Başkumandan’ın Meclis’e Teşekkür Konuşması

Sakarya Zaferi’nin ardından TBMM tarafından Başkumandan Mustafa Kemâl Paşa’ya
kanunla “gazi”lik unvanı ve “mareşal”lik rütbesi verilmesinin ardından Başkumandan tarafından
TBMM’de yapılan teşekkür konuşmasında Başkumandan bu başarı konusunda Meclisi ve Türk Ordusunu öne çıkarmış, 
başarının gerçek muhatabının da  yüce Meclis’in iradesiyle kuvvet bulan Türk Ordusu olduğunu belirterek
müstesnâ ve moral değeri yüksek bir konuşma yapmıştır.

Giriş

Bugünkü makalemin konusu Sakarya Zaferi’nin ardından TBMM tarafından 18 Eylül 1921 tarihide Başkumandan Mustafa Kemâl Paşa’ya verilen “gazi”lik unvanı ile ”mareşallik” rütbesi münasebetiyle 19 Eylül’de Başkumandan tarafından Meclis’te yapılan teşekkür konuşmasına ilişkindir.  

Konuşma Öncesindeki Gelişmeler  

Osmanlı Devleti’nin ağır bir yenilgiyle çıktığı I. Dünya Savaşı sonunda imzalamak zorunda kaldığı Mondros Mütârekesi’nin (30.10.1918) 7. maddesine istinâden sudan bahânelerle ülke, İtilaf Devletleri tarafından yer yer işgâl edilmeye başlanmıştı. Kendileri adına bu elverişli süreçte bağımsız bir devlet kurma hayaline kapılan Orta ve Doğu Karadeniz Bölgesi Rumları tarafından oluşturulan milis gruplarla bölgedeki Türkleri sindirmek üzere Türk köyleri basılmaya ve terör estirilmeye başlanınca Türkler de bu saldırılara karşılık vermeye başlamış böylece bölgede ciddî bir asayiş sorunu baş göstermişti. Eşzamanlı olarak Mütâreke’nin 24. Maddesinin İtilaf Devletleri’nin zorlama bir yorumuyla Doğu Anadolu’daki altı vilâyetin (Erzurum, Sivas, Diyarbakır, Van, Bitlis ve Elazığ’ın) ABD himâyesinde kurulması planlanan Büyük Ermenistan’a dâhil edilmesi tehlikesi vardı. 

Millî Mücadele’yi başlatmak için Anadolu’ya geçmek üzere fırsat kollayan Mustafa Kemâl Paşa Karadeniz bölgesinde asayişi sağlamak üzere olağanüstü yetkilerle 9. Ordu Müfettişi olarak Samsun’a gönderilir.  

19 Mayıs’ta Samsun’a çıkan Mustafa Kemâl Paşa 25 Mayıs’ta Havza’ya geçmiş, 28 Mayıs’ta ülke sathına gönderdiği Havza Genelgesi ile ülkenin yer yer işgâl edilmesine karşı protesto mitingleri düzenlenmesini istemiş, Havza’dan geçtiği Amasya’da da öncülüğünde hazırlanan manifesto niteliğindeki Millî Mücâdele’nin amaç ve ilkelerini ortaya koyan Amasya Genelgesi 22 Haziran’da ülke sathına yayımlanmıştır. 

Samsun’a çıkmasının itibaren yaptığı icraatlar nedeniyle İngilizler ve dolayısıyla artan bir şekilde İstanbul hükûmetinin dikkat ve tepkisini çekmesi üzerine 8-9 Temmuz gecesi Padişah Vahdettin tarafından telgraf başına çağrılmış ve derhâl İstanbul’a dönmesi istenmiş ise de Padişah’ın bu isteğini reddedince Ordu Müfettişliği görevinden azledilmiş, bunun üzerine Mustafa Kemâl Paşa aynı akşam saat 22.50’de Harbiye Nezâretine ve 23.00’te de Padişah’a telgraf çekerek müfettişlik görevinin yanı sıra askerlik mesleğinden de istifa ettiğini ve sine-i millete döndüğünü bildirmiş, vâkî davet üzerine katıldığı Erzurum Kongresinde (23.07-07.08.1919) alınan kararla oluşturulan (yürütme gücünü üstlenen) Temsil Heyeti başkanlığına getirilmiş, daha sonra toplanan Sivas Kongresinde (04-11.09.1919) düşmanın ülkeden kovulması için silahlı mücadele kararı alınmış ve oluşturulan Temsil Heyetinin başkanlığına getirilmiştir. 

12 Ocak 1920 tarihinde toplanan Son Osmanlı Mebusan Meclisi 28 Ocak 1920 tarihinde (Amasya Genelgesi doğrultusunda) Misak-ı Millî’yi kabul etmiş, 16 Mart’ta İstanbul’un İngilizler tarafından işgâli kapsamında aynı gün Şehzâdebaşı Karakolu basılarak buradaki askerlerden beşi şehit edilmiş, onu da yaralanmış, Mebusan Meclisi de basılarak mebusların bazıları tutuklanmış bazıları da Malta’ya sürgüne gönderilmiş, bu olayı protesto için Mebusan Meclisi de 18 Mart’ta çalışmalarını süresiz olarak askıya almış, bu durum üzerine Temsil Heyeti Başkanı Mustafa Kemal Paşa öncülüğünde 23 Nisan’da Büyük Millet Meclisi (BMM) toplanmış, bir esaret belgesi niteliğindeki Sevr Barış Antlaşması’nı (10.08.1920) kabul etmeyen BMM, İtilaf Devletleri’ni yurttan çıkarmak için faaliyetlerini kararlı bir şekilde sürdürmüştür. 

BMM güneyde Fransızlara karşı yürütülen gayrı nizamî harpte başarılı olmuş, BMM kuvvetlerinin 1920 güzü sonunda Doğu Cephesinde başarılı bir şekilde sonuçlandırdığı Ermenistan Harekâtı (28.10-06.11.1920) ile Batı Cephesinde Yunan kuvvetlerine karşı kazandığı I. İnönü Zaferi (11.01.1921) üzerine tereddütleri kalkan Rusya Sovyet Federatif Sosyalist Cumhuriyeti (RSFSC) temsilcileri ile BMM temsilcileri arasında Türk-Sovyet görüşmelerini başlatmış, Yunan ilerleyişi durdurulmuş, I. İnönü Zaferi üzerine  İtilaf Devletleri, Sevr Barış Antlaşmasında bazı değişiklikler yapmak üzere Yunanistan ve TBMM temsilcilerinin de katıldığı bir Londra’da bir konferans düzenlemiş, 23 Şubat’ta başlayan konferansta Sevr Barış Antlaşmasında değişiklik yapılması görüşmelerini Türkiye adına konferansa davet edilen TBMM temsilcileri  ile yapmışlar,  İtilaf Devletlerinin Sevr  Barış Antlaşması’nda küçük değişikliklerle yetinmek istemelerine  Türk delegeler tarafından karşı çıkılmış, TBMM delegeleri, Misak-ı Millî   gereği Sevr’i  hiçbir şekilde kabul etmediklerini dile getirmişler, şiddetli tartışmalardan sonra konferans sonuç alınamadan dağılmış ise de İtilaf Devletleri’nin zımnen TBMM’yi tanımaları açısından diplomatik bir başarı olmuş, TBMM temsilcileri ile RSFSC temsilcileri arasında devam eden görüşmeler 16 Mart’ta Moskova Antlaşmasının imzalanmasıyla sonuçlanmış, böylece RSFSC, Misak-ı Millî’yi ve BMM’yi tanıyan ilk Avrupa ülkesi olmuş, BMM de uluslararası bir antlaşmayı onaylamış olması münâsebetiyle uluslararası süje hâline gelmiş olduğundan bu antlaşmadan sonra artık “TBMM” olarak anılır olmuştur.

