Son altı aydır gündemimizi oluşturan pandemi, günlük yaşantımızda değişiklikler getirdi. Rüzgar gibi akan yaşantımız bir anda durakladı.
Alışkanlıklarımız ve rutin işlerimiz aksadı.
Planlarımız altüst oldu.
Belki ömrümüzün hiç bir döneminde olmadığı kadar evlerimizde vakit geçirmeye başladık. Bu değişim, hem kendimize, hem çevremize biraz olsun daha anlamlı bakmayı beraberinde getirdi. Kendimiz, ailemiz ve yaşadığımız mahallenin, köyün ruhu, tarihi, silueti hakkında da yüzeysellikten arınarak bir fikir edinmeye yöneldik.

Oostzaan
İşte bendeniz de, bu çerçevede yaşadığım köye ruh veren, anlamlandıran, kimlik kazandıran ve bugüne kadar ihmal ettiğim değerleri öğrenmeye başlangıç yaptım.
Yirmi yıldan fazla yaşadığım, havasını teneffüs ettiğim, sokaklarını dolaştığım köy, Amsterdam ile Zaandam arasında yer alıyor. Amsterdam çevre yoluna iki dakika, Zaandam Sultan Ahmet Cami’ne üç dakika mesafede olan köyümüzün adı Oostzaan. Kuruluş tarihi 1306 yılına kadar uzanır. Üç ana sokağı vardır. Bir kilise ve yanı başında mezarlık ve bir de yel değirmenine sahip olan köyümüz, Hollanda tarihinde ünlü denizci Claes / Klaas Compaen (1587-1660) ve ünlü ressamımız Jacob Cornelisz (1475 –1533) tarafından temsil edilir. Toplam nüfusumuz henüz onbine ulaşmadı. 210 yıldır Belediyedir. Bu süre içinde 26 Belediye Başkanı’na sahip olmuş. 13 belediye encümen üyesine sahip olan yerel yönetimde, Yeşil Sol ve Liberal Parti çoǧunluǧu oluşturur. Tabii ki, köyümüzün doğu tarafında yer alan Twiski adlı rekreasyon parkı, Amsterdam ve Zaandam başta olmak üzere, tüm Kuzey Hollanda eyaletinden insanlar tarafından ziyaret edilir. Bir kaç tane küçük göl, plajlar, mangal alanları, bisiklet yolları, çobansız inekler görülmeye değer.

Zaandam
Bu kısa girişten sonra, yıllardır önünden geçtiğim ama hiç de farketmediǧim, köye ruh veren, yönetici veren, Belediye Başkanı çıkartan bir binadan, yani Kimsesiz Çocuklar Evi’nden bahsedebiliriz. Köye şekil veren üç ana sokaktan Zuideinde üzerinde yer alan ve kapı numarası 36 olan görkemli beyaz bina, kimsesiz çocuklar evi. Binanın sokağa bakan ön cephesinde Roma rakamları MDCLXXXXV’, yani 1685 yılı yer almakta. Bu tarih bu binanın yapıldığı tarih. O yıl, bu büyük bina zengin bir bayanın yazlık evi olarak yapılmış ve kullanılmaya başlamış. 1774 yılında Oostzaan yöneticileri tarafından satın alınan beyaz ev, o tarihten itibaren Kimsesiz Çocuklar Evi olarak hizmet vermeye başlamış.
1713 yılında beyaz eve ek bina yapılmış. Ek binanın üst tarafında, iki resim bulunmakta. Öksüz bir erkek ve öksüz bir kız çocuğu. İki resim arasında ise, Oostzaan’ın silahı yer almakta. Kız çocuğunun elinde yer alan kağıt üzerinde, ‘Biz buradan teşekkür ederek ayrılıyoruz’ cümlesi yazmakta.
Kimsesiz Çocuklar Evi’ne, o yıllarda 16 yaşından küçük ve Oostzaan’da doğanlar alınırdı.

Oostzaan
Gençler, 21 yaşına geldikleri zaman buradan ayrılırlardı. Kız çocukları, buradan ayrılınca terzi veya çocuk bakıcısı olabilmeleri için daha çok el işleri ve ev işleri üzerine meşgul olurlardı. Erkek çocukları ise, kabiliyetlerine göre bir meslek öğrenirlerdi.
Kimsesiz Çocuklar Evi’nde günlük yaşam, bir program dâhilindedir. Çocuklar her cumartesi akşamı banyo yaparlardı. Yaramazlık yapan çocuklar mutlaka cezalandırılırdı. Örneğin, bu cezalardan birisi, 14 gün boyunca mutfakta patates soymaktır. Çocukların, okula devam etmenin yanısıra kiliseye gitmeleri de zorunluydu. Bayramlar hemen hemen hiç kutlanmazdı. Ancak, bazen çocukların bayramlarda akrabalarını ziyaret etmelerine izin verilirdi.
Kimsesiz Çocuklar Evi, kilisenin tayin ettiği beş erkek ve dört bayan vekil tarafından yönetilirdi. Erkek vekiller beş yıllığına, bayan vekiller de dört yıllığına tayin edilirlerdi. Erkekler 14 günde bir toplantı yaparlarken, bayanlar da yılda en az 6 olmak üzere salı günleri öğleden sonra toplantı yaparlardı. Vekillerin görevi, yetim çocukların terbiyesiyle ilgilenmekti.

Oostzaan
1860 yılında Kimsesiz Çocuklar Evi’nde 25 çocuk vardı. Bu sayı 1890 yılında 10 çocuğa düştü. Hatta 1930 yılında Kimsesiz Çocuklar Evi’nde kalacak yetim çocuk bulunmaz oldu. İkinci Dünya Savaşı’ndan sonra, yetim çocuk olmadığı için, bina Halk Merkezi haline getirildi.
Oostzaan Kimsesiz Çocuklar Evi’nin en tanınmış yetim çocuğu, hiç şüphesiz David Teer’dir. 7 Mayıs 1867 tarihinde Oostzaan’da dünyaya gelen David Teer, 5 yaşında Kimsesiz Çocuklar Evi’ne alınır. Bir ayrıcalıkla, 23 yaşına kadar burada kalan David Teer, Oostzaan Beyelediyesi’nde memur olarak çalışmaya başlar. 2 Mart 1905 tarihinde, Oostzaan Belediye Başkanı olarak tayin edilen yetim David Teer, tam 27 yıl Başkanlık yapar. Oostzaan tarihine en uzun süreli Belediye Başkanı olarak geçen yetim David Teer, 27 Şubat 1947 yılında vefat eder.
1998 yılına kadar, Hollanda Yenilikçi Kilise’nin yönetiminde olan Kimsesiz Çocuklar Evi, yani beyaz bina özel bir şahıs tarafından satın alındı. Şimdi ev olarak kullanılıyor.

David Teer
Evet, yaşadığımız kentin, köyün, mahallenin belki sokağın bir geçmişi, bir hikâyesi, bir tarihi yani hafızası var. Önünden geçtiğim, her haliyle farklı bir mimari yapısının olduğunu gördüğüm görkemli binanın, iki asırlık tarihini kısaca öğrenmeye çalıştım. Binanın köyle aynileştiǧi, yetim çocukları yetiştirdiği, bir dönem köyü yönettiği, bir dönem halk eğitim merkezi olduğu, özelliklerinden sadece bazıları. Ama bu binanın en önemli özelliği ise, 5 yaşında yetim bir çocuğun, yetişmesi ve önce Belediye memuru sonra da Belediye Başkanı olarak köye hediye etmesidir.
Demek oluyor ki, bundan sonra binaların önünden geçerken, yüzeysel değil de, biraz deruni bakmam gerekiyor. Zira önünden geçtiğimiz bir binanın o mahalle, köy ve şehrin kimliğinde bilmediğimiz bir değeri olabilir.
Ayrıca, burada konu edilen ‘Beyaz ev ve köy’ ilişkisi örneğiyle, Avrupa’nın iki yüz yıl öncesi, yönetim, kilise, siyaset, terbiye, hukuk anlayışı ve işleyişi hakkında da bir fikir sahibi olabiliriz.

Oostzaan
Veyis Güngör

Son Yorumlar