Kapadokya’nın Büyüsü, Ihlara Vadisi

Gidip, gezip, gördük ve de sizler için yazdık değerli arkadaşlar. Güzel atlar ülkesi Kapadokya’nın içinde yer alan, muhteşem coğrafyanın bir parçası olan ve görmeden anlatması zor olan vadilerinden, belki de en bilineni Aksaray’ın Ihlara Vadisi. Ihlara vadisi Kapadokya bölgesinin güneyinde Aksaray ili sınırları içerisindedir. Kapadokya’dan gerçekleştirilen günlük turlar ile binlerce insan tarafından ziyaret edilmektedir.

Ihlara Vadisi oluşumu asırlar önce Hasan Dağı’nın lav püskürterek volkanik bir katman oluşturmasıyla başlıyor. Gel zaman git zaman seller, rüzgârlar ve rotası vadi olan Melendiz Çayı’yla bu volkanik katman aşınmalara uğruyor. Yerin tabanı derin bir şekilde oyuluyor ve yer yer 120 metreyi bulan derinliğiyle, 14 kilometrelik uzunluğuyla kanyon görünümündeki Ihlara Vadisi oluşuyor. Jeolojik açıklaması her ne kadar kısa bir paragrafa sığmasa da, tıpkı dünyanın yaratılmasındaki esrar gibi derin anlamlar barındıran bu vadinin aslında bir kıyası yok. Oluşturduğu etki, kimi gezginlerin üşenmeden saydığı 397 basamak merdiveni inince anlaşılıyor ki, çok eski zamanlarda burada yaşamış keşişler gibi bir daha yukarı çıkmak istemiyor insan. Yorgunluktan değil, vadinin yaydığı enerjiden, içe dolan huzurdan. Vadiyi seyretmek için çok güzel bir seyir terası yapılmıştır. Vadinin seyrine gerçekten doyum olmaz.

Hasan Dağı eşliğinde, bozkırdan vadinin yolu takip edilerek inildiğinde önce görünmeyen, ‘çok mu gözde büyütülmüş bir yer acaba, hani ‘Ihlara Vadisi nerede’ diye soranları sonradan yanıltan ve cennetle buluşturan bir yer Aksaray Ihlara Vadisi.

Vadi Başlangıcı

Vadi, Ihlara Köyü’nden başlayıp Selime’de son buluyor. Standart yürüyüş rotasına göre ise Selime’ye gelmeden Belisırma Köyü’nde çıkılıyor ki, bu şekilde toplam uzunluğu 14 km olan vadinin içinde ortalama 6 km yürünüyor. Melendiz Çayı’nın her iki yakası da yürüyüş için uygun, dilerseniz başladığınız noktaya da geri dönebiliyorsunuz. Eğer rotayı Belisırma Köyü’nde bitirmezseniz vadi içinden Selime’ye kadar da gidebiliyor ve yaklaşık 5 saatte vadinin tamamını yürüyebiliyorsunuz.

Yürürken tatlı şırıltısıyla eşlik eden Melendiz Çayı’na ilk çağlarda ‘Potamus Kapadukus’ yani Kapadokya ırmağı, vadinin eski sakinlerine ise ‘dönerek akan suyun halkı’ anlamına gelen ‘Peristremma’ deniliyormuş.  Asırlardır vadinin sırdaşı olan bu küçük çay, vadi boyunca yaklaşık 30 menderes çiziyor ve vadi her ne kadar 14 km olsa da çizdiği mendereslerle 18 km’lik bir uzunluğa erişiyor. Melendiz, kuzeybatıya doğru Selime, Yaprakhisar, Belisırma köylerine uğruyor, Aksaray yakınlarında Uluırmak adını alıp Tuz Gölü’ne dökülüyor. Ihlara Vadisi’nin cılız bitkili bozkırın içinde yeşil bir vaha gibi saklanmasını sağlayan da, işte bu akarsuyun yarenliği olsa gerek. Bahar ve kış aylarında en yüksek su seviyesine ulaşan Melendiz Çayı’nın yanında, vadide şifalı su kaynakları da var. Vadinin bitiş noktasına yakın Yaprakhisar’a 3 km. mesafede bulunan Ziga Kaplıcası’nın banyo kürleri kadın hastalıklarına ve romatizmaya iyi geliyor. İçme kürünün ise karaciğer, safra kesesi, mide ve bağırsak hastalıklarına şifa olduğu söyleniyor.

Vadide İklim

Vadi dışındaki iklim karasalken, vadi içinde mikroklima Akdeniz iklimi gibi oluveriyor. Rüzgâr esip sakinleşiyor, güneş yakıp terletmiyor, bitkiler çeşitlenip, zümrüt gibi yemyeşil parlayıveriyor. Badem, ceviz, hatta şamfıstığı da dâhil, bağlar, bahçeler ve birçok bitki burada daha bir serpilerek büyüyor. Melendiz’in sesine karışan ibibiklerin konserini ve güvercinlerin, bıldırcınların kanat çırpmaları duymak da ruha iyi geliyor. Melendiz’e küçük bir çay da desek, vadide yürürken suyun içinde sazanlar, alabalıklar görebiliyorsunuz. Bölgede yaşayan gençler bu balıkları avlamakta, civarda konuşlanmış restaurantlar ise pişirmede usta. Gerçekten Melendiz’in sularının üstüne kurulmuş salların üstünde ayaklarınızı suya sokup demli bir çay içmenin tadına doyum olmaz. Özellikle bahar mevsiminde rengârenk çiçeklerin arasında billurdan suların içerisinde bu coğrafyada yürümenin tadına doyum olmaz.

Dik yamaçlı ve dış dünyadan derine inerek korunmuş bu gizli cennetin eski sahipleri hakkında fikir veren 105 dini yapı var Aksaray Ihlara Vadisi’nde. Hristiyanlığın ilk dönemlerinde keşiş ve rahiplerin inzivaya çekildikleri ve kendilerini Tanrıya adalıkları bu sarp kayaların arası, zaman zaman da savaşlardan kaçanların sığınma yeri olmuş. Kayalara oyularak tüneller ile birbirine bağlanmış kiliseler, manastırlar, mezarlar ve barınma alanları, gez gez bitmeyen bir vadi şehir oluşturmuş. Yürürken daralan boğazlarında yeraltı kiliselerine rastlayacak kadar sürprizler de sunan vadide, daha önce yaşanan göçüklerden dolayı 105 yapıdan sadece 14 tanesi gezilebilecek kadar ayakta kalmış. Bu 14 kiliseden ise tarihlendirmesi net yapılabilen 2 Belisırma Kilisesi bulunuyor. Kayalara oyularak 3 kat inşa edilmiş çoğu kilisenin ilk katları Melendiz’in getirdiği alüvyonlarla dolduğundan 2. ve 3. katları gezilebiliyor. Hristiyan dünyası için çok önemli bir merkez olan Ihlara Vadisi’ndeki kiliselerin hikâyesi ise vadi kadar derin bir tarih içeriyor ve 4. yüzyıldan başlayıp 11. Yüzyıla kadar devam ediyor. 11. Yüzyılda bölgeyi alan Selçuklular döneminde kilise yapılmıyor ama daha önce yapılmış kiliseler korunuyor ve ibadetlerin sürmesi de engellemiyor.

Vadideki kayadan oyulmuş kiliseleri ve barınma yerlerini gezerken insanların o zamanlar burada nasıl yaşadıklarını ister istemez merak ediyorsunuz. Böyle bir doğada ve korunaklı kayaların arasında geçen hayatın dertsiz ve tasasız olduğunu sanıyorsanız yanılıyorsunuz. Ihlara Vadisi’nde zamanında pek çok salgın hastalık yaşanmış. Çiçek hastalığından ölen rahibelerin ve çocukların saç tellerini bile muhafaza etmiş mumyaları kiliselerin mezar bölümünden Aksaray Müzesi’ne taşınmış.

Ihlara Vadisi kiliselerindeki ibadetler 1924 yılına kadar devam etmiş. Kapıları artık keşişlere kapansa bile, asırlık hikâyesini sessizce anlatmak için kayalıkların ve yeşilliklerin arasında ziyaretçilerini bekliyor.

Ihlara Vadisi Gezilecek Yerler: Gez gez bitmez’ dediğimiz Aksaray Ihlara Vadisi’ni anlamak ve içe sindirmek için bir gününüzü ayırsanız yeridir. Çünkü vadi için ‘tarih gördüm bitti, coğrafya gördüm bitti’ diyemeyecek kadar bir büyülü yolculuğa çıkacaksınız. Zaten vadi için de aynen bu tabiri kullanıyorlar ‘Kapadokya’nın büyüsü!’

Vadinin bulunduğu Aksaray, Hristiyanlığın doğuşunda çok önemli bir merkez konumundaymış. Kayserili Basilus, Nazianos’lu Gregorius gibi önemli mezhep kurucuları 4. Yüzyılda bölgeye gelmiş ve Yunan – Slav sistemli bir manastır hayatı kurmuş. Mısır ve Suriye’deki manastır hayatının tam tersine, dünyayla ilişiklerini kesmeden farklı diller konuşan insanlar arasında dinlerini yaymaya çalışmışlar. Bu hareketin ilk merkezi ise Ihlara Vadisi duraklarından Belisırma Köyü olmuş.

Latinceyi bilmeyen bölge halkına Hristiyanlığı anlatmak için, kiliselerin içleri İsa’yı, İncil’den sahneleri ve azizleri çizdikleri fresklerle döşenmiş. 14 kilometrelik vadi tabanındaki bu oluşumun izlerini taşıyan kiliselerin çok azında freksler günümüze gelene kadar canlılığını koruyabilmiş.  Bu vadide bulunan kiliselerden kısaca bahsedersek;

Ihlara Vadisi – Ağaçaltı KilisesiIhlara Vadisi’nde gişeyi geçip merdivenlerden inince sağ tarafınızda Ağaçaltı Kilisesi’ni göreceksiniz. Vadinin girişine en yakın kilise olması, burayı vadinin en çok gezilen kilisesi yapmış. Kilisenin girişi apsis kısmının olduğu 2. Katta, asıl giriş ise toprak altında kalmış. Bir rivayete göre ana girişi belli olmadığından kiliseye eski zamanlarda ağaç dallarıyla girilirmiş, bu yüzden adı Ağaçaltı Kilisesi olarak kalmış.

Ihlara Vadisi – Sümbüllü Kilise: Vadi girişinin hemen solunda kalan Sümbüllü Kilise adını bölgede yetişen sümbül çiçeklerinden almış. Kiliseye giriş dar bir pencereden olduğu için vadi içinde gezilen kiliseler arasında anısı en unutulmayan kiliseler arasında yer alıyor. Kilise aslında bir manastır kilisesi olarak tahminen 11. – 12. Yüzyıllar arasında haç planlı yapılmıştır. Tüm Kapadokya kiliselerinde olduğu gibi Sümbüllü Kilise de frekslerle bezeli.

Ihlara Vadisi – Yılanlı Kilise: Ihlara Vadisi giriş gişelerinden geçip merdivenlerden aşağı inildiğinde solda Selime tarafında kalıyor. Bir köprüden geçip 20 metre gittiğinizde merdivenlerine ulaşıyorsunuz. Konumu nedeniyle de vadinin en çok gezilen kiliselerinde başı çekiyor. Kilisenin tam karşı yamacında ise Sümbüllü Kilise yer alıyor.

Yılanlı Kilise diğer Ihlara Vadisi kiliselerinden planı ve frekslerinin konusu ile ayrışan bir kilise. Diğer vadi kiliselerinde çoğunlukla İncil’den sahnelere yer verilmişken, Yılanlı Kilise’nin frekslerinde öteki dünyayla ilgili betimlemeler de görülüyor. Yine asıl yapım tarihi bilinmemekle beraber 9. Yüzyıl ile 12. Yüzyıl arasına tarihlendiriliyor.

Yılanlı Kilise adını batı duvarına resmedilmiş 8 yılanın saldırdığı dört günahkâr çıplak kadın betimlemesinden almış. Resimler oldukça belirgin, fakat yılanların saldırdığı birinci kadının suçu kitabe tahrip olduğundan ne yazık ki anlaşılamıyor. Bazı kaynaklara göre çocuğunu terk eden bir kadın ve bu yüzden yılanlar onu her yerinden ısırıyor.  Betimlemenin devamında yılanlar ikinci kadını çocuğunu emzirmediği için göğsünden, üçüncü kadını yalan söylediği için dilinden, dördüncü kadını ise söz dinlemediği için kulağından ısırıyor. Yine aynı duvarda ‘Son Yargı’ sahnesi de yer alıyor ki, 24 aziz ve Sivaslı 40 Şehit Portresi de oldukça önem taşıyor.

Ihlara Vadisi – Kokar Kilisesi: Vadinin 9. Yüzyıla tarihlenen en eski kiliselerinden Kokar Kilisesi’nin, 11. Yüzyılın ikinci yarısında yapıldığı düşünülmektedir.

Ihlara Vadisi – Pürenliseki Kilisesi: 10 – 12. Yüzyıl arasında yapıldığı düşünülen kilise, adını vadide yetişen püren otlarından almış. Vadide bulunan kokar Kilisesi’nin kuzeyinde kalıyor. Kayalara oyulmuş 4 bölümden ve beşik tonozla örtülmüş 2 neften oluşuyor.

Ihlara Vadisi – Eğritaş Kilisesi: Ihlara Vadisi’nin en eski yapılarından biri olan Eğritaş Kilisesi, 9. Yüzyıl sonunda 10. Yüzyılın başında ve ikonoklastik dönem öncesi yapılmış. En öne çıkan özelliği ise vadinin en büyük tapınaklarından ve mezarlıklarından biri olması. Kilisenin Hz. Meryem’e ithafen yapıldığı doğu duvarındaki iki kitabeden anlaşılıyor

Belisırma Köyü’nde Bulunan Bizans Tipi Kiliseler

Ihlara Kasabası’na yakın kiliselerden farklı olarak Belisırma’da hem mimarileriyle hem de freks betimlemeleriyle Bizans’ı yansıtan kiliseler var.

Ihlara Vadisi – Direkli Kilise: Aslında bir manastır olarak yapılmış Direkli Kilise, 6 direk üzerine oturtulmuş merkezi kubbe mimarisinden dolayı bu adı almış. Direkli Kilise’nin günümüzde tahrip olmuş resimlerinin 2 ressam tarafından farklı dönemlerde yapıldığı düşünülüyor.

Ihlara Vadisi – Saint Georgeus (Kırkdamaltı) Kilisesi: Ihlara Vadisi içinde Belisırma Köyü’ne 1 km uzaklıkta ve vadiye en tepeden bakan kilise. Yapıldığı tarih olan 1283 – 1295 ve adandığı Aziz Geogre’nin adı kilisenin tüm çevresini dolanan Latince kitabesinde yazıyor.

Ihlara Vadisi – Karagedik Kilisesi: Ihlara Vadisi’nde 11. Yüzyıl  Geç Bizans üslubunu yansıtan taşlarla örülmüş büyük bir kilise Karagedik Kilisesi.

Ihlara Vadisi – Ala Kilise: Belisırma Köyü’nün kuzeyinde, vadinin ise doğu yamacında kalan Ala Kilise tek kubbeli olarak haç planlı inşa edilmiş. Yapıldığı tarih olan 11. Yüzyıl başları, Hristiyanlığın kabul edildiği ve serbest hale geldiği dönemlere rastlıyor.

Ihlara Vadisi – Bezirhane Kilisesi: Ala Kilise’nin hemen yanında, eski güzelliğini günümüze taşıyamamış ve tahrip olmuş Ihlara Vadisi kiliselerinden biri Bezirhane Kilisesi. Kilisenin girişi kemerli olarak, tek nefli, düz tavanlı ve uzunlamasına dikdörtgen bir planda yapılmış.

Ihlara Vadisi – Bahattin Samanlığı Kilisesi: Ihlara Vadisi’nde yürürken Belisırma Köyü’ne geldiğinizde Melendiz’in batı yakasında Bahattin Samanlığı Kilisesi’ni göreceksiniz. Kilisenin freksleri 10. Yüzyıl sonları, 11. Yüzyıl başlarında yapılmış ve günümüze iyi korunarak gelmiş. Kilise, adını eski zamanlarda Belisırma’da yaşayan ve burayı samanlık olarak kullanan Bahattin adında bir köylüden almış.

Batkın Kilisesi (Açıkel Ağa Kilisesi):Vadinin 8. Yüzyıla tarihlendirilen bu eski kilisesinden günümüze sadece bir kalıntı gelebilmiş. Belisırma’ya batıdan ilerlerken yol üzerinde bir manzara terası çıkacak karşınıza. Kilise bu manzara terasını taşıyan kaya bloğun altında kalıyor.

Ihlara Vadisi’nde Daha Neler Var?: Ihlara Vadisi boyunca Selime’ye kadar yürüdüğünüzde Yaprakhisar Köyü’nde iki kiliseyle daha karşılaşacaksınız. Bu kiliseler vadinin doğu yakasına düşüyor ve köyden vadiye giren yol üzerinde köprünün sağ ve sol köşelerinde kalıyor. Sağ köşede kalan kilise ikonoklast tasvirler göreceğiniz Davullu Güvercinliği Kilisesi; sol köşede kalan ise 11. Yüzyıla tarihlenen Koyunağılı Kilisesi.

Ihlara Vadisi’nde Ne Yapılır?

Doğa Yürüyüşüne Çıkılır: Ihlara Vadisi içerisinde, Melendiz Çayı içinde Ihlara Vadisi’ndeki yürüyüş rotaları, doğal güzellikleri görmeyi ve tarihi kalıntıları keşfetmeyi sağlıyor. Vadide yürürken Melendiz Çayı’nın sakin suları eşliğinde manzaranın tadını çıkarabilirsiniz.

Kuşları Gözlemlenir: Farklı kuş türlerine ev sahipliği yapan Ihlara Vadisi özellikle kuş gözlemcileri için önemli bir nokta. Birbirinden güzel kuş türlerini gözlemlemek için vadiyi yılın dört mevsimi ziyaret edebilirsiniz.

Huzur ve Sakinliğe Çıkılır: Vadideki huzur dolu atmosfer, yoga ve meditasyon aktivitelerine de kucak açıyor. Vadide ister tek başına ister grup halinde huzur ve mutluluğa erebilirsiniz.

Kiliseleri Ziyaret Edilir: Çok çeşitli kiliselerin yer aldığı bu mekânda kiliseler ziyaret edilerek o dönemler hakkında bilgi alınılabilir.

Ihlara Vadisi yıl boyunca ziyarete açık. Ancak rahat bir keşif için Ihlara Vadisi’ne hangi mevsimde gidilir biz yine de söyleyelim. Vadiyi rahatça gezebilmek, yemyeşil doğanın tadını çıkarmak, yürüyüş ve piknik yapmak için buraya ilkbahar-yaz mevsimlerinde ve sonbaharın ilk aylarında gidebilirsin. Vadiye gelmeden önce rahat bir spor ayakkabı ya da outdoor ayakkabı giymeyi unutmamalısın. Ayrıca hava durumuna bağlı olarak yanına yağmurluk da alabilirsin.

Kanyon vadisi, bitki örtüsü, kilise ve şapelleriyle doğa, tarih, sanat ve kültür olgusunun bir arada buluştuğu Ihlara Vadisi, Dünyanın ikinci büyük kanyonu olarak Kapadokya’nın doğa harikasıdır.     

Ihlara Vadisi’nde dikkat çeken bir başka özellikse doğasıdır. Duvar gibi dik, derin ve dar vadinin tabanındaki suyun kenarında, bağlar ve bahçelerden oluşan yoğun bir yeşillik şeridi yer alır. Sanki doğa kendini vadi içine gizlemiştir. Vadi çevresinde bozkır görünüşlü ve cılız bitki örtüsü hâkimdir. Vadinin yamaçlarına geldiğinizde ise zengin ve yeşil bir doğa parçasının vadi içinde saklandığını görürsünüz. İşte bu gizlenmiş olma durumu, vadinin özel yerini de belirlemiştir. Vadi tabanında bölgedeki Karasal İklimden farklı olarak, Akdeniz İklimine yakın bir iklim görülmektedir. Vadi tabanı bu özelliği ile doğal bir mikroklima alanıdır. Buna bağlı olarak vadi tabanında başta Antep fıstığı olmak üzere çok çeşitli bitkiler yetişmektedir.

Bizans döneminde bu yörede yaşayanlar, Ihlara Vadisi’nin dik yamaçlarındaki, kolay yontulan tüfleri oyarak çok sayıda manastır, kilise, mağara-konut yapmışlardır. Dinsel tapınaklarını gözden uzak yere yapmak isteyen ilk Hıristiyanlar için, buradan daha ideal bir yer düşünülemezdi herhalde…    

Özetle Ihlara Vadisi gezilip, görülmesi gereken ülkemizdeki hatta dünyada ki nadir yerlerdendir. Mutlaka herkesin gezmesi gereken kültür, doğa ve inancın nelere kadir olduğunun göstergesi. Kayalara oyulan, kiliseler, şapeller, yerleşim alanları muhteşem. Bizden söylemesi sizden gezmesi.

Ihlara Vadisinde

Hasandağ’ın gözyaşı oluşturmuş Melendiz
Aynı dağ’ın tüfleri yayılmış esrarengiz
Paganların zulmünden inançları saklamış
Melendiz’in suyuyla günahları aklamış                        
Asırlarca oyarak Ihlara vadisinde
Melendiz’in suları kanyon vadi içinde

İnancı taşa oymuş uğruna inandığı
İnsan inançla yaşar o aşk için yandığı
Bozkırın ortasında yeşil cennet misali
Uzanır vadi boyu yok dünyada emsali
Güvercinler uçarken Ihlara vadisinde
Yerden kanat açarsın bulutların izinde

Melendiz’in suları vuslatı Tuz gölünde
Aksaray’ın içinden Ihlara’nın gönlünden
Mamasin, Selime’den salınarak akarak
Engin ova üstünde etrafına bakarak
Mikro klima olur Ihlara vadisinde
Her çeşit bitki biter Belisırma özünde

Tabiatla kültürün kaynaştığı bir dünya
Farklı bir âlemdesin rüya içinde rüya
Katman katman tarihler kayalara kazılmış
Nice inanç uğruna derinlere sızılmış
Kavaklar uzamakta Ihlara vadisinde
Derenin tatlı sesi yaz, bahar, kış, güzünde

Parıldar dere boyu gümüşten renkli sular
Böğürtlenler içinde her karmaşık duygular
İbret almak isteyen bu vadide dolaşsın
Tefekkür ikliminde hakikate ulaşsın
Etraf volkanik taşlar Ihlara vadisinde
Başını kaldırınca gözlerinse enginde

Oyukların içinde bir tempoyla yürürsün
Kilometreler sonra çıkış hattı görürsün
Kâh huzur kâh endişe farklı bir âlemdesin
Yüreğindeki merak olurken sana esin
Yol gösterir nefesin Ihlara vadisinde
Ayakların yay gibi vücudun daha zinde 

Yazı ve Şiir: Tarık TORUN

One Comment

  1. Müzeyyen Keski̇n Reply

    Sn. Tarık TORUN hocam çok güzel gezi yazısı ve şiiri olmuş. Görmüş gibi oldum. Ellerinize kaleminize gönlünüze sağlık. Selamlar saygılar 🇹🇷👏

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir