Mikado’nun Çöpleri

Notu: 9. Ankara DT.

Melih Cevdet Anday oyunu. Yıllardır adını duyarım. Gerçekten, yıllarca anılmaya lâyık bir oyunmuş. Müthiş bir metin. Melih Cevdet‘in belki bir kitabını okumuşumdur, daha çok Cumhuriyet gazetesindeki sürekli yazılarını okurdum. Klası (‘class’ demek istedim, ‘classy’ manâsına) olan bir yazar diye yazmışım kafama. Yapısalcılık ilgisi olduğunu bilirim bir de. Zamanı aşmak isteyen ve bunu da bilinçli olarak, bir tez gibi ileri süren, bu konuda zihinsel enerji harcadığını yazdıklarından okuyup anladığım bir edebiyatçı, bir yazar. Author diyorlar sanırım. O da solcu, komünist diye takibatlara uğrayanlardan 12 Mart döneminde sanırım. Ne zaman bu ülke aydınını böyle gereksiz üzüntülere gark etmekten vaz geçecek?

Her neyse, metin mükemmel. Bir insan bu metni nasıl bir beyin disiplini içinde oturup yazar, merak edilir. Kadın erkek ilişkisi gibi görünüyor ama değil; sahnede sadece iki insan var. İki, yüreğinin yalnızlığını konuşarak anlatmaya çalışan insan. Bir yazar bu yürek üşümelerini nasıl içinde hisseder ve bu hissedişini oyun metnine dönüştürüp izleyiciye iletmek ister. İşte bir representasyon. Bir zihinsel gerçeklik üretimi. Amaç post truth değil, algı operasyonu değil. Peki ya ne? Sanat. Ne sanatı? Sözle simgeleştirme sanatı.

Yazar sözle, konuşmakla var olan iki karakter yaratıp onlar üzerinden bizi aslında hep yüreğimizin bir yerlerinde kurtçuk gibi duran travmatik deneyimlerimizle yüzleştiriyor. Bu arada maximler de uçuşuyor. “İnsanlar içlerini boşalttıkça birbirlerine daha yabancı hale geliyorlar”, “Kendimizi var edemediğimiz için yok ediyoruz”, “Bilgi üstünlüğü (burada müthiş bir espri var, tabii metni okuyan için)”, “Hayatta doğru-yanlış yok, bu dünya denge dünyası””…

Oyunculardan erkek olanın adı Çağrı Turan imiş. Özellikle kaydettim. Gerçekten çok iyiydi. Ona 10 verdim. Kadın Başak Anat Özcan imiş. O rolünü iyi yorumlayamadı. Daha hassas bir kişilik sergileyebilirdi sanki. Basbayağı kostak bir eda ile başladı ve bu tavrını uzun süre sürdürdü, ancak belki son 5-10 dakikada olması gereken kadın oldu. Bu sebeple de repliği ile tavrı uzun süre boyunca uyumsuz kaldı. Ben de onun için 9 verdim zaten. Zira bu nokta yönetmenin de dikkatinden kaçmamalıydı.

Nilgün ÇELEBİ

Bir cevap yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir