Kaç zamandır Seferberlik sırasında şehit düşen büyük dedemiz Halloğlu Hamza Ağa ve kardeşi Derviş Ağa’nın ölüm haberinin alınmasıyla ilgili bir yazı kaleme almayı düşünüyordum. Nasip bu güneymiş.
Anlatacaklarım, acıyı bal eyleyen Anadolu köylüsünün; söz konusu vatan olunca gerisini teferruat sayması, ancak kayıplarının acısını da derinden yaşaması hikâyesidir.
Anadolu’nun derin irfanı ve töresinin, acıyı nasıl şenlik yaptığıdır bu… Hadiseyi anlatmadan önce birkaç hususun açıklığa kavuşturulması gerekir.
Malumunuz olduğu üzere edebiyatımızda çok kullanılan sanatlardan biri de “tezat”tır. Kısaca özellikle şiirde birbirine zıt nitelikteki düşünce, duygu ve durumların kullanılması olarak ifade edilebilir.
Ancak kimi toplumsal olaylarda da tezat, olayın çarpıcılığını vurgulamak amacıyla sıkça karşımıza çıkar. Bu konuda duyduğum en çarpıcı örneklerden biri, Pınarbaşı’nın Sıradan Köyü’nden, Araphasanlı Beylerinden Ziya Bey’in jandarmalar tarafından vurulmasıdır. Ziya Bey’in, Kozan’ın ünlü ailelerinden Çamurdanoğulları ile hısımlığı vardır. Bu aileden, ismini hatırlayamadığım bir şahıs; Ziya Bey’in ölüm haberini alınca, içindeki acıyı tarif edebilmek için “Ziya Bey’in acısı başka türlü çıkmayacak,” diyerek iki davulcu getirtip çaldırır. Bu olay, yörede uzun süre anlatılmıştır.
Bir diğer husus ise, yöremizde gelin alma törenleri ile ilgilidir. Başka köye (aynı köy de olabilir fark etmez) gelin almaya gidileceği zaman oğlan tarafı toplanır içlerinden en aklı başında olanı bayraktar yapılır. Seymen (yöredeki ağızla sâmen) adı verilen kalabalık bir grup, bayraktarın önderliğinde köy girişine gelir. Aynı şekilde kız tarafı da köy girişinde elinde bayrak olan bir bayraktar ile gelen seymeni karşılar. İki seymenin bayraktarları arasında sorular sorulur bilinirse mesele yok bilinmezse cezalar verilir; sonuçta iş tatlıya bağlanır ve bayrak değişimi yapılarak gelen seymen köye kabul edilir. İki seymenin karşılaşması eğlenceli bir havada geçer.
Gelelim hadisemize. Malumunuz olduğu üzere Birinci Dünya Savaşına girildikten sonra 2 Ağustos 1914 de seferberlik ilan edilmiş, eli silah tutan herkes askere çağrılmıştır. Yöremizden silâhaltına alınan redif askerlerinin tamamına yakını Şarkışla’da kurulan “Şarkışla- Gürün Taburu” adıyla Sarıkamış bölgesine sevk edilmiştir. Enver Paşa komutasındaki bir ordunun Ruslarla 1914 aralık sonu ilâ 1915 ocağında yaptığı savaşlarda ve yoğun kış şartlarında bünyesinde bulunan binlerce asker şehit olmuştur.
İşte seferberlik ilan edilince büyükbabamın babası Halloğlu Hamza Ağa ile kardeşi Derviş Ağa da silâhaltına alınıp Doğu Cephesine gönderilir. Esasen çocukluğumda dahi yirmi haneyi geçmemiş olan köyümüzden diğer ailelerden de toplamda yirmiye yakın kişinin seferberliğe gittiği ve dönenin olmadığı bilinmektedir. Gidenlerden dedem Hamza Ağa Sarıkamış’taki muharebeler sırasında göğsüne aldığı şarapnel parçasıyla şehit düşer. Derviş Ağa ise ayağının sakat olması sebebiyle geri hizmetteyken Erzincan’da salgın hastalıktan şehit olur.
O sıralar her köyden bir imam bir de muhtar silâhaltına alınmaz. Muhtarlar o tarihlerde adı “Aziziye” olan ilçemiz Pınarbaşı’na zaman zaman gidip gelmektedir. Büyük ve Küçük Karamanlı köyünün muhtarlığı tektir. Muhtar da Halloğlu Hasan Hoca’dır. Hasan Hoca, Halloğlu Hamza ve Derviş Ağaların kız kardeşi olan Hatın Kız ile evli olup, baba tarafından da bunlarla amca çocuklarıdır.
Bir gün Hasan Hoca Aziziye’ye gittiğinde askerlik şubesinden iki kayınbiraderinin de şehit olduğuna dair künyesini kendisine teslim ederler.
Hasan Hoca köye gelir sıkıntılıdır. Yatamaz. Eşi Hatın Kız ısrarla ne olduğunu sorunca dayanamaz ve yekten iki kardeşinin de künyesinin verildiğini söyler. Hatta eşinin bu tavrına Hatın Kız’ın tamamını bulamadığımız yaktığı ağıtlardan bir dörtlüğünde “Ya nidicin kör olası/Birin de de birin deme” diyerek sitem eder.
Büyük ve Küçük Karamanlı köylerinin arası aşağı yukarı iki kilometredir. Ancak kardeşlerinin acısıyla ciğerin yanan Hatın Kızın feryadı Küçük Karamanlı’dan duyulur. Bunun üzerine bizim köyden Büyük Karamanlı’da bir hadise olduğu düşüncesiyle kalabalık bir grup yola çıkar.
Bu sırada karalı haber Büyük Karamanlı köyünde de duyulur. Köylüler toplanıp Küçük Karamanlı’ya doğru yola çıkarlar. İki kalabalık grup iki köyün arasında Küçük Kaya diye bilinen mevkinin eteklerinde karşılaşırlar. Hadiseye şahit olanlar, iki grubun karşılaşmasını büyük bir tezat teşkil edecek şekilde gelin almak için gelen seymenlerin karşılaşmasına benzetirler.
Nitekim yöremizde ağıtlarıyla ünlü olup, şehit olan Hamza ve Derviş Ağaların kız kardeşi olan Hatın Kız derleyebildiğimiz birkaç dörtlüğünde:
1.
Hamıza’m gılavunu aldı,
Yusub alı şişirmesin,
Şıh bayrak yolu soruyor
Veli uşağı şaşırmasın
2.
İki kaldırın bayrağı,
Çifte donatın tülüyü,
Varanı kara basıyor,
Azarlan Çoban Ali’yi
3.
Bizde size geliyorduk
Gelinçimiz döndü geri
Sâmeni geri çevirmiş
Yenilmiyor deli Veli
Acıyı şenlikle değil şenliği şenlikle yaşayacağımız günler olması dileğiyle baki selam.
Necip TOPUZ
Son Yorumlar