kutub’u en iyi anlayanlar bu örgütlerdir.

Kutup bunu kastetmedi diyenler ise, pesine takıldıkları, menfaatlendikleri iktidarlara onursuzca yaltaklanmayı gerçek Kutupçuluk zannediyor.

İktidarlardan aldıkları ihalelerin keyfini sürerlerken bir yandan da S. Kutup güzellemeleri yapanlar hatta adına programlar düzenleyenlerin yaptığı ikiyüzlülükten başka bir şey değil.

Kutub’u anladığını ve takip ettiğini iddia edenler her şeylerinden vazgeçip cihada soyunmalıdır.

Rahmet meselesine gelince, bela okumuyorum ama rahmet de okumuyorum.

Mecbur muyum?

Hamdi TAYFUR

Bir cevap yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir