Aşağı yukarı 5-6 yıldır yöre (güneydoğu) insanının gerek eski gerek yeni, fakat çoğu yaşanmış hikâyelerini dinledim hâlen de dinliyorum. Bu hikâyelerin çoğunu iki kitapta topladım şimdilik: (Mezopotamya’nın Kırgın Çiçekleri ve Dildeki Düğüm) Sanıyorum bu bölgenin hikâyesi hiç bitmeyecek.
Bunlara bağlı olarak doğduğum ve büyüdüğüm köye çok yakın olan İnbaşı Mağaraları ile ilgili, daha çok gizemli olan hikâyeleri dinledikçe merakım arttı. Çok etkilendim ve bunu bütün ülkenin duymasını istedim. İlk fikir böyle gelişti. Anlatılanlar genellikle yüz yıl ve ötesinden haberler veriyordu. O zamanın kıt imkânlarına rağmen çok güzel buluşlar ortaya koymuşlar, bunlar da dikkatimi çekti tabi. Mağaraların içinde bulunan değirmene giden köylülerden ilginç hikâyeler dinledim, mağarayı barınak hatta sığınak olarak kullanan çobanlar ve kaçakçıların da çok güzel ve ilgi çeken hikâyeleri vardı.
Önceleri bunların hikâyelerini yazmak istedim, ardından da belgeselini çekme fikri gelişti ve kısmet oldu onu da yaptık.
Belgesele en büyük katkı yöre halkından geldi. Gerek anlatımlarıyla gerekse de her gidişimizde haberdar olanlar bizzat oraya gelerek bize destek oldular. Bunun haricinde Bozova Belediye Başkanı Sayın Suphi AKSOY sözlü olarak ve çekimlerde drone göndererek destek oldu. Katkı sunan herkese buradan tekrar teşekkürlerimi sunuyorum.
Bozova ilçesinden başlayarak İnbaşı Mağarasına yakın bir köy olan Karacaören Köyü ve İnbaşını da içine alan mağaralar bölgesini çektik. İnbaşı Mağarası, dağın altından akan berrak su, su değirmeni bizim odak noktamızdı. Bunun haricinde bölgede bulunan diğer mağaraları da çekmeye çalıştık. Tabi ki Karacaören köyüne, köy halkının yaşamından kesitlere, yöre halkının İnbaşı ile ilgili duyumlarına ve yaşadıklarına da yer verdik.
Ülkemiz tarihi ve doğal güzellikler açısında çok zengin. Sanırım daha birçok ‘’Saklı Cennet’’ keşfedilmeyi bekliyor. Bizde ‘’Kayıp Zaman Mağarası’’ diye isimlendirdiğimiz İnbaşı Mağarasının daha fazla saklı kalmasını istemedik. Tarihe ve turizme kazandırılması, doğa ve tarih katilleri diyebileceğimiz define avcılarının bölgeyi daha fazla tahrip etmesinin önüne geçilmesi de en önemli amaçlarımız arasındadır. Tabi karşılaştığımız sorunlar da yok değildi.
Günlerce 70 kilometrelik yolu gidip geldik. Teknik ekipmanımız yeterli değildi. Yol düzgün değildi. İnbaşının bulunduğu alan, göle iniş çıkış, mağaralara gidiş geliş yol olmadığından tehlike arz ediyordu. Kameraman arkadaşımız Haşim KIRGIN o tehlikeli yerlerde bazen yüreğimizi ağzımıza getirecek şekilde bir ceylan gibi sıçrayıp duruyordu. Ekonomik imkânlarımız yetersizdi. Ama biz bu filmi çekmeyi kafamıza koymuştuk ve vazgeçmedik.
Belgesel çekimi oldukça zahmetli bir iştir. Özellikle doğa belgeseli için çok masraf, çok zaman ve insan emeği gerekmektedir. Onun için çoğu zaman devletler, bazen da sponsorlar ve TV kanalları işin maddi boyutunu çözmede katkı sunarlar. Bu iş batı dünyasında çok başarılı biçimde uygulanıyor ve yeterli başarı da sağlanıyor.
Biz ise kısıtlı imkânlarımızla, ancak olağanüstü bir çabayla ülkemizin uzak geçmişinden kesitler alarak bu belgeselde sizlere sunmaya çalıştık. Takdir siz kıymetli okuyucularımızındır.
Bozova İlçe Belediyesi, Şanlıurfa Büyükşehir belediyesi, İl Kültür Müdürlüğü, Valiliğimizin ve Kültür Bakanlığının İnbaşı Mağarasına sahip çıkacağını umut ediyoruz.
Teşekkür ederiz…!
Aysel ÖZDEMİR
Son Yorumlar