1. İnönü Muharebesi’nden sonra geri çekilen Yunan kuvvetleri, bu muharebenin olumsuz etkilerini gidermek amacı ve İngiltere’nin teşvikiyle 21 Mart’ta yeniden  taarruza geçmiş, 26 Mart akşamı İnönü’deki Türk mevzilerine yaklaşmış, 27 Mart’ta bölgede şiddetli çarpışmalar başlamış, Batı Cephesi birliklerinin 31 Mart’ta karşı taarruza geçmesi üzerine İnönü bölgesinde tutunamayan Yunan kuvvetleri 31 Mart-1 Nisan gecesi ağır kayıplar vererek çekilmek zorunda kalmış, bu başarının ardından İtilaf Devletleri arasındaki birlik bozulmaya yüz tutmuş, Fransa, TBMM ile görüşmelere başlamış ve Zonguldak’tan çekilmiş, İtalyanlar da Anadolu’dan çekilmeye başlamıştır.

Ankara’yı ele geçirerek Sevr hükümlerinin daha ağır şekilde uygulanmasını sağlamak, Türkleri Anadolu’dan çıkarıp tarihî Bizans İmparatorluğunu yeniden canlandırmak, Megalo–İdea’yı gerçekleştirmek ve II. İnönü Muharebesindeki  başarısızlığı telafî etmek üzere Yunan kuvvetleri  10 Temmuz’da üç koldan ilerlemeye başlamış, 25 Temmuz’a dek devam eden Kütahya-Eskişehir Muharebeleri’nde Afyon, Kütahya ve Eskişehir kaybedilmiş, daha elverişli şartlarda muharebeye devam edilmek üzere Meclis Başkanı Mustafa Kemâl Paşa’nın emriyle  Batı Cephesi kuvvetleri Sakarya Nehri’nin doğusuna çekilerek yeniden tertiplenmiştir.  

Bu olumsuz gelişmeler TBMM’de de hemen yankı bulmuş, Meclisin 23 Temmuz’daki  gizli oturumunda milletvekilleri söz alarak hükûmeti eleştirmiş, bu gergin ortam, 4 ve 5 Ağustos’taki Meclis oturumlarında da sürmüş ve Meclis’te tartışmalar yaşanmıştır. Gerek taraftarları gerekse de muhalifleri Mustafa Kemâl Paşa’dan ordunun başına geçmesini istediği gibi zihinlere de kurtuluş için yegâne çarenin bu olduğu kanaati yerleşir. 

Gelişmeleri izleyen Mustafa Kemal Paşa 4 Ağustos’ta Meclis’te yaptığı konuşmada Meclis’in genel isteği üzerine Başkomutanlığı kabul ettiğini belirtir ve bu görevi Meclis’in yetkilerini de üç ay süreyle kullanmak şartı ve teklifiyle üzerine aldığını belirtir. Bunun ardından TBMM tarafından kabul edilen 5 Ağustos 1921 tarihli kanunla Mustafa Kemal Paşa’ya “Başkomutan” unvanı verilir. 

14 Ağustos’ta ileri harekâta başlayan Yunan ordusu, 23 Ağustos’tan itibaren 3. Yunan Kolordusu ile Sakarya Nehri doğusundaki Türk kuvvetlerini tespit, 1. Yunan Kolordusu ile Haymana istikâmetinde, 2. Yunan Kolordusu ile Haymana güneybatısındaki Mangaldağı tepesini güneydoğusunda kuşatıcı taarruza başlamış ise de bu taarruzlarından sonuç alamadılar.  Bunun üzerine Yunan kuvvetleri, sıklet merkezini cephenin orta kesimine kaydırarak savunma mevzilerini Haymana istikâmetinde yarmak istemiş ise de de bunda da başarılı olamamış, Yunan kuvvetleri 9 Eylül’e kadar süren Türk savunma hatlarına yönelik yarma teşebbüsünde de başarılı olamayınca bulunduğu hatlarda kalarak savunmaya geçmiştir. Yunan kuvvetlerinin 6 Eylül itibarıyla taarruz gücünün tükendiğini değerlendiren Başkumandanlığın emri gereği cephenin merkez bölgesinde sınırlı olarak başlatılan Türk taarruzu 10 Eylül’de genel karşı taarruza dönüştürülmüş, bu taarruz karşısında tutunamayan Yunan kuvvetleri perişan bir hâlde Sakarya Nehrinin batısına çekilmiş, 13 Eylül itibarıyla Sakarya Nehrinin doğusu Yunan kuvvetlerinden temizlenmiştir. Böylece 22 gün ve 22 gece devam eden Sakarya Meydan Muharebesi, Türk tarafının katî zaferi ile sonuçlanmıştır.   

Bir seri siyasî, askerî ve psiko-sosyal kazanımlara da sebep olan Sakarya Zaferi’nin ardından 19 Eylül 1921 tarihinde TBMM tarafından 153 Sayılı Kanun’la Başkumandan Mustafa Kemâl Paşa’ya “gazi” unvanı ve “müşir” (mareşal) rütbesi verilmiştir. 

Başkumandanın Meclis’e Teşekkür Konuşması… 

Sakarya Zaferi’nin zaferle sonuçlanmasının ardından 19 Eylül 1921 tarihinde Gazi ve Müşir Başkumandan Mustafa Kemâl Paşa’nın Meclis’te yaptığı konuşma şu şekildedir:  

 Muhterem arkadaşlar;  

Türkiye Büyük Millet Meclisi ordusunun Sakarya’da kazanmış olduğu muzafferiyet münâsebetiyle birkaç gün evvel Yüce Meclisinizden gösterilen tebriklere ancak bugün teşekkürlerimi arz etmek fırsatına nail oluyorum. Aynı zamanda bugün acizâne sorumluluğuma tevcih buyurduğunuz [gazilik] unvan[ı] ve [mareşâllik] rütbe[sin]den dolayı özel surette minnet ve şükranımı arz ederim.  

[Sakarya Muharebesi’nde] Kazanılmış olan başarı yüce heyetinizin iradesiyle kuvvet bulan ordumuzun iradesi sayesinde düşman ordusunun iradesinin kırılması suretiyle tecelli etmiştir. Bundan dolayı taltiflerinizin gerçek muhatabı yine ordumuzdur. Bunun için ordu namına da, kendi namıma da arz ettiğim teşekkürlerimi ilaveten tekrar etmeyi bir vazife addederim  

Sonuç

Sakarya Meydan Muharebesi’nin son evresine dek taarruz hâlinde olan Yunan kuvvetleri bu muharebenin sonundan itibaren sürekli savunma durumuna, TBMM Ordusu da taarruz durumuna geçmiştir. Sakarya’da kazanılan bu önemli zaferin ardından TBMM tarafından Başkumandan’a kanunla “gazi”lik ve “mareşal”lik unvanı verilmesinin ardından Başkumandan tarafından TBMM’de yapılan teşekkür konuşmasında Başkumandan bu başarı konusunda Meclis’i ve Türk Ordusunu öne çıkarmış, başarının gerçek muhatabının da Yüce Meclisin iradesiyle kuvvet bulan Türk Ordusu olduğunu belirterek müstesnâ ve moral değeri de yüksek bir konuşma yapmıştır.  

Mustafa Kemâl Paşa’ya TBMM tarafından kanunla “gazi”lik ve mareşal”lik ünvanının verildiği 19 Eylül günü ülkemizde de “Gaziler Günü” olarak kutlanmaktadır. Bu önemli günün yıldönümünde Şanlı Millî Mücâdele’nin dirâyetli siyasî ve askerî lideri Mustafa Kemâl Paşa’nın değerli şahsında tüm gazilerimizin “Gaziler Günü”nü kutluyor; ebediyete irtihâl etmiş aziz şehitlerimizi ve kahraman gazilerimizi de rahmet, şükran ve minnetle yâd ediyorum.

Dr. İrfan PAKSOY 

© 2025. Bu makalenin / yazının içeriğinin telif hakları yazarına ait olup, 5846 Sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Kanunu gereği kaynak gösterilerek yapılacak kısa alıntılar ve yararlanma dışında, hiçbir şekilde önceden izin alınmaksızın kullanılamaz, çoğaltılamaz, yayımlanamaz ve dağıtılamaz.

KAYNAKLAR 
—; “1921 Yılının Önemli Askeri ve Siyasi Olaylarının 100. Yılı”, http://ankaenstitusu.com/ 1921-yilinin-onemli-askeri-ve-siyasi-olaylari/, Erişim Tarihi: 10.08.2025. 
Akçakayalıoğlu, Cihat; “Atatürk ve Kurtuluş Savaşı”, https://www.atam.gov.tr/wp-content/ uploads/Cihat-AKCAKAYALIOGLU-Atatürk-ve-Türk -Kurtuluş-Savaşı.pdf, Erişim Tarihi: 10. 08.20265. 
Atatürk Araştırma Merkezi ve Türk İnkılap Tarihi Enstitüsü, Atatürk’ün Söylev ve Demeçleri Cilt 1 (1906-1921), Editör: Yüksel Özgen, Atatürk Araştırma Merkezi Yayınları, Ankara 2024. 
Baş, Mehmet Fatih; “Kütahya-Eskişehir Muharebeleri ve Türk Ordusunun Sakarya Nehri Gerisine Çekilmesi”, Sakarya Melhame-i Kübrâsı: 100’üncü Yıl Dönümünde Sakarya Meydan Muharebesi Sempozyumu Bildirileri 19-20.10.2021, Kara Harp Okulu Bsmv., Ankara 2022. 
Görgülü, İsmet; “İstiklal Harbi”,  https://www.ttk.gov.tr/belgelerle-tarih/istiklal-harbi/, Erişim Tarihi: 10.07.2023. 
Görgülü, İsmet, Büyük Taarruz, Gnkur.Bsmv., Ankara 1992. 
Halıcı, Şaduman; 100. Yılında Büyük Taarruz”, https:// www. ist-dergi.com/tarih-belge/100-yilinda-buyuk-taarruz, Erişim Tarihi: 15.09.2025. 
İnönü, İsmet; Hatıralar, (Yayıma Hazırlayan: Sabahattin Selek), 2. Basım, Bilgi Yayınevi, İstanbul 2006. 
Kocatürk, Utkan; Atatürk ve Türkiye Cumhuriyeti Tarihi Kronolojisi 1918-1938, 2. Baskı, TTK Bsmv, Ankara 1988.
Paksoy, İrfan; Büyük Taarruz Destanı, Alka Yayınevi, Trabzon 2023. 
Paksoy, İrfan; “Sakarya Melhame-i Kübrâsı”, 23.08.2023,  https://www.dibace.net/irfan-paksoy/sakarya-melhame-i-kubrasi/, Erişim Tarihi: 15.09.2025.
Sarıhan, Zeki; Kurtuluş Savaşı Günlüğü (Açıklamalı Kronoloji), C. IV, TTK. Yay., Ankara, 1996. 
Tansel, Selahattin; Mondros’tan Mudanya’ya Kadar, C. IV, Millî   Eğitim Bsmv., Ankara 1991. 
Türkmen, Zekeriya; “Türk İstiklal Savaşında Büyük Taarruz”,  Türk Dünyası Tarih Dergisi, S.: 380, İstanbul Ağustos 2018. 
Yöney, Orhan, “Millî Mücadele’de Batı Cephesi”, Atatürk Ansiklopedisi, https://ataturk ansiklopedisi. gov.tr/bilgi/ milli-mucadelede-bati-cephesi, Erişim Tarihi: 10.07.2023. 

Bir cevap yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir