Bir Kartal Gibi Saldırdı

Her gün güneş doğarken başladılar, karanlık çökene kadar devam ettiler.

Gak gak gak sesleri günlerce hiç eksik olmadı. Çevrede yaşayanlarla birlikte “Ufff bu ne yaa! Bunlar neden böyle ve burada örtüp duruyor?” demeye başladık.Aralarında ancak elli metre olan iki ayrı yerin etrafında uçtular, bir şu dala kondular bir bu dala, balkona, ağaca, çatıya, çite kondular. Ayrılamıyorlardı. Bazen biri -belki yem bulmak için- gitse de biri muhakkak orada kalıyordu.

Bir ara balkonda çay içerken karganın birinin kartal gibi bahçeye doğru hızla süzüldüğünü gördüm. Hemen yaklaşıp aşağı baktım; bir kediye saldırıyordu. Az sonra eşi de geldi ve ikisi birden kediyi gagalamaya, az yükselip tekrar tekrar saldırmaya başladılar. Kediyi kısa zamanda adeta perişan ettiler. Nihayet verdikleri dersi yeterli görmüş olacaklar ki saldırıyı gevşettiler ve kaçmasın izin verdiler.Sonraki gün bir başka kedi, akşama yakın uzaktan ve kendi yolunda giden masum bir köpek aynı saldırıya maruz kaldı. Üç beş gagadan sonra kaçarak kurtuldu köpekcik.

Hanıma anlatınca “Onların yavruları düşmüştür. Koruyorlardır..” dedi. Sabah ekmek almaya giderken sağa sola dikkatle bakınca bir değil iki yavru gördüm.. Her biri güvercin kadar hatta daha iri iki yavruydu… Birkaç gün içinde yavrular, insanların gelip gittiği yola da çıkmaya başladılar. Anaç ve ‘babaç’ kargalar ise yakınlarındaki palmiyelere konarak sürekli gözlem altında tuttular. Bir ara birkaç çocuk yol ile deniz arasında olan alana basketbol oynamak için  geldiler. İçlerinden yavru kargayı gören delikanlı, muhtemel ki “top değer” kokusuyla yakalayıp güvenli bir yere koymak veya “kişelemek” için kollarını iki yana açarak üzerine yürümeye başladı. Aman Allah sen misin yavrulara yaklaşan, yakındaki palmiyede olanı biteni izleyen karga şimşek gibi saldırıya geçti. Onun gelişini son anda farkeden delikanlı, ellerini başına koyup hızla kaçıp kurtuldu. Ben balkonda, arkadaşları yakınlarında kahkaha atmaktan kendimizi alamadık.

Günlerce bu takip, bu koruma, bu analık-babalık görevi sürdü. Bilmediğim için güvercinden daha büyük olmuş yavru kargalar neden uçmuyor yoksa uçamıyor mu bir anlam veremedim.

Bugün sabahtan itibaren karga sesleri/çığlıkları yoktu. Ana-baba olanlar bir palmiyeye sessiz kuş uçumuyla gelip gidiyorlardı. Bir hafta önce belediye işçilerinin o palmiyeyi budamak için özel araçları ile gelip çıktıkları halde neden budamadan geri indiklerini o an anladım. O ağaçta yuvaları vardı.

Demek ki yavrular artık yuvalarındaydı. Felaket atlatılmıştı, tehlike yoktu. Anaç karga ile babaç karga görevlerini yapmışlar, hem yavrularının hayatlarını kurtarmışlar hem de ailelerinin dağılmasını önlemişlerdi.

Arif BİLGİN

Bir cevap yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir