Hayri Ataş: Yalın Bir Adam…

Hem bireysel hem toplumsal hem sivil hem de bürokratik alanda tembel bir toplumuz. En belirgin özelliklerimizden biri sürekli kaytarmak. Nasıl olsa benim yapacağım bu işi yapacak birisi mutlaka olur diyerek iş yapmak yerine vakit öldürürüz. Herkes kendi çapında bir konfor alanı yaratır ve orayı hiçbir zaman terk etmez. Özellikle kültürel ve düşünsel alanda bir şeyler öğrenmek, kendimizi geliştirmek en uzak olduğumuz faaliyetlerden. Zaten toplumsal yapı da okumayı, yazmayı, düşünmeyi… yadsıyan bir karaktere sahip. Kültürle ilgili özellikle bürokratik kurumlar üzerine düşen görevin çok azını yerine getirir.  

Bütün bu söylediklerimizin yanında toplumun bütün kesimleri hayat pahalılığından mustarip. Gıdadan giyime, barınmadan eğitime, kültürel faaliyetlerden okuyup yazmaya her şey pahalılıktan payını alıyor. En lüzumlu araç gereçlerin alınması bile çok zor hale geldi. İnsanımızın çoğu boğaz tokluğuna çalışıyor; hatta karnını doğru dürüst doyuramayanların sayısı çok fazla. Zaten okuma yazma ve kültürel faaliyetlerde eksi bir karneye sahip memleketimizde kültürel girişimler yerlerde sürünüyor. Kâğıda sürekli gelen zamlar ve diğer masraflar dolayısıyla kitap basılması zorlaştı; basılan kitaplar da pahalandığı için insanlar kitap almakta zorlanıyor. Kitap mı, zorunlu ihtiyaçlar mı sarkacına hapsolan insanlar mecburen zorunlu ihtiyaçlarına ayırıyor bütçesini. Bu gidişle birçok yayınevi kapısına kilit vuracak.

Evet, hem tembellik, hem sürekli gelen zamlar kültürel yapıyı olumsuz etkiliyor. Bu kötü gidişata karşı duran, üzerine düşenin daha fazlasını yapan; tek başına kitapla ilgili Kültür Bakanlığı gibi çalışan, akıntıya karşı kürek çeken, yelkenini var olan rüzgarların tersine dolduran insanlar da yok değil. Bütün olumsuzluklara rağmen direnen, gerektiğinde cebinden harcayarak kültüre katkı sağlayan insanlar… İdealist… 

Yaptığı işi göze sokmayan, sabırlı, azla yetinmeyi bilen, gözü bürokratik basamakları çıkmakta olmayan inatçı insanlar yaşama dair bizim de umutlarımızı kamçılıyorlar. Malum olduğu üzere ülkemizde kültürel faaliyetler, edebiyat, sanat… edebiyat ve sanat olarak icra edilmez. Kendini göstermek, bir mevzi tutmak gayesiyle yapılır. Görülmek isterler. Görülmek… Herhangi bir mazerete sarılmadan varlığını ortaya koyarak inşa ettiği kültür binasının harcını alın teriyle kararak ve bundan da yüksünmeyerek yolunu yürüyenler… Tribüne oynamayanlar… Alkış beklemeyenler…  

Hayri Ataş… Yukarıda bahsettiğimiz alkış beklemeyen, tribünlere oynamayan insanlardan. Kültür dünyamızın sessiz ve derinden akan ırmaklarından. İstanbul’da 1970’de doğmuş ama aslen Sivaslı. İstanbul Üniversitesi Edebiyat Fakültesi Türk Dili ve Edebiyatı mezunu. Öğretmen, yazar, yayıncı, editör… Fazlaca çalışkan, durdurak bilmeyen biri…  MEB Yurt Dışı Eğitim Öğretim Genel Müdürlüğünün açtığı “Türk Cumhuriyetleri ve Akraba Toplulukları Sınavı”nı kazanarak Azerbaycan’a gidiyor.  Beş yıl Azerbaycan’da öğretmenlik yapmışlığı var.  Azerbaycan dönüşünde İstanbul’un önemli liselerinde edebiyat öğretmenliği yapıyor. 1999 yılında Sakarya Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü’nde Fatih Kerimi: Kırım’a Seyahat (Giriş-Metin-Sözlük) isimli çalışmayla yüksek lisansını tamamlıyor. 2012 yılında Bakü Devlet Üniversitesi’nde doktoraya başlıyor ve Azerbaycan edebiyatı üzerine doktora tezi hazırlıyor.

Ataş üniversitede amfilerin arkalarına saklanan, sınavlarda kopya çekip sınıf geçenlerden değil. Edebiyatın çeşitli alanlarındaki çalışmalarına öğrencilik yıllarında başlıyor. Çocuk folkloru ve edebiyatı, Trakya köylerinde folklorik araştırma ve derlemeler, Osmanlıcadan aktarmalar, Ufuk Ötesi adlı yayın organında Azerbaycan tarihi ve edebiyatı ile ilgili yazılar… 1991’den itibaren çeşitli yayınevlerinde musahhihlik ve redaktörlük, Türk Dünyası Araştırmaları Vakfı’nın yayınlarında redaktörlük, Avaz dergisi yayını, Vefa Lisesi’nde Yeşil Beyaz Dergisi yayını yaptığı işlerden bazıları. Bunların yanında Comenius projesi koordinasyonu, Türkiye’nin tarihî liselerinin (Galatasaray Lisesi, Vefa Lisesi, İstanbul Erkek Lisesi, Kabataş Lisesi, Erzurum Lisesi, Ankara Atatürk Lisesi, Edirne Lisesi vb.) kültür sanat organizasyonu, Bakü Türk Anadolu Lisesi’nde “İstiklâl Uğrunda: Ahmed Cevad ve Mehmet Âkif’in İzinde (Milli Marşlarımızı Anlamak ve Anlatmak)” adlı proje yürütücülüğü yine yaptığı işlerden. Hayri Hoca yukarıda anlattığımız faaliyetlerin dışında çalıştığı okullarda konferans, panel, konser, kültürel gezi, imza günleri düzenledi. Kendi de pek çok seminer ve konferansa konuşmacı olarak katıldı. Yaptığı en güzel işlerden biri de İstanbul Şehir Tiyatroları’nın her yıl sergilediği oyunların büyük bölümünü öğrencileriyle izlemesi. 

Hayri Ataş kültür dünyamızın yalnız savaşçılarından. Zaten kendisinin bir kitabının adı da “Yalnızlık Ömür Boyu”. Şu ifadeler de bu kitaptan: “Dilimizdeki “yalın” kelimesinden türeyen “yalnız”; etrafından, insanlardan soyutlanmış kimse demekken “yalnızlık” da insanın “yalın” halini ifade ediyor. Ve yalnız geldiğimiz dünyada aslında ömür boyu sürüyor yalnızlığımız.” Ataş yalın bir adam. Gizlisi, saklısı olmayan. Ayrıca iyi kitabın kokusunu çok iyi alan biridir. Kaliteli ama burnu havada değil. Mütevazı ama hımbıl değil. Diyaloğa açık, kafanızda soru işareti olmadan konuşabileceğiniz nadir insanlardan.

Ataş’ın asıl performansı Post Yayınları‘nın 2016’da kurulmasıyla kendini gösteriyor bence. Bu yayınevinde editörlük, redakte, baskı gibi bir kitabın gün yüzüne çıkmasındaki bütün evrelerin bizzat tanığıdır. İyi kitaptan anlar. En önemlisi şu kitabı basıp para kazanayım anlayışında olmaması. Kağıt ve zaman israfına sebep olan yayın faaliyetlerinin içinde yer almaz.

Post Yayınevi roman, şiir, öykü, porte, düşünce, Türk dünyası, tarih, din, tasavvuf, gezi, hatıra ve dil alanlarında birbirinden kıymetli kitaplar yayımlıyor. Herhangi bir kurumdan, Kültür Bakanlığından destek almadan çok zor şartlarda kitap yayımlamaya devam ediyor. Post’un çatısı altında daha çok yeni kalemlere ve fantastik, bilimkurgu ve popüler eserleri yayımlayan İki Nokta Kitabevi ve çocuk kitapları neşretme hazırlığında olan İki Nokta Çocuk Kitabevi de yer alıyor.

Bir eğitimci olan Ataş’la meslektaşız. Bugün eğitim-öğretim alanı ne yazık ki ciddi problemlerle dolu. Bunun yanında öğretmen kalitesi de insanı çokça düşündürüyor. Hayri Ataş’ın kültür alanında yaptığı bu seçkin çalışmaları düşündükçe kitap okumayı yük gören, sabahtan akşama kadar borsa takip eden, borsada oynayan, mesai saatini doldurmak dışında amacı olmayan eğitim camiasının üyeleri de aklıma geliyor ve üzülüyorum. Bir tarafta olağanüstü gayret ve maddi kayıplarla kültüre katkı sunma derdi bir tarafta da kültürden kaçma… 

Hayri Bey’in “Ali Nihad Tarlan’dan Divan Şiiri Dersleri”, “Kırım’a Seyahat”, “Yalnızlık Ömür Boyu”, “Âşık Veysel (Cep Boy)”, “100 Yıl Önce Biz de Çanakkale’deydik” gibi yayımlanmış kitapları da var. 

Yaşamın her alanında bir yozlaşmanın, bir kötüleşmenin bütün ağırlığıyla hissedildiği günümüzde Hayri Ataş’ın çabaları çok değerli. Kültürün, edebiyatın kamplaştığı, klikleştiği bir vasatta kendini hiç bir kliğe, gruba yaslamadan yaşamak çok zor ama imkânsız değil. Ataş çalışmalarıyla bunu somut anlamda gösteriyor. İdealistçe, cesaretle… 

Selam olsun Ataş’a!..

Muaz ERGÜ

Leave a Reply

Your email address will not be published. Required fields are marked *