Erzurumlu Âşık Sümmanî… Sümmanî Baba…

Erzurumlu Âşık SümmanîSümmanî Baba“Ervahı ezelde levh ü kalemde” diyerek söze başladığı şiirinde insanın, insan ömrünün hülasasını dile getirir. Koca bir ömrün hülasası… Dünya hayatı meşgalesiyle, aldatıcılığıyla insanı içine alan, yutan bir kara dumana benzer. Kendini aydınlık gösteren, türlü ziynetlerle süsleyen bir kara duman… Kopup geldiği yeri hatırından çıkaran, ezeli yeminini unutan insan dünyanın bu kara dumanında yitip gider. Dünyaya kapılanlar, hayatın fenalığından murat bekleyenler ancak yanılırlar. Yine bir gönül ehli der ki: “dünyada tükenmez murad var imiş/ne murat gördüm ne murad alan/murad-ı maksudun hepisi yalan/meşakkatin adın murad koymuşlar.” Her şey ne kadar da boş. ne kadar da yalan… Günümüzün hız ve hazdan örülmüş perdesi sıyrılınca ortaya çıkan koskoca bir hiç… Dünyanın hiçinde kaybolanlar ömür denen muammayı çözemeden göçüp giderler buralardan. Oysa nasılda gösterir kendini hak, nasılda söylenir âşıkların dilinde. Kocaman mutsuzluktur dünya. Sıdk-ı sadıklar, âşıklar, ömür sermayesini hiç yoğa harcayanlardır ancak mesut olanlar buralarda. Acının içindeki huzur, irfanın sunduğu mesutluk…

Sümmanî Baba, bu hengâmede, bu keşmekeşte yitip gitmeyen ve yitip gitmeye meyyal âdemoğullarının elinden tutan, onlara elest bezminde ettikleri yemini hatırlatan bir büyük gönül eri. Öncülerden, önde olanlardan…  Ömür sermayesini hiç yoğa harcayanlardan… Bekleyen ama beklenti için de olmayan… Hayret eden, hayret makamında olan… Ölüm uykusundan uyanan…

“Uyandım gafletten oldum perişan Bir nur doğdu âlemler oldu ürüşan”…

Dünyanın süslerine kanmayan, ömür yatağında gaflet uykusuna yatmayanlardan. Hüzün deryasına da dalmışlardan… Aşk ikliminden seslenir O, derin bir sızının içinden… Yaşamak denen o büyük düş kırıklığı… Avuçlarımızdan kayıp giderken zaman denen iksir geriye şu hakikati bırakır, Sümmanî Baba’nın dediğince:

“Gönül perişandır devr-i âlemde Bir günümü yüz bin zara yazmışlar.”

1861’de Erzurum’un Narman İlçesine bağlı Samikale köyünde doğar Sümmanî. Asıl adı Hüseyin… Hasan Ağa’nın oğlu… Baba ilim/irfan öğrenmiş, mü’min bir Anadolu insanı. Baştan ayağa Anadolu irfanı ve basireti… Küçük hesaplarla büyük anlamı yitirmeyen, eğilip bükülmeyen, dünyaya yenilmeyen… Hasan Ağa çobanlık yapıyor. Gönlü de beyni de kirlenmeyenlerden. Saf… Sümmanî de babası gibi çobanlık yapar. Ümmidir… Bugün irfana, basirete, aşka yabancılaşmış, Sümmanî’nin çoban olduğunu duyunca aaa çobanmış diye burun kıvıracak, hor görecek onca bilgi yüklü cahil insan dolu dünyada. Ama o çoban, o ümmi adam bilimin, felsefenin anlamakta aciz kaldığı nice hakikati bir cümleye, bir mısraya sığdırmış.

“Dünyayı sevenler veli değildir
Canı terkedenler deli değildir
İnsanoğlu gamdan hâli değildir
Her birini bir efkâra yazmışlar.”

Evet, kendi aklını, gördüğünü, bildiğini meşrulaştırmak için kendi gibi düşünmeyenleri deli diye yaftalayan bir değerler zincirinin esaretindeyiz. Dünyayı mutlaklaştıranlar, dünyadan başka bir yer olduğuna inanmak istemeyenler, evrenselin esaretinden hoşnut olanlar ne canı terk edebilirler ne de malı… Bir yalanı gerçekmiş gibi yaşarlar. Sümmanî Baba işte bu yalanı ifşa ediyor. Alman Filozof Schopenhaur da dünyada gerçek mutluluğun olmadığını, yaşamın acıdan ibaret olduğunu söyler. Hayat bir aldatmaca der. O sonunda insanı hiçliğe, anlamsızlığa sürüklerken Sümmanî inançla, Allah’a teslimiyetle bütün bu manasızlığa karşı direnmeyi de bizlere gösterir.

Ümmilik sadece okuma yazma bilmemek değil. Ümmilik saflığı, bozulmamayı, anadan doğmuş gibi tertemiz kalabilmeyi de belirtir. İşte Sümmanî de tertemiz kalanlardan ve bu sebepten söyledikleri de hiç eskimeyenlerden. Anadolu’yu yurt edinmemizin, dindarlığımızın, otantik varlığımızın şifreleri dilde gizli. Sözlü kültürde… Sümmanî Baba’nın söyledikleri bu açıdan da çok önemli. Âşık, ozan, şair deyip geçmemek gerekir. Söyledikleri şiirden daha öte çaldıkları müzikten daha derin ve üzerinde durulması gereken değerler.

Sümmanî’ye selam olsun! Ruhu Şad, mekânı Cennet olsun!…

Muaz ERGÜ

“Sümmanî’yem ey dilyâre niderim
Başım alıp diyar diyar giderim
Yarın mahşer günü dava ederim
Siz mahşer yerine gelmez misiniz?”

Bir cevap yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir