Hilmi Yavuz Şiirinin Kodları

“hayatta ben en çok babamı sevdimkara çalılar gibi yardan bitme bir çocukçırpı bacaklarıyla ha düştü ha düşeceknasıl koşarsa ardından bir devino çapkın babamı ben öyle sevdim…”                                        Can YücelDaha ben doğmadan kaybettiğim, hiç tanımadığım babama olan hasretimden mi; yoksa ta liseden, özellikle de üniversiteden beri şiirleriyle bir tuhaf hayal âlemlerine gidip oralarda kaybolmamdan mıdır Hilmi Hoca’ya duyduğum bu tanımsız sevgi? Yukarıdaki şiirde Can Yücel‘in dediği gibi, “bir devin arkasında koşan çırpı bacaklı bir çocuk” olarak görmüşümdür kendimi hep Onun peşinde. Çünkü o, şairden önce “yüreği güllerin örsünde dövülmüş”, hayatın acısını tatlısını yaşamış; bu topraklara ait her renge, sese dokunmuş bir güzel insandır. Nedendir bilmem, onu babammış gibi düşünmek bana çok doğal geliyor. Sanki doğduğum günden beri aşina olduğum bir sima ki her dem gözleri gülümser, yaşama sevinci dolu bilgelik neşesiyle aydınlatır çevresini. Şiir ve yazılarındaki derinlik, kişiliğindeki engin tevazu, genç sanatçılara dolaylı kültürlenme dersi verir gibidir.

Tabii Hilmi Yavuz Hoca’mız, uçsuz bucaksız bir derya… Ben bu yazımda Hilmi Hoca’yı, onun şiir anlayışını, diğer şairlerden farkını ya da benzer yanlarını göstermeye, Türk şiirindeki yeri ve önemine, bir okuru ve hayranı olarak en azından benim dünyamdaki varlığını yansıtmaya çalışacağım.Hilmi Yavuz Hoca’nın şiir anlayışı:

Eleştirmen ve yayınca Mehmet Fuat, “Çağdaş Türk Şiiri Antolojisi” adlı eserinde Hilmi Yavuz için şunları söylüyor: “Hilmi Yavuz, İkinci Yeni akımının ilk günlerinde de şiir yazıyordu ama önde gelen şairler arasında değildi. Kendini, uzun yıllar sonra 1975’te yayımlanan “Bedreddin Üzerine Şiirler” adlı ikinci kitabıyla kabul ettirdi. Gene kapalı bir şiiri sürdürüyorsa da kapalılığı sözü en aza indirerek düşünceleri, duyguları yoğunlaştırmasından geliyordu. Sonraki kitaplarında şiirini daha da arındırdı. Titizlikle işlenmiş, damıtılmış biçimlerle, bir düşünce süreci içinde varılan şiirsellikleri kâğıda geçirdi. Sözcüklerin, konuların seçiminde geleneğe bağlanmanın, uç noktaları birleştirmenin yollarını aradı.”

Hilmi Yavuz her ne kadar şiiri bir sığınak olarak görse de şiirle amaç edindiği aslında, “Türk şiir geleneğinin zincirinde bir halka olmaktır.” Dolayısıyla da Hocası Behçet Necatigil’in, “Şiir geçmişe yapılan atıflarla ilerler.” sözünü kendisine şiar edinmiştir. Zengin bilgi birikimi ve lirik söyleyişiyle ustasına mahcup olmayacak denli yetkindir bu yolda. Şair, hem Doğu hem de Batı şiirini kendi dillerinden okuyup anlayacak kadar da donanımlı olduğu için, hiçbir şiirinde basitliğe düşmez. “Sevda (anlam) hep derinlerdedir” onun şiirlerinde ve okur “yalnızca üstünü kazmaktadır dağın…” Onun şiirlerini anlamak için, divan şiirini, mitolojiyi, literatürde geçen büyük kitapları ve o kitaplardaki tipik kahramanları bilmek, tanımak gerekir. Bu donanım; okura, şiirde “telmih” ve “metinler arasılık” sanatlarını oldukça sık ve başarılı bir şekilde kullanan şairin şiirlerini anlamakta hep doğruyu yönü gösteren pusula işlevi görür. Sıradan bir okur, onun çok katmanlı ve derinlikli şiirlerini ilk okumada anlayamaz. Bu anlamda, üstadın şiirlerini hakkıyla anlamak için, okurlarının da kendini yetiştirmek gibi bir mecburiyeti vardır.

Onun şiirlerinde Sembolizmin etkileri açıkça görülse de çok yönlü bir şiir yazdığı için Hilmi Yavuz’u bir edebi mektep içinde kategorize etmek yanlış olur. Kimselere benzemeyen çok yönlülüğüyle “Yeni klasik” diyebileceğimiz bir akımın belki de tek üyesidir.Hilmi Yavuz şiirlerinde lirizm:

Hilmi Yavuz Hoca’nın çocuksuluğu bilinen bir vakıadır ve o çocukluğuna dair anıları anlatmaktan, o günleri tema olarak işleyen şiirler yazmaktan büyük keyif alıyor olmalı. Zira Edip Cansever’in, “gökyüzü gibi bir şey şu çocukluk / hiçbir yere gitmiyor…” dizelerini yaşama geçirir gibi Hilmi Hoca’m da diyor ki:“hilmi diyor ki annemçiçek işlemeli bir lambaydıkarartma gecelerindesen de denizleri anlıyor muydunyatağa girmeden?”“Bakış Kuşu” kitabıyla başlayan bu macerada şair, dünya telaşesinden yıldığında, kâh düşmanları kâh dostlarından aldığı darbelerden sonra ya da “devlet” denen yedi başlı ejderhanın gazabına uğradığında, ana rahmi gibi güvenli ve ılıman bir sunak olan “dinmiş  lodosların uğultusu içindeki” o sakin limana, çocukluğuna, melekgillerden bir dünya hatunu olan annesinin mübarek ve muazzez ellerine sığınır. Anne imgesi onda ulviyetin cisimleşmiş hâlidir ve o bir derviş tevekkülüyle susar hep:“hiçbir şey kımıldamaz öyle dururduannemsi bir sessizlik çökmüş duvara…”Dikkat edilirse şair bu dizelerde okurun bilinçaltına sesleniyor; yani okur ilk okumada “annenin duvar gibi sessiz” olduğunu düşünüyor. Oysa şair, dizedeki özne-nesne ilişkisini bir ters parandeyle, doğadan insana ad aktarımı sanılan benzetmeyi, “annemsi bir sessizlik çökmüş duvara” şekline çevirerek insandan doğaya aktarıyor. Yani sessizlikte üstün olan, benzetilen, “anne”; ona benzeyen, sessizlikte daha zayıf unsur ise “duvar”dır. Divan şiirimizde bile bu türden bir sanat var mıdır bilmem ama Hilmi Hoca’nın şiirlerinde çok özgün söz sanatları var. Deyimleri ters çevirmeyi de seviyor şair, örneğin “dilinde tüy bitti bülbülün…” alışıldık kullanımını ters çevirip “tüyünde dil bitti bülbülün” şekline dönüştürüyor. (Tabii bu dize Hilmi Hoca’ya ait değil, örnek için ben kurguladım.)

O ne kadar derinlikli şiirler yazarsa yazsın, öncelikle kalbi avuçlarında bir çocuk saflığıyla, insan, Tanrı ve doğa sevgisiyle duygularını ortaya koymaktan imtina etmez. Elbette ki bu duygusal söylemler, büyülü şiirsellik katına ulaşır onun kalemiyle, o hep sıradan olmayan söyleyişlerle hüznün ipeksi acısını duyurur okura.Hilmi Yavuz şiirlerinin şiir sanatı açısından önemi:

Mütevazı bir kişiliğe sahip olan şair, şiir hakkında konuşurken salt başkalarının değil, kendi şiirlerinin de hakkını yemez; haklı olarak bu konuda mütevazı davranmaz: “İyi şiirleri çok olan birkaç şairden biriyim…” sözü üzerine bir bardak suda fırtına koparmaya çalışan kifayetsiz muhterislerin anlamadığı, en firma şairin bile saysanız on, on beş sağlam şiiri yoktur; oysa Hilmi Yavuz Hoca’nın hangi kitabını açsanız, baştan sona oldukça sağlam kurgulanmış, her dizesi onlarca kez altın terazisinde tartılmış yüzlerce şiirini bulursunuz.

Onun, gerek şairliğinin ilk zamanlarında öyküleyici anlatımla yazdığı tarihsel şiirlerinde (Bedreddin Üzerine Şiirler) gerekse bireysel sorgulamalarla felsefi boyutlar kazandırdığı şiirlerinde hep bir musiki vardır. Şiirde ahenge çok önem veren şair, hemen her şiirinde uzak uyaklar kullanmıştır. Hatta bu uyaklar, kimi eklerle bozulduğunda bile dize sonlarında ilgili harfleri bırakıp Fransızların anjambuman dedikleri teknikle sözcüğü bölüp ekleri bir alt dizeye alır.Ör.Çiçekli dağ sokağıderindir arası güllerinve aşkın yakut dilindenduyulur türküsü şiirin:çiçekli dağçiçekli dağaşklar anlatıdır yazınonları bir sokağ-                             ınadıyla çağırır yollarında:                  çiçekli dağçiçekli dağaynalar uçurumdur bakarsanderin bağ-          larlabağlanır acılarımızçiçekli dağçiçekli dağve sessizlik büyük ağ-                              larla çekeryolcu denilen nehrikimdir hüzün, söyle, söyleçiçekli dağ”Hilmi Yavuz şiirlerinde sık kullanılan edebi sanatlar:

Kuşkusuz Hilmi Yavuz, Cumhuriyet dönemi şairleri içinde divan şiiri geleneğinden en çok faydalanan şairlerin başında gelir. (Turgut Uyar ve Attila İlhan’ı da yad etmek gerekir bu bağlamda…) Onun birçok şiirinde divan şiiri mazmunlarına değilse de söz ve anlam sanatlarına rastlamak olasıdır. Bunlardan bazıları:Teşbih-i beliğ (özlü benzetme)“gök binlerce mavi şapkadır”Benzetmede sadece benzeyen “gök” ve kendisine benzetilen “mavi şapka” kullanılmış, benzetme yönü ve benzetme edatı yok.Somutlama:“sözlerinde ipeğin uğultusu varken yola düş”Sözdeki soyut ve ince anlamlar, iki somut sözcükten oluşan “ipeğin uğultusu” tamlamasıyla somutlaştırılıyor.“kraldı yaz dönüşü sürgündenbir ceza ülkesinde davulcugeceleri ipe bağlı bir suçuasardı kimseleri ele vermeden”Soyut olan “suç” sözcüğü, “asmak” somut eylemiyle sanki bir hükümlüyü asıyor gibi somutlaştırılıyor.Telmih (anıştırma-gönderme)“bil. şiir gurbettedir emrah’laağzı kanlı bir ağaç selidir pir sultan için”Şair Emrah ve Pir Sultan Abdal’a göndermede bulunuyor.“anımsatır bizemai ve siyah bir yolculuğu”Halid Ziya Uşaklıgil’in “Mai ve Siyah” romanına gönderme.“gümüş köstekli bir akşam vakti”Eskilerin köstekli saate bakma alışkanlığına gönderme.“sevda sözleri! siz şimdi benimhangi tür hüzünlere ne ad verdiğiminerden bileceksiniz”“Sevda Sözleri” Cemal Süreya’nın bir kitabının adıdır.Teşhis: (Kişileştirme)“ben şiiri bir yaz gününden öğrendim”“Yaz günü” insan gibi düşündürülüyor.“erguvanlar geçip gittiler bahçelerdengeriye yalnız erguvanlar kaldı”“Erguvanlar” kişileştiriliyor.Tezat: (Zıtlık)“ne aradık sözcüklerin kuytularındane bulduk soldukça çoğalan dilimizde”“Aramak” ve “bulmak” sözcükleri tezat oluşturuyor.“bir yazın tiniyle bir güzün bedenihem birleşti hem de ayrıldı sizde.”“tin (ruh)-beden”,  “yaz-güz” (Temel anlamda zıt değillerse de mecaz anlamda “gençlik ve ihtiyarlık” kastedildiği için tezat sayılır. Gençliği imleyen neden “bahar” değil de “yaz”, derseniz de yanıt şu olacaktır: Hilmi Yavuz için “yaz” mevsimi, süremlerin şahıdır…Ayrıca, “birleşmek-ayrılmak” kavramları tezat sanatı sayılır.Tenasüp: (İlgi)“nereden açılırsa oradan akacakur mu, ben mi, çıban mı, kötücül, irinli, pis…bıçak, bisturi, makas! beni deşin ve yarın”Hastalık ve ameliyatla ilgili sözcükler bir arada kullanılmış.Tevriye: (İkili anlam)“kanardı gözlerim bir çiçeğe değince”“kanardı” sözcüğü hem “kanmak” hem de “kanamak” anlamına gelecek şekilde kullanılarak tevriye yapılmış.Metinler arasılık: (Başka şair ya da yazarların eserlerinden alıntılar yapma)“onu görmüş olmalısınızcaminando entre fusiles”İkinci dize İspanyol şair Lorca’dan alıntı.İstifham: (Soru sanatı)“söyle nerde, haydi söyle o kanayan sözlerlesedefli güzellerkimbilir nerde saklanan”Yazının başında da söylediğim gibi, Hilmi Yavuz büyük bir şiir ve felsefe deryası, biz ancak onun billur şiir sularından bir avuç alabilirsek ne mutlu bize. Değerli Hoca’mın ellerinden öpüyor, sağlıklı ve uzun bir ömür diliyorum.Samle ÇAĞLA

Bir cevap yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir