Sırtını yasladığı coğrafyada türkü söyler gibi tohum eken, zeybek oynar gibi ekin biçen, semah döner gibi harman süren bu koca yürekli insanların, dünü yarına ulayarak yarattığı kültür, hepimizin ortak kimlik kartı.
Anadolu kültürünün ve yaşama biçiminin vazgeçilmezi olan geleneksel çalgılarla icra edilen halk müziği, kimi zaman da bir tencere ya da leğenle dile geliyor.
Teke Yöresinin coğrafya ve iklimin çerçevesini çizdiği yalın yaşamında müziğin mekânı, neredeyse yaşamın tümü. Kâh bir ‘kaba ardıç’ gölgesi, kâh bir su gözesinin başı, bazen de bu toprakların geçmiş uygarlıklarından miras kalan bir antik tiyatro ya da tapınak oluyor.
Sırtını yasladığı coğrafyada türkü söyler gibi tohum eken, zeybek oynar gibi ekin biçen, semah döner gibi harman süren bu koca yürekli insanların, dünü yarına ulayarak yarattığı kültür hepimizin ortak kimlik kartı.
Bir dere yok olduğunda binlerce türkü de yok oluyor, bir ağaç devrildiğinde semah dönen ayaklar duruyor, bir kuş sustuğunda kabak kemane, cura, sipsi susuyor. Bu benzersiz kültür, bu benzersiz coğrafyadaki yaşamın tüm seslerinden damıtılan bir ruh…
Bu ruha nefes ve omuz vererek geleceğe aktarma çabası içinde olan tüm canlar, renklerini yitirdikçe giderek daha çok dilsizleşen zamana karşı nasıl direnebileceğimizi anlatıyor hepimize…
Düğünü kınası, ağıtı boğaz havası, sipsisi ve curasıyla binlerce yıllık halk öyküleri, yaşayanların dilinden müzik aracılığıyla anlatılıyor. Kırsalın müziği pek çok yanıyla binlerce yıllık Anadolu kültürünün izlerini taşımasının yanında kentle birlikte değişen yaşam koşullarının arasında kaybolmaya yüz tutan ses ve sözlerle aslında geleceğe de ışık tutuyor.
Çam ağacının dalından düdük, kızıl akbabanın kol kemiğinden kaval, su kabağından kemane, salyangoz kabuğundan kaşık yapıp yaşamdan neşe damıtmayı öğrenmiş bir halkın ürettiği ezgiler, müziğin evrensel diliyle buluştukça Anadolu toprağının sırları da birer birer üzerinde yaşayan insanların yaşamını yeniden biçimlendiriyor…
***
Hayri Dev, Denizli’nin Çameli ilçesi dağlarında çobanlık yaparken içine doğduğu coğrafyanın seslerini müziğine katık ederek yaşamış bir Anadolu bilgesiydi. Üç telli bir saz olan curasıyla dağ-taş, yayla-ova oradan oraya koşturup duran soluk soluğa bir yaşamın ardından 2018’de 85 yaşında öte dünyaya göçüp gitti. UNESCO tarafından yaşayan insan hazinesi olarak seçilen Hayri Dev, yaşamı boyunca ‘masıt gırığı’ denilen dokuz sekizlik hareketli yerel ezgileri havalandırıp durdu.
Fransız müzik bilimci Jerome Cler, keşfedip büyülendiği Hayri Dev’in müziğini Avrupa’ya taşıdı…
Cler’in kayıtlarından birinde, Hayri Dev’in ezgileri başlayınca birden oturdukları yerden kalkan ve pervaneler gibi döne dolana masıt gırığı oynamaya başlayan sıradan insanların görüntüleri var. Coğrafyanın sesleriyle kuşaktan kuşağa aktarılan halk müziğinin kendiliğinden gelen doğallığı…
***
Masıt Kırığı çalmaya başladığında birden küçük bir esinti gibi gelip onu dinleyenlerin çevresinde dolanıyor. Sonra yavaş yavaş oturan herkesin ruhuna işleyen ezgiler tepeden tırnağa bir sihre kapılmış gibi dinleyenleri ayaklandırıyor. Hayri Dev adeta bir büyücü gibi ayakları yerden kesilmiş, dal gibi, fidan gibi, yaprak gibi genç yaşlı demeden herkesi saman yolu gibi etrafına diziyor. Sanki sonu gelmesi istenmeyen bir Şaman ayini başlıyor, dakikalarca süren ama sonsuzmuş gibi gelen. Hayri Dev, iç Ege dağlarında davul yerine üç telli çalan bir Şaman’dı. Belki de o güne kadar birbirini hiç görmemiş olan her gövde, her el-ayak aynı anda güneşin etrafındaki yıldızlar gibi dönüyor. Göllere inen turnalar gibi, dağlardan süzülen şahinler gibi, ışığa koşan pervaneler gibi, herkes çakır gözlü bu küçük dev adamın, sihirli küçük ellerinden yayılan melodiyle sonsuza karışıyor…
Hayri Dev, tevazudan bir ömür sürülerek inşa edilen bilgelik geleneğinin soluklandığı son büyük ustalardan biriydi…
18 Temmuz 2018’de yitirdiğimiz Hayri Dev’i özlemle anıyoruz…
***
Zaman her katılaştığında, ruh her çatallandığında, gönül her daraldığında; yaylalardan gelen bir sipsi sesi, bozkırlardan havalanan bir kara düzen bağlama sesi, dağlardan süzülüp inen bir tulum sesi alır götürür zamanın ağırlığını…
Yusuf YAVUZ
Hayri Dev’in ezgileriyle oynanan masıt gırığını izlemek için: https://www.youtube.com/watch?v=3GmQYtuP-pY

“Cografya kaderdir” sozu ile tanimadan kucumsenen topraklara bu sevgiyle bakan ve gorenlerin kaleminden her deger daha bir anlam kazaniyor.Bu topraklara sevginizi ne kadar baska anlatmissiniz.
Bu degerlerimizden Hayri Dev in de mekani cennet olsun.