“Halbûki en parlak kahramanlık eğer bir kalem ona şehâdet etmezse, karanlıkta parlarken rüzgârın söndürdüğü ışıklar gibi tamamen kayboluyor, hiç biilnemiyor… Hâfızâlara nakş ve hakk olması lâzım gelen mucizeler bile untuluyor.”
Abdülâh Şinasi Hisar
Giriş
107 yıl öncesinin 15 Eylül’ünde Azerbaycanlı soydaşlarımız kutlu bir günü yaşamışlardı. Azerbaycanlı soydaşlarının yardım talebi gereği Mayıs 1918 ayı sonlarından itibaren soydaşlarına yardımına gelen Kafkas İslam Ordusu (KİO), Bolşeviklerin [1] ve Taşnak [2] Ermenilerinin boyunduruğundaki Bakü’yü kurtarmak üzere 18 Haziran’da başlatığı başlattığı askerî harekatta kazandığın peşpeşe zaferlerin ardından 15 Eylül’de de Bakü’yü kurtarmış ve soydaşlarını kendi başkentlerine kavuşturmuştu.
Bu bağlamda bu makalemin konusu da Azerbaycan’ın da kurucu unsuru olduğu ve Azerbaycan, Gürcistan ve Ermenistan’dan oluşan Güney Kafkasya Demokratik Federal Cumhuriyeti (GKDFC)’nden [3] 26 Mayıs 1918 tarihinde Gürcistan ve Ermenistan’ın 26 Mayıs 1918 tarihinde bağımsızlığını ilan ederek ayrılmasınının ardından 28 Mayıs 1918 tarihinde Mehmet Emin Resulzâde önderliğinde, bu federal yapıdaki Azerbaycanlı üyelerden oluşan ve “Azerbaycan Millî Şûrâsı” (AMŞ) [4] olarak anılan heyet tarafından Tiflis’te bağımsızlığı ilan edilen Azerbayacan Halk Cumhuriyeti (AHC)’nin, KİO tarafından (Bolşevik, Taşnak ve İngiliz işgâli altında olan) başkenti Bakü’ye kavuşmasıdır.
Öncesi
1912 güzünde I. Balkan Savaşı’ndan ağır bir yenilgiyle çıkmış Osmanlı Devleti bu henüz savaşın yaralarını sarmaya fırsat bulmadan Temmuz 1914 ayı sonunda orta Avrupa’da başlayan kısa sürede önce Avrupa’da kıta ölçeğinde, hemen ardından da küresel bir niteliğe bürünen I. Dünya Savaşı’nda içinde bulunduğu kaçınılmaz şartların bir gereği olarak Kasım 1914 ayı başında İttifak Devletler, cenahında bu savaşa girmek zorunda kalmıştır.
Dört yıl süren I. Dünya Savaşı’nda Osmanlı Ordularının savaştığı önemli cephelerden biri de Kafkas Cephesi olup Savaş’ın ilk iki yılında Ruslar bu cephede bâriz bir üstünlük sağlamış, Kafkas kuvvetleri üstün Rus kuvvetleri karşısında hayli gerilemiş ve 1916 yılı sonu itibarıyla da Fırat nehrinin doğusuna (Tercan-Erzincan’a) kadar geri çekilmişti.
20. yüzyılın başında Rusya’da artan ve ve kendini ilk kez 1905 Devrimi ile dışa vuran sorunlar her ne kadar bu devrim bastırılmış, halk temsilcilerinden oluşan bir duma (parlamento) kurulmuş ve bazı iyileşmeler yapılmış ise de ülkede artarak devam eden sorunlar uzayan I. Dünya Savaşı ile birlikte geniş toplumsal kesimler üzerinde etkisini çok daha fazla hissetirmeye başlamıştı. “Dünya Kadınlar Günü” münâsebetiyle geniş gösteri ve protestolara da sahne olan başkent (o dönemde Rusya İmparatorluğu’nun başkenti olan) Petrograd’da güvenlik kuvvetleri göstericilere ateş açınca gösteri ve hükümet karşıtı protestolar kontrolden çıkmış ve çatışmaya dönüşmüş, eylemciler başkentte ölçüde hâkim olmuşlar ve neticede Ordu’nun da Çar aleyhinde tavır alması sonucu 13 Mart 1917 tarihinde Çarlık Monarşisi sona ermiştir. Rusya’da Çarlık monarşisini sona erdiren bu olay Şubat Devrimi [4] olarak bilinir. Bu devrimden yedi ay sonra da 7 Kasım 1917 tarihinde meydana gelen Ekim Devrimi [5] ile Bolşevikler, Rusya’da merkezi yönetimi ele geçirmişlerdir.
Şubat Devrimi Mart-Ekim 1917 döneminde Kafkas Cephesinde adeta çatışmasızlık hâli oluşturduğu gibi Ekim Devrimi de Kafkas Rus Ordusunun çözülüp Kafkasya’ya çekilmesine ve dağılmasına neden olmuştur. Bu durum Kafkas Cephesinde Rus işgâli altında olan Osmanlı topraklarınının kurtarılması için müsait bir ortam oluşturduğu gibi büyük bir çalkantı yaşayan Kafkasya coğrafyasında da büyük bir jeopolitik boşluk meydana getirmiştir.
Güney Kafkasya Federal Cumhuriyeti
Çarlık Monarşisi döneminde “Kafkasya Özel Valiliği” adlı idarî birim tarafından yönetilen Kafkasya’da, Şubat Devrimi sonrasında Petrograd’da işbaşına gelen geçici hükûmet tarafından Kafkasya’nın idaresi için bahse konu idarî birim yerine 22 Mart 1917 tarihinde Kafkasya’nın, özellikle de Güney Kafkasya’nın yönetimi için kısa ve Rusça adıyla OZAKOM (Özel Güney Kafkasya Komitesi) adında geçici bir idarî organ oluşturulmuştur. Ancak OZAKOM, 7 Kasım 1917 tarihinde gerçekleşen Ekim Devrimi’ne kadar geçen süre zarfında gerek pek bir varlık gösteremediği gibi sorunlarına da yeterince çözüm getiremediği için halk nezdinde de beklediği desteği bulamamaz. Ekim Devrimi ile birlikte Bolşevikler Rusya’da merkezî yönetimi ele geçirmiş olmakla birlikte Menşevik unsurların ağırlıkta olduğu Tiflis’te Gürcü, Ermeni ve Azerbaycanlı delegeler tarafından 24-27 Kasım 1917 tarihlerinde yapılan toplantı sonucu Bolşevik hâkimiyetini tanımayan ve Rusya Kurucu Meclisi toplanana kadar da Güney Kafkasya’da geçici bir hükûmetin kurulması kararı alınır, Rusya’da Kurucu Meclis oluşturuluncaya kadar, OZAKOM’un yerini alacak olan (Güney Kafkasya’nın geçici hükûmeti olarak) Tiflis’te bir tür federasyon olan ZAKAVKOM (Güney Kafkasya Hükûmeti) oluşturularak üyeleri belirlenir.
Çok Kısa Ömürlü Bir Federal Cumhuriyet…
Güney Kafkasya’da ZAKAVKOM’un bir ileri aşaması olarak 22 Nisan 1918 tarihinde Gürcistan, Ermenistan ve Azerbaycan Cumhuriyetlerinin katılımıyla kurulan GKDFC’nin ömrü, kurucu unsurların birbirlerinden farklılık arz eden ve birbirleriyle de çatışan çıkarları gereği çok kısa sürer.
GKDFC’nin başkenti olan Tiflis’te 26 Mayıs 1918 tarihinde çok önemli gelişmeler olur. Kafkas Cephesinde Mayıs ayının sonuna dek devam eden 3. Ordu’nun ileri harekâtı sırasında gerek Trabzon Konferansı (14.03-14.04.1918) ve gerekse de Batum Konferansı’nda (11.05-04.06.1918) istediği sonucu elde edemeyen GKDFC dağılma sürecine girer.
GKDFC’yi oluşturan tarafların millî çıkarları birbirleriyle örtüşmediğinden bu konferanslarda sonuç alınabilmesi için federal yapıyı oluşturan milletlerin birer bağımsız hükûmet hâline gelmeleri şarttı. Bu görüş Osmanlı Devleti tarafından ileri sürülmüş ve ancak ayrı ayrı hükûmetler olarak barış yapılabileceği, Batum Konferansı’nda [6] Kafkas Delegeler Heyeti’ne bildirilmişti.
İç ve dış politikaya ilişkin konularda önemli fikir ayrılıklarına sahip GKDFC Hükûmetindeki Azerbaycan, Gürcistan ve Ermenistan temsilcilerinin uzlaşma zemininden uzaklaşmaları üzerine GKDFC Parlamentosu 26 Mayıs 1918 tarihinde Tiflis’te yaptığı son toplantıda kendi kendini feshettiğini ve Güney Kafkasya Hükûmeti’nin de sona erdiğini bildirir. Aynı gün Gürcüler ile Ermeniler bağımsızlığını ilan eder.
Azerbaycan Halk Cumhuriyeti…
Dağılan GKDFC Parlamentosundaki Azerbaycanlı üyeler Mehmed Emin Rezulzâde önderliğinde 27 Mayıs’ta “Azerbaycan Millî Şûrâsı” (AMŞ) adıyla Azerbaycan adında bir geçici temsilciler meclisi kurmuşlar, 28 Mayıs’ta da Bir kere yükselen bayrak bir daha inmez” nidâlarıyla AHC’nin bağımsızlığını ilan etmişlerdir. AHC’nin delegeli ilk yasama organı olan AMŞ, Aralık 1918 ayında genel seçimler yoluyla oluşturulan AHC Parlamentosu açılana dek görev yapmıştır.
AMŞ 16 Haziran’dan itibaren de çalışmalarını Gence’de sürdürmeye başlamıştır. Bunun sebebi ise Bakü ve civarının 2 Kasım 1917 tarihinden beri (Bolşevik Şaumyan liderliğindeki) Bakü Sovyeti Hükûmetinin kontrolünde olması nedeniyle AHC’nin, Azerbaycan topraklarının tamamına hâkim olmamasıydı. AHC’nin Gence’deki hükûmet merkezinin Bakü’ye taşınması ise daha sonra Nuri Paşa komutasındaki KİO’nun Bakü Harekâtı sonucu mümkün olacaktı.
Eşzamanlı Bakü ve Havâlisindeki Gelişmeler…
Tiflis’te bu gelişmeler yaşanırken Bakü Guberniyasının (idarî yönetim biriminin) arazisinde 2 Kasım 1917 tarihinde Ermeni asıllı Bolşevik Stepan Şaumyan liderliğinde üyelerinin çoğunluğu Bolşevik olan Bakü Sovyeti Hükûmeti (2.7.1917-26.7.1918) kurulur. Şaumyan, Mart 1918 ayında da Bolşevik lider Lenin tarafından Kafkaslarda Bolşevik iktidarın etkin hâle getirilmesiyle görevlendirilir. 30 Mart–3 Nisan 1918 döneminde yaşanan ve “Mart Olayları” [7] olarak bilinen hâdiselerde Bakü şehri ve civarında Bakü Sovyeti ve Ermeni Devrimci Federasyonu (TAŞNAKSUTYUN) kuvvetlerinin Müsâvât Partisi ve Kafkas Süvari Tümeni arasında meydana gelen çatışmalar sırasında Azerbaycanlı sivillere yönelik büyük bir katliam gerçekleştirilmiş olup, bu katliamda Azerbaycan Türkü ve diğer Müslümanlardan yaklaşık 12.000 kişi öldürülmüştür. 1918 Mart Olayları sonucunda Bakü’de iktidar tamamen Bolşeviklerin eline geçtikten sonra, Bakü’deki mevcut yönetim 13 Nisan’dan sona erdiği 31 Temmuz’a kadar “Bakü Komünü” olarak tanınmıştır. Bu yönetim 31 Temmuz 1918 tarihinde sona ermiştir.
Gerek Mart 1918 olayları esnasında Bakü’nün Türk ve Ermeni sakinleri arasında çıkan çatışmalarda, gerekse de Bakü Komünü olarak adlandırılan dönemde Azerbaycan Türkleri sayısız sıkıntılarla karşı karşıya kalmıştır.
Elviye-i Selâse
3 Mart 1918 tarihinde Rusya ile Merkezî Devletler arasında imzalanan Brest Litovsk Barış Antlaşması gereği 1877-1878 Osmanlı–Rus Harbi sonucu imzalanan Berlin Antlaşması sonucu Ruslara bırakılmış olan Elviye-i Selâse (Kars, Ardahan ve Batum)’nin (her ne kadar ne şekilde olacağı belli olmamakla birlikte) Osmanlı Devleti’ne verileceği kararlaştırılmış olmasına rağmen gerek bu konuda Rusya’nın ayak sürümesi, gerekse de işgâl altındaki yerleşim merkezlerinde Rusya himâyesindeki Ermeni milislerin Müslüman Türk ahâliye zulüm ve katliamda bulunması üzerine ve bu konuda yapılan resmî girişimlerin sonuçsuz kalması üzerine 3. Osmanlı Ordusu tarafından 12 Şubat 1918 tarihiinde başlatılan ileri harekât sonucu 23 Mart itibâriyle 1914 yılındaki savaş öncesi Osmanlı-Rus sınırına ulaşılmış, Nisan 1918 ayı sonunda tüm cephede, Elviye-i Selâse tamamen işgâlden kurtarılmış, 1877-1878 Savaşı’ndan önceki Türk-Rus sınırına ulaşılmış, Brest-Litovsk’ta diplomatik olarak elde edilen bir hak,i askerî harekâtla da fiilen elde edilmiş olunur. Ancak bahse konu tarihten sonra da askerî harekât 4 Haziran 1918 tarihinde Batum Antlaşmaları imzalanana dek devam etmiştir.
Azerbaycan’ı Kurtarma Harekâtının Hukukî Temeli…
11 Mayıs – 4 Haziran 1918 döneminde Batum‘da gerçekleşen konferans sonucunda; Osmanlı Devleti ile Ermenistan Cumhuriyeti, Gürcistan Cumhuriyeti ve AHC arasında Batum Antlaşmaları imzalanmıştı. Bu antlaşmaya, ilaveten 8 Haziran’da Osmanlı Devleti ile Kuzey Kafkasya Cumhuriyeti arasında da bir antlaşma imzalanmıştı.
KİO’nun, Azerbaycan‘ı kurtarma harekâtının hukukî temeli Batum Antlaşması ile geçerlilik kazanmıştır. AHC ile Osmanlı Devleti arasında 4 Haziran’da imzalanan Batum Antlaşmasının dördüncü maddesi dostluk ilişkilerini ve talep edilmesi hâlinde de karşı tarafa askerî yardım yapmasını öngörüyordu. AHC bu antlaşmanın bahse konu maddesine istinâden Azerbaycan’ın emniyet ve asayişinin korunması için Osmanlı Devleti’nden askerî yardım istemiş, bu talep Osmanlı delegeleri tarafından da kabul edilmiştir.
Kafkas Seddi
Kafkasya’da bir Türk-İslam Devleti kurulmak suretiyle Anadolu ile Rusya arasına bir set çekmeyi düşünen Enver Paşa, Batum Antlaşmasının “dostluk ve karşılıklı yardım” maddesinin uygulanması hâlinde bu düşüncelerini hayata geçirebilecekti.
Azerbaycan’da Ermeni Mezâlimi
Bölgedeki Ermeniler de bir yandan İngilizlerin emellerine hizmet ederken, diğer yandan da Bolşevikler ile iş birliği yaparak Kafkasya’nın her yanında Müslüman Türk ahâli ile mücâdele hâlindeydi. Bunlar, Azerbaycan’daki Türklere karşı da İngilizler ve Ruslarla iş birliği yapıyorlardı. Müslümanlar ise Azerbaycan ve Dağıstan genelinde çoğunluğu teşkil ediyor olmalarına rağmen silahsız, teşkilâtsız ve koruyucusuz olmaları nedeniyle Kafkasya’da etkin değildiler. İngilizlerden ve Bolşeviklerden gördükleri yardım sonucunda Bakü ve civarına hâkim durumda olan Ermeniler ise Azerbaycan’da Türkleri yer yer katlediyordu.
Nuri Paşa Gence’de
Nisan 1918 ayında karargâhı ile birlikte Musul’a gelen (Enver Paşa’nın küçük kardeşi ve fahrî mirlivâ / tümgeneral) Nuri (Killigil) Paşa, 13 Nisan’da Musul’dan ayrılmış, 4 Mayıs’ta Güney Azerbaycan’ın merkezi durumundaki Tebriz’e ulaşmış, 25 Mayıs’ta da Gence’ye gelerek KİO’yu teşkil etmeye başlamıştır.
Gence’de Heyecanlı Karşılama
Gence halkı Türk askerinin kendilerine yardıma gelişini kurbanlar keserek karşılar. AHC’nin ilk Devlet Başkanı Mehmet Emin Resulzâde, Nuri Paşa ve Türk askerinin Gence’ye gelişine ilişkin duygularını “O zaman müthiş bir anarşiye mâruz, diğer taraftan da Bolşevik tecavüzü ile tehdit olunan Gence, Nuri Paşa’yı ve askerlerini gökten inmiş bir kurtarıcı melek gibi telakkî etmiştir.” şeklinde dile getirir.
Vefâlı Türk Geldi Yine
1937 yılında Stalin tarafından kurşuna dizilerek idam ettirilen “Azerbaycan Millî Marşı”nın sözlerini de yazmış olan Azerbaycan’ın ünlü şairi Ahmet Cevat, Gencelilerin, kurtarıcısı olarak gördüğü Türk askerine teveccühünü ve Gence’de Azerbaycan bayraklarının yanında Osmanlı bayraklarının asıldığını görünce (Türkiye’de “Çırpınırdı Karadeniz” diye bilinen) “Selam Türk’ün bayrağına” şiirini Kafkas İslam Ordusuna armağan eder. Ahmet Cevat bu şiirinde “Vefâlı Türk geldi gene, selam Türk’ün bayrağına” demektedir.
Ahmet Cevat, KİO’nun harekâtı için duygularını şu dizelerle dile getirmişti:
“Şu karşıki duman çıkan bacadan,
Sen gelmeden iniltiler çıkardı.
Gecikseydin mazlumların feryadı,
Yeri, göğü, kâinatı yıkardı.”
Barış ve Dostluk Antlaşması Kapsamında
Nuri Paşa’nın 25 Mayıs’ta bir öncü birlikle Gence’ye gelmesinin ardından 4 Haziran’da Osmanlı Devleti ile Ermenistan Cumhuriyeti arasında imzalanan Barış ve Dostluk Antlaşması kapsamında Türk birlikleri Ermenistan toprakları üzerinden geçerek 10 Haziran’da Gence’ye ulaşmış ve KİO’nun bünyesine katılmıştır.
Kafkas İslam Ordusu’nu Yapısı
Kâğıt üstünde “Ordu” olarak adlandırılmakla birlikte toplam beş tümenden oluşan KİO, 9. Ordu ile Şark Ordular Grubuna bağlı bir kolordu olarak yapılandırılmıştı. 1., 2., 3., (Dağıstanlı Müslüman gönüllülerden oluşan) 4. ve (Albay Mürsel (Bakü) Bey komutasındaki Azerbaycanlı Müslüman gönüllülerden oluşan) 5. Kafkas Piyade Tümeninden oluşan ve Enver Paşa’nın küçük kardeşi Nuri (Killigil) Paşa’nın da komutanlığına atandığı
Kafkas İslam Ordusu’nun Amacı
KİO’nun amacı; kargaşa içinde bulunan Azerbaycan ve Dağıstan‘ı Bolşevik Rus işgâli tehlikesinden kurtararak bağımsızlıklarını ilan etmelerine yardımcı olmaktı. Ayrıca Kafkasya‘da yardım talep eden devletlerde kurulacak nizamî ordunun esasını oluşturacak, Kafkasyalı askerlere eğitim verecek ve Kafkasya’da İslam’ın yüksek menfaatlerini temin edecek, Hilâfetin kutsal hukukunu koruyacak, bölgenin Osmanlı ile siyasî ve askerî irtibatını tesis edecek olan KİO, Ekim Devrimi’nden sonra iç savaşa sürüklenen Rusya dâhilindeki Müslüman halklara da imkânlar ölçüsünde yardım edecekti.
Gence’de Asâyişin Sağlanması
Gence çayının iki yakasında kurulu olan 60.000 nüfuslu Gence’nin batı kesiminde Türkler (40.000 kişi), doğu kesiminde ise Ermeniler (20.000 kişi) yaşıyordu. Şehrin Ermeni sakinlerinin 600 kişi mevcutlu bir taburluk silahlı kuvveti de mevcuttu. Azerbaycan’ın her tarafında mevcut olan Türkler ile Ermeniler arasındaki gerginlik Gence’de de hissediliyordu. Yaşanan gelişmelere paralel olarak şehrin iki yakası arasındaki irtibat da kesilmişti. Nuri Paşa, kenteki Ermenileri itaat altına almak için onların silahlarını toplamaya karar vermiş ancak Ermeniler silahlarını vermeye yanaşmaması üzerine onlara karşı kuvvet kullanılarak (11-14 Haziran) kentin bu kesimindeki silahlar teslim alınmış ve Ermeni ahâli de itaat altına alınmıştır.
Ümitli Bekleyiş
Bakü’ye hareket etmeden önce düzeni tesis etmek için bir süre Gence’de kalan Nuri Paşa, duruma hâkim olduktan sonra, 28 Mayıs’ta kurulmuş olan ve ordusu olmayan AHC’yi düzenleme ve güçlendirme faaliyetlerinde bulunduktan sonra sıra Bakü’nün kurtarılmasına gelmişti. Bakü’deki soydaşlar da KİO’nun kendilerini kurtarmasını ümitle bekliyordu.
İleri Harekât
Büyük kısmı Ermenilerden oluşan 20.000 kişilik bir Bolşevik kuvveti, Bakü’den batıya doğru yerleşim merkezlerini yakıp yıkarak ve Müslüman Türk sakinlerini de katlederek Gence’ye yakın bir mesafede bulunan Gökçay kasabasına gelmişti. Gence’de toparlanan ve hazırlıklarını tamamlayan KİO, 18 Haziran’da Gence, Gökçay ve Şamahı güzergâhından Bakü’ye doğru ileri harekâta başlar.
KİO’nun Bakü istikâmetindeki ileri harekâtı esnasında 27 Haziran-2 Temmuz’da Bolşeviklere karşı icrâ edilen bu muharebeler Gökçay Muharebesi olarak adlandırılır. Yine aynı dönemde Salyan mevkiinde Bolşevik kuvvetlerle yapılan Salyan Muharebesi de başarıyla sonuçlanır ve Bolşevik kuvvetler de geri çekilir. 3 Temmuz’da Aksu ve Kürdemir mihverinde sürdürülen ileri harekât sonucu 15 Temmuz’da her iki yerleşim merkezi de işgâlden kurtarılır. Bu arada Bakü’ye kuzey ve güneyden yapılması planlanan taarruz nedeniyle 5. Kafkas Tümeni Kuzey Grubu ve Güney Grubu şeklinde iki gruba ayrılmış, 5. Kafkas Tümeni de “Doğu Cephesi Komutanlığı” adını almıştır.
Gökçay’da bu gelişmelere paralel olarak 26 Haziran’da Bakü güneyinde Hazar Gölü’ne kıyısı olan bir yerleşim merkezi olan Bank’tan gemilerle Kura Nehrine giren bir Bolşevik kuvveti, nehrin iki yanındaki köyleri yakıp yıkarak Salyan’ın üç km. yakınına kadar ilerlemişti. Durumu öğrenerek Salyan’a gelen 5. Tümene bağlı Cevat Müferezesi, Salyan’a taarruz eden Bolşevik kuvvetiyle 28 Haziran-2 Temmuz döneminde yaptığı muharebenin ardından Bolşevik kuvveti zayiat vererek Bank’a çekilmek zorunda kalır.
Gence-Gökçay güzergâhından ilerleyen 5. Tümen bağlısı birliklerin istikâmeti Şamahı üzerinden Bakü idi. Şamahı’nın işgâli öncesinde öncesinde bu şehrin geri bölgesinin emniyete alınması, bu nedenle de bu şehrin güneyinde bulunan Aksu ve Kurdemir’in işgâli önem arz etmekteydi. 5. Tümen bağlısı Kuzey Grubu’nun taarruzu sonucu 15 Temmuz’da Kurdemir,15-16 Temmuz gecesi Aksu, 20 Temmuz sabahı da Şamahı zapt edilir. 26 Ağustos’ta da KİO’nun Güney Grubu (Şamahı’nın 30 km. güneyindeki) Aksu istasyonunu, 21 Ağustos’ta da Kuzey Grubu Marazi’yi zapt eder.
Bakü’de Yönetim Değişikliği
30 Temmuz’da Bakü’ye ulaşan ve kuşatmayı tamamlayan KİO 31 Temmuz’da kente taarruza başlar. 25 Temmuz’da yapılan genişletilmiş Bakü Sovyeti’nin toplantısında gerek Stalin’in emrine rağmen gerekse de Şaumyan’ın da dâhil olduğu Bolşevik üyelerin muhalefetine rağmen kentin savunması için oyçokluğuyla İngiliz kuvvetlerinin çağrılmasına ve bir koalisyon hükûmetinin kurulmasına karar verilir. 30 Temmuz’da Bakü’deki Ermeni Millî Şurâsı’nın liderleri Bolşeviklerden iktidarı bırakmasını ister. Bunun üzerine Şaumyan 31 Temmuz’da iktidarı bırakmak zorunda kalır. Bakü Sovyeti’nin iktidarı kaybetmesi sonrasında Taşnakların ağırlıkta olduğu Taşnak (Ermeni), Menşevik ve SR (Sosyalist Devrimci Parti) [8] ittifakı ile kurulan “Centro-Caspi” (Merkezî Hazar) adlı koalisyon hükûmetinin ilk icraatlarından biri Enzeli’de bulunan 39. İngiliz Tugayı ile irtibata geçerek onlardan yardım istemek olur. Bu gelişmeler ile eşzamanlı olarak yeni kurulan Merkezî Hazar Hükûmeti, Bakü’den kaçmaya çalışan Bakü halk komiserlerini de yakalar ve hapseder.
Bakü’nün Kuşatılması
30 Temmuz’da Bakü’ye ulaşan ve kuşatmayı tamamlayan KİO 31 Temmuz’da kente taarruza başlar.
Bakü ve etrafındaki Bolşevik kuvvetlerin tahminî 20.000 kişi olan mevcuduna karşı KİO’nun asker mevcudu ve lojistik imkânları oldukça yetersiz durumdaydı. Mevcut kuvvet ve imkânlarla Bakü’nün zapt edilmesi mümkün görülmediğinden Nuri Paşa, Şark Orduları Grubu K.lığından birlik, silah ve mühimmât ister. Diğer taraftan Merkezî Hazar Hükûmetine destek maksatlı 3-4 bin kişilik bir kuvvetin (Bakü’nün 250 km güneyi ve Hazar Gölü’nün kıyısındaki) Lankeran’dan kuzeye doğru ilerlediği bildirilir. Eşzamanlı olarak Enzeli’deki İngiliz kuvvetleri de gemilerle Bakü’ye nakledilmekteydi.
30 Ağustos’ta Bakü’nün kuzey batısında konuşlu KİO, bu bölgedeki düşman birliklerini ileri atar. Eşzamanlı olarak Güney Grubu da (Bakü’nün 90 km. güneyindeki) Akbulak İstasyonunu, ardından da Alyat’ı zapteder. Bu gelişmelere paralel olarakl Kuzey Grubu kuvvetleri de Sumgayt’taki düşman birliklerini geriye atar.
Bakü’ye Taaruzun’un Başlaması
KİO, 1 Eylül’den itibaren de Bakü’ye taarruz etmeye başlar.
Nuri Paşa’nın destek talebi kapsamında Azerbaycan’a görevlendirilen takviye birlikleri de KİO emrinde görev yapmak üzere aşamalı olarak Bakü Cephesi’ne gönderilir.
Bakü’ye taarruz hazırlıkları yapılırken Şark Orduları Grubu Komutanı Halil (Kut) Paşa ile KİO Komutanı Nuri Paşa da cepheye gelir.
14 Eylül`de Bakü çevresindeki muharebelerin kırk altıncı günü yaşanıyordu. KİO’nun 14 Eylül’ü 15 Eylül’e bağlayan gece başlattığı kritik taarruza dayanamayan 9. İngiliz Tugayı da eşzamanlı olarak deniz yoluyla Bakü’yü terk eder.
Bakü’de Kutlu Sabah
15 Eylül’de ise artık Bakü tamamen işgâlden kurtarılır. Birliklerin genel komutası Nuri Paşa’da olmakla birlikte, son askerî operasyonlar doğrudan Mürsel Paşa komutasında gerçekleştirilmişti. Mürsel Paşa bu kahramanlığı nedeniyle “Bakü” soyadını almış ve tarihe “Mürsel Bakü” olarak geçmiştir.
Zafere Bolşevik Rusya’nın Tepkisi
Bakü’nün, KİO tarafından zapt edilmesi üzerine Petrograd’daki Bolşevik Hükûmet, Osmanlı Devleti ile ilişkilerini kesme kararını Alman hükûmetine bildirmiş, Bâbı Âlî’ye göndereceği notayı da Fransızca yayımlamış, notanın metnini de Osmanlı makamlarına da ulaştırmıştı. Ancak Osmanlı Hükûmeti bunları dikkate almamıştır.
AHC Hükûmetinin Gence’den Bakü’ye Taşınması
KİO 15 Eylül’de Kurban Bayramı sabahı KİO Bakü’ye girerek şehrin yönetimini devralır.
Muharebenin bitimini Enver Paşa: “Allah’ın yardımı ile Bakü şehri otuz saatlik şiddetli muharebeden sonra, 15 Eylül 1334’te (1918) saat dokuz sularında zabt edilmiştir.” sözleri ile ifâde eder.
Bakü’nün kurtarılmasından kısa bir süre sonra AHC’nin Gence’deki geçici hükûmet merkezi de kendi başkenti olan Bakü’ye taşınır.
KİO tarafından Bakü’nün Rus, Ermeni ve İngilizlerden kurtarılmasının ardından Feth Ali Han Hoyski’nin [14] (1875-1920) reisi olduğu Gence’deki AHC millî hükûmeti de Bakü’ye taşınır. Böylece Azerbaycan Millî Hükûmeti öz başkentine kavuşmuş olur. Bu durum, Azerbaycan Millî Hükûmeti tarafından da 20 Eylül’de ilan edilerek halka bildirilir.
Sonuç
Bakü’nün zaptında KİO’dan şehit olan Türk askerleri bugün Bakü’deki Şehitler Hıyâbanı’nda bulunan Türk şehitliğindeki ebedi istirahatgâhlarında Azerbaycanlı soydaşları ile yan yana yatmaktadır.
Kardeş Azerbaycan Cumhuriyetinin başkenti Bakü’nün âzadlığa ermesinin 107. yıldönümü kutlu, Bakü Fâtihi Nuri (Killigil) Paşa’nın manevî şahsında KİO’nun bu harekât esnasında görev yapmış cümle şehit ve gazilerinin de ruhları şâd, mekânları cennet olsun.
Dr. İrfan PAKSOY
Emekli Hava Kurmay Albay, tarih doktoru, yazar ve akademisyen (Ankara Üniversitesi)
© 2025. Bu makalenin / yazının içeriğinin telif hakları yazarına ait olup, 5846 Sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Kanunu gereği kaynak gösterilerek yapılacak kısa alıntılar ve yararlanma dışında, hiçbir şekilde önceden izin alınmaksızın kullanılamaz, çoğaltılamaz, yayımlanamaz ve dağıtılamaz.
SONNOTLAR
[1] Bolşevik: Rusya Sosyal Demokrat İşçi Partisi (RSDİP)nin 1903 Kongresinde partinin üyelik tanımı üzerinde yaşanan ihtilaf sonucu meydana gelen ayrışma kapsamında parti bünyesindeki iki farklı hizipten Julius Martov’un liderlik ettiği grup (“azınlıkta kalanlar” anlamında kullanılan) Menşevikler, Lenin’in liderlik ettiği grup da (“çoğunlukta kalanlar” anlamında kullanılan) Bolşevikler olmuştur. RSDİP’in bu iki hizbi de Marksist idi. Ekim Devrimi ile birlikte Bolşevikler, Mart 1917 ayından beri geçici hükûmet olan Menşevikleri devirerek Rusya’nın merkezî yönetimini ele geçirmişlerdir.
[2] Taşnak (Taşnak Partisi ya da Ermeni Devrimci Federasyonu bir radikal milliyetçi Ermeni siyasî örgütüdür. Ermenistan’ın bağımsızlığını sağlamak amacıyla 1890 yılında kurulmuştur. Hâlen gerek Ermenistan Cumhuriyeti’nde gerek diasporadaki Ermeniler arasında aktif bir siyasî partidir. Ermenice adıyla Daşnaksutyun olan örgütün adı dilimize Taşnaksutyun olarak geçmiş olup kısaca Taşnak adıyla da bilinir. Federasyon şeklinde olan bu örgüt özellikle Rusya’daki Ermeni örgütleri başta olmak üzere birçok örgütün birleşmesinden oluştuğundan kendisine Daşnaksutyun isminin verilmesi uygun görülmüştür.
[3] Güney Kafkasya Demokratik Federal Cumhuriyeti (GKDFC): 9 Mart 1917 yılında Rus İmparatorluğu Geçici Hükûmeti, kısa adı ZAKAVKOM olan Kafkasya’daki çarlık yönetimini ortadan kaldırmaya karar vermis bunun yerine, kısa adı OZAKOM olan Transkafkasya (Güney Kafkasya) ve Rusya İmparatorluğu Devlet Duması (Parlamentosu) milletvekillerinden oluşan Özel Transkafkasya Komitesini kurmuştur. Ekim Devrimi (07.11.1917)’nden sonra yapılan Rusya Kurucular Meclisi seçimlerinde Bolşevikler, Rusya Parlamantosunda çoğunluk sağlayamadığından Lenin önderliğindeki kolluk kuvvetleri Ocak 1918 ayında parlamentoyu dağıttılar. Bunun üzerine Rusya Kurucular Meclisine, Güney Kafkasya’dan (Gürcistan, Ermenistan ve Azerbaycan’dan) seçilmiş milletvekilleri bölgesel bir parlamento kurmaya karar verdiler, 28 Kasım 1917 tarihinde Güney Kafkasya Hkümetini, 23 Şubat 1918 tarihinde de Güney KAfkasya Parlamentosunu kurdular, 22 Nisan 1918 tarihinde de GKDFC’yi kurdular. Bu federal cumhuriyetin toprakları bugünkü Azerbaycan, Ermenistan ve Gürcistan topraklarından oluşmaktaydı. GKDFC’nin kurucu unsurlarından Gürcistan ile Ermenistan’ın 26 Mayıs 1918 tarihinde bağımsızlığını ilan etmesi sonucuı GKDFC dağılmış, dağılan bu bu federal yapıdaki Azerbaycanlı üyeler de 27 Nisan’da AMŞ’yi kurmuş, AMŞ tarafından da 28 Mayıs 1918 tarihinde AHC’nin baımsızlığı ilan edilmiştir. Ömrü yaklaşık bir ay olan GKDFC’nin 28 Mayıs 1918 tarihinde dağılmasının en önemli sebebi kurucu unsurların her birinin birbirlerinden son derece farklı ve birbirleriyle çatışan çıkarlarıydı.
[4] Şubat Devrimi: Geçmişte Rusya İmparatorluğu başta olmak üzere Ortodoks ülkelerde yaygın olarak kullanılan Jülyen Takvimi ile Gregoryen Takvimi arasında Julyen Takvimi aleyhine sadece gün bazında on üç günlük bir fark mevcuttu. Bu farklılık Rusya’da Çarlık monarşisinin sona erdiği Şubat Devrimi konusunda da kendini somut olarak hissettirir. Gregoryen Takvimine göre 13 Mart 1917 tarihinde gerçekleşen Bolşevik Devrimi, bu devrimin gerçekleştiği esnada Rusya’da yürürlükte olan Jülyen Takvimine göre 28 Şubat 1917 tarihinde gerçekleştiğinden bahse konu devrim “Şubat Devrimi” olarak bilinir.
[5] Ekim Devrimi: Geçmişte Rusya İmparatorluğu başta olmak üzere Ortodoks ülkelerde yaygın olarak kullanılan Jülyen Takvimi ile Gregoryen Takvimi arasında Julyen Takvimi aleyhine sadece gün bazında on üç günlük bir fark mevcuttu. Bu farklılık Petrograd’da Bolşeviklerin iktidarı ele geçirdiği tarih konusunda da kendini somut olarak hissettirir. Gregoryen Takvimine göre 7 Ekim 1917 tarihinde gerçekleşen Bolşevik Devrimi, bu devrimin gerçekleştiği esnada Rusya’da yürürlükte olan Jülyen Takvimine göre 25 Ekim 1917 tarihinde gerçekleştiğinden bahse konu devrim “Ekim Devrimi” olarak bilinir.
[6] Batum Antlaşmaları: 11 Mayıs-4 Haziran 1918 döneminde Batum‘da gerçekleşen konferans sonucunda; Osmanlı Devleti ile Ermenistan Demokratik Cumhuriyeti, Gürcistan Cumhuriyeti ve AHC arasında 4 Haziran Batum Antlaşması imzalanmıştı. Bu antlaşma, ilaveten 8 Haziran’da Osmanlı Devleti ile Kuzey Kafkasya Cumhuriyeti arasında da imzalanmıştı. KİO’nun, Azerbaycan‘ı kurtarma harekâtının hukukî temeli Batum Antlaşması ile geçerlilik kazanmıştır.
[7] Mart Olayları – Mart Gırgını – 31 Mart Katliamı konusunda bilgi için bkz. İrfan Paksoy, “Azerbaycanlıların Soykırım Günü”, 31.03.2021, https://www.dibace.net/irfan-paksoy/azerbaycanlilar-soykirim-gunu/, Erişim Tarihi: 12.09.2025.
[8] Sosyalist Devrimci Parti ya da SR, 20. yüzyıl başlarında Rusya’da faaliyet gösteren bir siyasî partidir. SR programı; hem demokratik sosyalist, hem de çiftçi sosyalist çizgiyi takip etmiştir. Rusya Sosyal Demokrat İşçi Partisi (RSDİP)nin 1903 Kongresinde partinin üyelik tanımı üzerinde yaşanan ihtilaf sonucu meydana gelen ayrışma kapsamında bünye-sindeki iki farklı hizipten Julius Martov’un liderlik ettiği (ve “azınlıkta kalanlar” anlamında kul-lanılan) Menşevikler ile Lenin’in liderlik ettiği (ve “çoğunlukta kalanlar” anlamında kullanılan) Bolşeviklerin toprağın devletleştirilmesine karşı, SR toprağın toplumsallaştırılmasını savun-muştur. SR, RSDİP’ten farklı olarak Marksist değildi. SR, ayrıca RSDİP’ten farklı olarak işçi sınıfının değil, çiftçi sınıfının Rusya’nın devrimci sınıfı olacağına inanıyordu. SR, 1917 yılından itibaren Bolşeviklere yana tavır alan bir siyasî grup olmakla birlikte Ekim Devrimi’nden sonra iktidardaki Bolşevikler ile ciddî bir ihtilafa düşmüş, Bolşevikleri devirmeye yönelik bir isyana kalkışmışsa da bu girişimleri bastırılmış ve tasfiye edilmiştir. Tasfiye edilen SR’ler, 1917-1920 döneminde yaşanan Rusya İç Savaşı’nda Bolşeviklerin safında bulunmuşlar ve her ne kadar yeniden yönetime katılmışlarsa da artık bir grup olarak varlıklarını sürdürememişler ve Bolşeviklere dâhil olmuşlardır.
FAYDALANILAN KAYNAKLAR
—; “Ermenci Devrim Federasyonu”, http://tr. wikipedia.org/wiki/Ermeni_Devrimci_ Federasyonu, erişim tarihi: 24.08.2025.
—; “Sol SR” http://tr.wikipedia.org/wiki/ Sol_SR, Erişim Tarihi: 25.08.2025.
—; “Sosyalist Devrimci Parti”, http://tr.wikipedia.org/ wiki/Sosyalist_ Devrimci_Parti, Erişim Tarihi: 25.08. 2025.
Arı, Kemâl; I. Dünya Savaş Kronolojisi, Gnkur.Bsmv., Ankara 1997.
Aşırlı, Akif; Azerbaycan Halk Cumhuriyeti Dönemi Basınında Kafkas İslam Ordusu, (Çeviri: Azad Ağaoğlu), Bakı 2008.
Aydemir, Şevket Süreyya; Makedonya’dan Orta Asya’ya Enver Paşa, C. III, Remzi Kitabevi, İstanbul 1972.x
Belen, Fahri; Birinci Cihan Harbinde Türk Harbi 1918 Yılı Hareketleri, C. 5, Gnkur.Bsmv., Ankara 1967.
Bihl, Wolfdieter; Die Kaukasus-Politik der Mittelmachte, C. II (1917-1918), Böhlau Verlag, Köln, 1992.
Çağlayan, K. Tuncer; İngiliz Belgelerine Göre Transkafkasya’da Osmanlı-Alman Rekabeti, XIII. Türk Tarih Kongresi, 4-8 Ekim 1999, Kongreye Sunulan Bildiriler, C. 3, Kısım 1, TTK Bsmv, Ankara 2002.
Damirli, Mehman A; “Azerbaycan Halk Cumhuriyeti”, Türkler, C. 19, Ed. Hasan Celal Güzel, Kemal Çiçek ve Salim Koca, Yeni Türkiye Yay., Ankara 2002.
Derinsu Dayı, Esin; “Milli Mücadele Döneminde Elviye-i Selase ve Nahçıvan”, Atatürk Araştırma Merkezi Dergisi, C. XXII, S. 64-65-66, Mart-Temmuz-Kasım 2006, http://www.atam.gov.tr/ dergi/sayi-64-65-66/milli-mucadele-doneminde-elviye-i-selase-ve-nahcivan, Erişim Tarihi: 10.09.2025.
Gökdemir, Ahmet Ender; “Millî Mücadele’de Elviye-i Selase”, Atatürk Araştırma Merkezi Dergisi, C. 7, S. 19, Kasım 1990, http://www. atam.gov.tr/dergi/sayi-19/milli-mucadelede-elviye-i-selase, Erişim Tarihi: 29.08.2025.
Gökay, Bülent; “The Battle for Baku (May-September): A Peculiar Episode in the History of the Caucasus”, The Turkish Yearbook, Vol. XXV.
Gökay, Bülent; “The Illicit Adventures of Rawlinson British İntelligence in the Final Phase of the Ottoman Empire”, http://dergiler.ankara. edu.tr/ dergiler/ 44/683/8690.pdf, Erişim Tarihi: 04.09.2025.
Hovannisian, Paul C.; The Republic of Armenia: The First Year, 1918-1919, V. I: 1918-1919, University of California Press, USA 1971Kösoğlu, Nevzat; Şehit Enver Paşa, 1. Baskı, Ötüken Neşriyat, İstanbul 2008.
Kurat, Akdes Nimet; Türkiye ve Rusya, Kültür Bakanlığı Yay., Ankara 1970.
Öztoprak, İzzet; “Maverayı Kafkas Hükûmeti”, Sekizinci Askerî Tarih Semineri Bildirileri, XIX. ve XX. Yüzyıllarda Türkiye ve Kafkaslar, C. I, Gnkur. ATASE Bşk.lığı Yay., Gnkur.Bsmv., Ankara 2003, Erişim Tarihi: 22. 08.2025.
Swietochowski, Tadeusz; Russian Azerbeijan, 1905-1920: The Shaping of a National Identity in a Muslim Community, Cambridge University Press, İngiltere 2004.
Şahin, Enis; Türkiye ve Maverâ-yı Kafkasya İlişkileri İçerisinde Trabzon ve Batum Kon-feransları ve Antlaşmaları (1917-1918), TTK Bsmv., Ankara 2002.
Öztoprak, İzzet; “Maverayı Kafkas Hükûmeti”, Sekizinci Askerî Tarih Semineri Bildirileri, XIX. ve XX. Yüzyıllarda Türkiye ve Kafkaslar, C. I, Gnkur. ATASE Bşk.lığı Yay., Gnkur. Bsmv., Ankara 2003, Erişim Tarihi: 26.08.2025.
Paksoy, İrfan; Cihan Harbi’nde Osmanlı Devleti, Boğaziçi Yayınları, İstanbul 2018.
Paksoy, İrfan; Azerbaycan Aydınları, Alka Yayınevi, Trabzon 2020.
Paksoy, İrfan; “Azerbaycanlıların Soykırım Günü”, 31.03.2021, https://www.dibace.net/irfan-paksoy/ azerbaycanlilar-soykirim-gunu/, Erişim Tarihi: 02.09.2025.
Sadıgov, Ramin; “Rus İhtilâllerinin Azerbaycan’a Etkileri: Bağımsızlığa Giden Yol”, Gazi Türkiye, Bahar 2015/16, Ankara.
Şahin, Enis; Diplomasi ve Sınır, 1. Baskı, Yeditepe Yayınevi, İstanbul 2005.
Şahin, Enis; Türkiye ve Maverâ-yı Kafkasya İlişkileri İçerisinde Trabzon ve Batum Konferansları ve Antlaşmaları (1917-1918), TTK Bsmv., Ankara 2002. Uras, Esat; Tarihte Ermeniler ve Ermeni Meselesi, 2. Baskı, Belge Yay., İstanbul 1967.
Toker, Hülya ve Aslan, Nurcan; Birinci Dünya Savaşı’na Katılan Alay ve Daha Üst Kademedeki Komutanların Biyografileri, C. III, Gnkur. ATASE Yay., Ankara 2009.
Yüceer, Nâsır; “I. Dünya Savaşı’nda Osmanlı Devleti’nin Azerbaycan ve Dağıstan’a Askerî ve Siyasî Yardımı”, (Ed. Hasan Celal Güzel, Kemâl Çiçek, Sâlim Koca), Türkler, C. 13, Yeni Türkiye Yay., Ankara 2002.
Son Yorumlar