Tu(r)fanbeyli

Cehennemin zıbarasında, cıbıta batmış Çukurağa’dan dönerken göğsünde “Devran” yazılı homurdayan otobüsün önünde çitil, süt bidonu, savan sarılı yufka yelesi, bulgur çuvalı, yemlik çıkını ve geri yollanan boş sinilerle bagaj parası cangaması yapılırdı, Sarızlı zavırlayan muavinlerle. 

“Öllüğün körü” kadar insanlık nasipli 45 yolcunun 15’i otobüse binerken sigarasını yakar, diğer 25 yolcu koltuk önündeki kül tablasının ve ikram edilen limon kolonyasının iğrenç karışım kokusuyla muavinden siyah poşet pançalaşırdı…

Ahşap bozma tezgahta, Farsak üzümü kekre hurma ve mor incir satılan yolun yarısı, ömür törpüsü Akkaya’ya gelindiğinde adaklar adanarak, içilen bulantı haplarının, deve boynu ve dokuz dolambaçlı sersemliği, “Bırakın beni gerisini yayan gideceğim” serzenişiyle bunsukurken, kaptan tarafından yarım saat yemek içmek ve kusmak molası olarak anons edilirdi…

Saimbeyli’den geçerken iki dağ arası kıt imkânlı kiraz bahçelerine imrenilir, Obruk’tan geçerken düşen otobüsün yası mutlaka yâd edilir, Büyük Fıyrat’ın saçağı görüldüğünde artık aklı keser geldiğne ama önce son kalmış ormanı keser, Doğanbeyli yol ayrımına varmadan yorgun yolcularımız…

Kemreyle dımrıştırdığı suyunan, cağlıkta çepel yuyup çocuğunu çimdiren Hamma Teyze’nin yanaz gişisi, seklem aklıyla iki taşla bir köşelik banyo yapmayı 30 yıl akıl edemedi. Zaten hayatın ilk sillesini yıldız döken dağlarda İt Omar’ın zopasıyla dana güderken, kara lastiklerini boyayıp, çarşıya indiklerinde, yufka arası çarşı ekmeği dürüp modernleşmeninin hamsı geçişini yaparken yedi…

Küllüklerde ağnıyan kürüklerin, buvasak düvelerin, gopcuran sıpaların, çikileyen celfinlerin arasında, tek kıç kızzakların tek yürek çocukları horkutlarını hep aynı yere sildiler, aynı rüzgara çöğdürüp sidik yarıştırdılar. 

Salkım söğütlerin höpücünde, gıçığırık hıllangaçlardan, zıllıcı cızzanlardan düşerken buğalek tutmuş çakıldaklı kahkahalarını mazi adlı çocukluk arkadaşlarıyla sığır kuyruklarına bıraktılar…

Artık Arığın daşı sahipsiz… Sosur ve soğuk bir kenar kaldı Belinbaşı, cemkirmiyor gımıl gımıl giden mutluluklar… İyeşmiyor kopçurarak gelen hüzünler… Alcı Çavuş’un Osman gözlerinden şikayetçi değil artık, yeraltı akrabalarımıza kavuşunca feraseti açıldı, şeleğini ve yeleğini bıraktı, gavur südüğü muhanetin incikli ve kırılgan gidişine…

Tortik Remzi’ye son çangalı karabucaksız Azrail attığında, 90+3 de uzatmaları oynayan Ali Onbaşı’nın Memmed’in anası Habba Garı’dan hiçkimse bir sürpriz beklemiyordu. Titreyen tamahıyla son nefeste tarla kucaklayan Dadak Memiş’in mirasında yeller eserken, komşularının hafızalarında, öte dünyası berbat görünüyordu…

Terzi Mustuk yıllar önce gittiği AB’de bile asalet ve şerefinden taviz vermeden girdiği bu dünyadan, abdest ayaları nurlu, kuşluk namazı edasında, sessiz bir inanç abidesi olarak bir şaban ayında, sülûk ediyordu, kardeşi Sakallı Ahmet’in cennet mekanına…

Her yiğidin yoğurt yiyişine, alkol tüketimiyle katkı veren, kerhen kahrimanlarımız, 20 kahveye 4 caminin düştüğü bu kırsal kazada, kazara iktidar nimetinden nemalanmış hegomanyalarıyla, çarkıt düzenin, cıncık yüklü kaçak katırcı kervanında,  tencere kapak gibiydiler, uluk ve vetsiz yanlarımızla…

Çatırgaçların yanan karasında, pazenleri giyer de siğer al basılı beşirikli geceler, yöreplerde şişekler bıldırki otu bekler, döleklerde çimil eder çoban yatalakları, ahacıka debiyak buradaydı Ülger yıldızı, elinden pırttı bıldırcınlar yuvantılardan, hayma duldasınan basıp, hazınlıkta cıdırına basıp bider eleyen bibilerinin…

Yatağı yazdı, malı onardı, suyu suladı, avcarladı teşte omisilli kapçık paklamızı. Pinnikten taze yumurtayla kursağımızı oñdurdu, bakır tasta çıkla yağlı çalkamaçla yüreğimizi soğuttu, fıncıttı gurbete, ışgınlattı keleş günlerimizi, nautucuñ kayıl olucuñ yazıya edem…   

Güneşin alnında yaslanmış, hedik damlarının sırtında kamış çiğlere yatırılmış taze tarhanalar… Toprakpınar’ın soğuk sularında yarpuzlar ağlar…

Könçeklerini çek Fıyrat…
Hızzanlarını kaldır Mazılı Çat… 
Askerlerini uğurladın mı Çal ? 
Sen Kızılâğ heybetinle yerinde kal…

Erkan BOZKURT

1 Yorum

Bir cevap yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir