Hazır face-istirahatliyken arşive gidip kökenimi araştırayım dedim. Bütün formaliteleri yerine getirdim, belgelere ulaştım. İsim misim var ama etnik bir alamete rastlamadım. Öğrenip de ne yapacaksın dediler, öyle demeyim dedim, baksanıza öğrenenler ne kadar mutlu, ne kadar öz güvenli! Şimdiye kadar “sen şu musun” diyen herkese, “evet ben oyum” dedim. Ama böyle böyle nereye kadar! İşin aslını öğrenirsem belki ben de herkes gibi mutlu olurum. Göğsümü gere gere “Hayır ben o değil, buyum” derim. Az şey mi?
Bir iki allemeye sordum, bir kahine git dediler. Ama bu kahin işi değil ki, dedim. Şimdiki zaman kahinleri farklı, biraz kan veriyorsun, tahlil ediyorlar, sonucu şappadak veriyorlar, dediler. Ha, şu mesele dedim.
E madem çıktık yola, gereğini yapacağız. Kıydım paraya, verdim kanı, sonucu beklemeye başladım. Nihayet geldi.
Safkan Guetemalalıymışım. Saçmalık. Vallaha saçmalık. Sonuç kesin mi dedim, kesin dediler. Sevinsem mi, üzülsem mi, bilemedim. Hani kim olduğumu öğrenmenin getirdiği bir rahatlama oldu ama, o kadar işte. Vay be, şimdiye kadar kendimi safkan Rum sanıyordum. Nolacak şimdi? Geçmişin üzerine sünger mi çekeceğim? Bu kadar yaşanmışlık, Rumca çekilmiş onca acı, sabır… Of ya, nerden girdim bu işe. Hadi bakalım ayıkla pirincin taşını. Yeni kimliğe adapte olma sıkıntısı falan filan. Söylemesi de zor. Keşke Peru’lu çıksaydım.
-Kimsin birader
-Peruluyum elhamdülillah
Bu kadar kolay işte. Bir de Guetemalalıyım elhamdüllillah, de bakayım. Daha da kötüsü tanıtımlar da zorlaşacak. Kimsin arkadaş diyecekler, Rum asıllı Guetemalalıyım, pardon Guetemala asıllı Rumum. Ya da şimdiye kadar Rum olduğunu sanan Guetemalalı. Pofff.
-Hanım bir sürprizim var sana?
-Ev işini mi hallettin?
-Daha önemli
-Piyangodan para çıktı ya da babandan miras kaldı?
-Yine getirdin işi paraya bağladın!
-Uzatma da söyle
-Ben var ya aslen şeymişim.
-Vah vah. Çok matah bişey çıkmışsın. Doğru dürüst bir şey olsaydı bari. Bırak bu saçmalığı da önce şu ev işini hallet.
Morardım resmen. Hele bir yatayım, sabah ola hayrola. Bakalım uykumda, uyanmamda, yememde, içmemde bir değişiklik olacak mı?
Her zamanki alışkanlıkla “yattım sağıma, döndüm soluma, melekler gelsin yanıma.” tekerlemesini söyledim, uykuyu bekledim.
Geldi mübarek. Sabah güneş her zamanki yerden doğdu. Ağaçlar aynı, sokaklar aynı, sokaklar aynı. Kahvaltı yaparken de hiç bir farklılık hissetmedim. Küfürler dualar aynı. Yalnız yumurtayı rafadan yapacakken, çok kaynattığım için katı oldu. Bunun kim olduğumla bir ilgisi olmadığı açıktı. Ve her gün yediğim kadar yedim.
Giyindim yola çıktım, servise bindim, iş yerine vardım, aynı monoton, aynı sıkıcı ortam. Ne yolda, ne işte karşılaşıp konuştuğum insanlar sen kimsin diye sordu. İş arkadaşlarımdan birine ben söyledim. Lan olum! Kimsen kimsin, sen şu bizim görevlendirme işini hallet dedi. Şaşırmadın mı, dedim. Neyine şaşıracağım, dedi. Tuhaf ama ben de bir farklılık hissetmedim. E daha ne, bir de sağa sola yayıp hiç yoktan kendine ne sıkıntı çıkarıyorsun. Sen bizim şu görevlendirme işini halletmeye çalış, dedi. Sen öğrendin mi kim olduğunu dedim, başka işin yok mu senin , dedi. Kafaya takan bir tek ben miyim sahi? Allah Allah.
Ne yalan söyleyeyim, biraz hayal kırıklığı yaşadım. Aradan bir hafta on gün geçti, her şey eski tas eski hamam. Guetemalalı olma hazzını ve huzurunu bir türlü yaşayamadım. Yani eski tas eski hamam. Bir kaç kez yüksek sesle, kendi kendime “unutma sen bir Guetemalalısın. Kendine inan, başaracaksın. Sen seçilmiş bir halka mensupsun” gibi ego gıdıklayıcı şeyler söylediysem de, ıhhh, tık yok. Bir iki ay geçti, unuttum gitti. Hayatım öncesindeki gibi aynı zorluklar, korkular, beklentilerle devam etti.
Bir gün odada masanın üzerinde bir zarf gördüm. Bu zarf, o zarf! Açtım, okudum. “Yanlışlıkla başkasına ait sonuclari göndermişiz. Siz aslen Kolombiyalısınız. Tebrikler”. Kâğıdı kırk parçaya bölüp çöpe attım.
Hasan BOYNUKARA
Son Yorumlar