Tabut-I (Türklerin Almanya’ya Göçüşünün 60’ıncı Yılı Anısına)

İki İstanbul delikanlısı… Sankt Pauli sokaklarında… 1960’lar… Hava buz gibi… Hamburg her ne kadar bir liman şehri olsa da soğuğu Kuzey Denizi’nden alıyor. Rutubetli, insan soğuğu ciğerlerinde hissediyor.

Türkiye’den gelirken giydikleri ceketleri bu iklime göre değil. Her ne kadar annelerinin ördüğü kazağı içlerine giyseler ve yün atkıları boyunlarına kalınca sarsalar da soğuk iliklerine işliyor. Eldiven almak istiyorlar ama şimdiye kadar girdikleri bakkallarda bulamadılar. Soramadılar da. Bilmiyorlardı Almanca. Kamil en sonunda 2 çift yün eldiven gönderin diye yazmıştı mektubuna.

Yaz aylarında gelmişler buraya. Aynı semtin çocukları. Bir tesadüf eseri belediyenin “Yabancılar Dairesi”nde karşılaşmışlar. O gün bu gün de her fırsatta birlikte olmaya özen gösteriyorlar. Çünkü ana dilleri ile konuşacak kimse yok ortalıkta. 

Sankt Pauli, cıvıl cıvıl barları, gece kulüpleri, parti müdavimlerini St. Pauli’nin ünlü kırmızı ışık bölgesinin ana caddesi olan Reeperbahn’a çeker. Schmidts Tivoli ve Operettenhaus (Opera Evi) gibi tiyatrolar kabare ve müzikallerin görülebildiği ara sokaklarda yer alır. Yakındaki Karolinenviertel (Karolin Semti), havalı moda butikleri ve popüler kafeleri ile ünlüdür. Tekne turları, balık restoranlarının sıralandığı St. Pauli iskelelerinden başlar.

***

Aslında hafta sonu. Dışarı çıkmalarının nedeni alış-veriş yapmak. Kerhanelerin önünden geçiyorlar. Geceleri tıklım tıklım olan bu sokaklar gündüzleri bomboş oluyor.

Kamil, tipik bir Alman mimarisi olan 4 katlı evin alt katındaki gündüz olduğu için ışıkları kapatılmış, geceleri bu kabinlerde müşteri bekleyen çıplak kadınların olduğu yeri göstererek:

-Usta bu ay maaşları alınca beraber gidelim.

-Kamil, senin aklın bacak arana kaçmış. Şaşırma, bir kadın en az 100 Mark’tır.

-Kadınına göre. 50 Mark’a da 500 Mark’a da var.

-Sabredeceğiz. Bak kıçımız donuyor, bir palto alamıyoruz. Sıkacağız dişimizi. Bir torna makinesi parası biriktirip gideceğim zaten. Kadın sevdasına gelmedim ben buralara.

-Ben dönmem usta. Bu kadar civciv bırakılıp dönülmez. Savaşta erkek kalmamış ülkede. Kadınların hepsi abaza.  Sadece makine yapmaya gelmedik buraya. Bu kızlara da yardım etmeliyiz. Hele şunların dilini bir çözeyim; uçkurları kolay.

Devam edecek…

Nida ÖZ

Not: Yaşanmışlıklardan ve duyumlardan derlenmiştir.

Bir cevap yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir