Sosyal Roller ve Kişilik

Alfred Adler’in teorilerini
Türk toplumuna özgü dinamiklerle ele almış
ve sosyal rollerin birey üzerindeki etkisini incelemiş olan
Dr. Turhan Yörükan’a göre,
Türk toplumunda aile yapısı,
gelenekler ve kolektif değerler,
bireyin kişilik gelişiminde
belirleyici rol oynamaktadır.

 Genel

Makale yazdığım birkaç mecrâda Ocak 2025 ayında başlattığım zaman zaman bir yazar ve eserini tanıtma uygulaması kapsamında dibace.net sitesi için hazırladığım bu makalem   “Dr. Turhan Yörükan” ve onun öne çıkan eserlerinden biri olan “Alfred Adler – Sosyal Roller ve Kişilik ” hakkında olacak…

Yazar Hakkında

1927 yılında İstanbul’da doğmuş olan Yörükân, lise öğrenimini Lâtince eğitim veren okullarda tamamladıktan sonra Dil, Tarih ve Coğrafya Fakültesi  Felsefe Bölümü’nü bitirirken, İlim Tarihi kürsüsünden mezun olan ilk kişi olmuştur. Aynı fakültede psikoloji ve pedagoji asistanı olarak göreve başlamış olan Yörükân; “Kültür ve Kişilik” konusunda hazırladığı doktora tezini Hilmi Ziya Ülken (1901-1974) ve Hans Freyer (1887-1969) gibi önemli hocaların dâhil olduğu beş kişi önünde üstün bir başarıyla vermiştir. Daha sonra İstanbul Üniversitesi Edebiyat Fakültesi’ne geçmiş; burada sosyoloji, sosyal psikoloji ve araştırma metodolojisi dersleri vermiştir. Yine aynı tarihlerde Yüksek Savunma Akademisi’nde dersler verirken İmar ve İskân Bakanlığı’nda şehirleşme ve şehir politikaları üzerine önemli çalışmalarda bulunmuştur. Yazarın felsefe, psikoloji, kişilik oluşması, şehir-­konut sosyolojisi ve sosyal psikoloji konularında yayınları bulunmaktadır.

Türk psikoloji literatüründe önemli bir isim olan ve sosyal psikoloji alanındaki çalışmalarıyla tanınan Yazarın çalışmaları, bireyin sosyal çevresi ve toplumsal rollerle olan ilişkisine dair derinlemesine bir perspektif sunar. Yazar, Adler’in teorilerini Türk toplumuna özgü dinamiklerle ele almış ve sosyal rollerin birey üzerindeki etkisini incelemiştir.

 Eser Hakkında

Bu kitapta, Adler (1870-1937)’in hayatı ile geliştirmiş olduğu Bireysel Psikoloji sisteminin nasıl iç içe girmiş olduğu; kişiliğini etkilemiş olan olaylar ile sistemine şekil vermiş olan temel kavramların birbiriyle ne derece ilişkili bulunduğunu, Adler’in teorilerinin Türk toplumuna özgü dinamiklerle nasıl ele ele alındığını ve sosyal rollerin birey üzerindeki etkisini çok açık bir şekilde görmek mümkün olacaktır.  

Adler, Neo-Freudyen (Yeni Freudcu) bir ekol olan ve “ego psikolojisinin” temsilcisi Alman kökenli ABD’li psikolog Karen Horney (1885-1952) ve Yahudi kökenli Almanya doğumlu ABD’li ünlü psikanalist, sosyolog ve filozof Erich Fromm (1900-1980) gibi Yeni Freudcuları, Freud’dan  daha fazla etkilemiş olan bir psikologdur.

Adler’in kapsayıcı, varoluşçu  ve bilişsel psikolojiye yapmış olduğu katkılar, kendisinden sonra gelen Abraham Maslow (1908-1970), Carl Rogers (1902-1987)), Rollo May (1909-1994), Julian Rotter (1916-2014) ve Albert Bandura (1925-2021) gibi ünlü kişilik psikologlarını da etkilemiştir. 1975 yılında yayımlanmış olan bir bibliyografya, Adlerci psikoloji literatürüne on binden fazla başvurunun yapılmış olduğunu ortaya koymuştur.

Adler’in görüşlerini ve yaptığı etkilerin tam bir panoramasını vermek; psikologlara, psikiyatristlere, öğretmenlere ve psikolojik rehberlik yapanlara, çocuklarıyla ilişkilerinde bazı problemlerle yüz yüze gelip de çözüm yollarını arayan ana-babalara ve insan ruhunu tanımak isteyen herkese yardımcı olmak amacıyla hazırlanmış olan bu kitapta, Adler’i yurt içinde ve yurt dışında ICASSI (International Committee for Adlerian Summer Schools and Institutes – Uluslararası Adlerci Yaz Okulları ve Enstitüleri Komitesi) toplantılarına konferansçı olarak çağırılmış bulunan bir uzmanın (Dr. Turhan Yörükan’ın) kaleminden okuyup daha iyi tanıma fırsatını yakalamak mümkün olacaktır.

Psikoloji tarihi, bireyin davranışlarını ve kişiliğini anlamaya yönelik pek çok teori ve yaklaşımla şekillenmiş olup bu yaklaşımlar arasında, bireyin sosyal çevresi ve toplumsal rollerinin kişilik üzerindeki etkisini vurgulayan Adler’in bireysel psikoloji kuramı pek dikkat çekici bir yere sahiptir. Adler, bireyin sadece biyolojik veya içsel dürtülerle değil, aynı zamanda çevresiyle olan etkileşimleri ve sosyal bağlarıyla da şekillendiğini savunmuştur.

Sigmund Freud (1856-1939)’un psikanalitik ekolünden ayrılmış ve kendi teorisini geliştirmiş Avusturyalı bir psikiyatrist olan Adler’in “bireysel psikoloji” adını verdiği yaklaşım, insanın bireysel deneyimlerini ve sosyal bağlarını merkeze alır. Freud’un aksine Adler, insan davranışlarının sadece bilinçdışı dürtülerle açıklanamayacağını, bireyin toplumsal bağlamda ele alınması gerektiğini savunmuştur.

Adler’e göre, insan yaşamının temel bir amacı olup o da topluma uyum sağlamak ve anlamlı bir şekilde katkıda bulunmaktır. Bu süreçte birey, kendi eksikliklerini gidermeye çalışır ve bu çaba da onun kişiliğini şekillendirir. Adler’in “aşağılık kompleksi” ve “üstünlük çabası” kavramları, bireyin bu telafi sürecindeki motivasyonlarını açıklamak için geliştirilmiştir. Aşağılık kompleksi, bireyin kendisini yetersiz hissetmesi durumunda ortaya çıkarken; üstünlük çabası da bu hisleri aşma ve daha güçlü bir benlik geliştirme arzusunu ifade eder.

Adler’in teorisinde sosyal rollerin önemi büyük olup Ona göre, bireyin kişiliği, sadece doğuştan gelen özellikler veya bireysel deneyimlerle değil, aynı zamanda toplumsal roller ve çevresel beklentilerle de şekillenir. İnsanlar, aile içinde, okulda, iş yerinde ve diğer sosyal bağlamlarda çeşitli roller üstlenirler. Bu roller, bireyin kendini algılama biçimini ve çevresiyle olan ilişkilerini de doğrudan etkiler. Örneğin, bir ailedeki ilk çocuk genellikle sorumluluk sahibi ve liderlik özellikleriyle tanımlanırken, küçük çocukların daha bağımlı veya şımartılmış olabileceği düşünülür. Bu tür roller, bireyin kişilik gelişiminde önemli bir etkiye sahiptir. Adler’e göre, birey bu rolleri sadece pasif bir şekilde kabul etmez; aynı zamanda bu rolleri kendi kişisel hedefleri ve toplumsal katkıları doğrultusunda yeniden şekillendirir.

Türk psikoloji literatüründe önemli bir isim olan ve sosyal psikoloji alanındaki çalışmalarıyla tanınan Yazarın çalışmaları, okuyucularına, bireyin sosyal çevresi ve toplumsal rollerle olan ilişkisine ilişkin derinlemesine bir perspektif sunar. Adler’in teorilerini Türk toplumuna özgü dinamiklerle ele almış ve sosyal rollerin birey üzerindeki etkisini incelemiş olan Yazara göre, Türk toplumunda aile yapısı, gelenekler ve kolektif değerler, bireyin kişilik gelişiminde belirleyici rol oynar. Örneğin, ataerkil aile yapısında erkek çocukların liderlik veya koruyuculuk gibi roller üstlenmesi beklenirken, kız çocukların daha itaatkâr veya destekleyici rollerle tanımlandığı görülür. Bu tür sosyal beklentiler, bireyin kişilik özelliklerini ve yaşam hedeflerini şekillendirebilir.

Adler’in teorisi ile paralel olarak Yazar da bireyin sadece pasif bir şekilde toplumsal rollere uyum sağlamadığını, aynı zamanda bu rolleri kendi ihtiyaçları ve hedefleri doğrultusunda dönüştürdüğünü vurgular. Bu bağlamda Yazarın çalışmaları, Adler’in teorisinin Türk kültürüne uygulanabilirliğini göstermesi açısından önemlidir.

Günümüzde sosyal rollerin kişilik üzerindeki etkisi hâlâ psikoloji literatüründe önemli bir araştırma konusu olmaya devam etmektedir. Modern toplumlarda bireyler artık daha karmaşık ve değişken sosyal rollere sahiptir. Teknolojinin gelişimi, küreselleşme ve toplumsal normlardaki değişimler, bireylerin sosyal rollerini yeniden tanımlamalarını gerektirmektedir.

Adler’in teorisi, bu yeni bağlamda da geçerliliğini korumaktadır. Bireylerin aşağılık kompleksi veya üstünlük çabası gibi temel psikolojik süreçleri, modern dünyadaki sosyal rollerle etkileşim içinde incelenebilir. Örneğin, sosyal medyanın yaygınlaşmasıyla birlikte bireylerin kendilerini ifade etme biçimleri değişmiş; bu durum da kişilik gelişimi üzerinde yeni etkiler yaratmıştır.

SONUÇ

Adler’in bireysel psikoloji kuramı, insan davranışlarını anlamada sosyal bağlamın önemini vurgulayan öncü bir yaklaşımdır. Sosyal rollerin kişilik üzerindeki etkisi hem Adler’in teorisinde hem de Yazarın çalışmalarında detaylı bir şekilde ele alınmıştır. Günümüz şartlarında da bu teorilerin geçerliliği devam etmekte; bireylerin sosyal çevreleriyle olan etkileşimleri kişilik gelişiminde belirleyici bir faktör olmaya devam etmektedir.

Adler’in yaklaşımı bize şunu hatırlatır; insanlar sadece biyolojik varlıklar değil aynı zamanda toplumsal bağlam içinde anlam kazanan sosyal varlıklardır. Bu nedenle, bireyin kişiliğini anlamak için onun sosyal rollerini ve çevresiyle olan ilişkilerini dikkate almak son derece önemlidir. 

 Dr. İrfan PAKSOY

© 2025. Bu makalenin / yazının içeriğinin telif hakları yazarına ait olup, 5846 Sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Kanunu gereği kaynak gösterilerek yapılacak kısa alıntılar ve yararlanma dışında, hiçbir şekilde önceden izin alınmaksızın kullanılamaz, çoğaltılamaz, yayımlanamaz ve dağıtılamaz.

Kaynaklar

—, Alfred Adler, https://www.iskultur.com.tr/alfred-adler-sosyal-roller-ve-kisilik.aspx, Erişim Tarihi: 05.03.2025.
—, Turhan Yörükan, https://www.dogubati.com/turhan-yorukan,  Erişim Tarihi: 05.03.2025;
Alfred Adler, İnsanı Tanıma Sanatı, Say Yayınları, İstanbul 2022.
İrfan Paksoy, “İnsan Tanıma Sanatı”, Eura24, 02.03.2025, https://www.eura24.com/mobil/yazi/alfred-adler-ve-insani-tanima-sanati-1905.html, Erişim Tarihi: 05.03.2025;
Turhan Yörükân, Alfred Adler – Sosyal Roller ve Kişilik, Türkiye İş Bankası Kültür Yayınları, 8. Baskı, Ankara 2006.

Bir cevap yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir