22 Temmuz 2020 Çarşamba günü İl Han Özay’ın cenazesi vardı. Zincirlikuyu Mezarlığı Camisindeki cenaze namazına katılmak için evden çıktım. Topkapı civarında iken bir doktora yeterliği sınavı jürisinde bulunduğum hatırlatıldı. Bu sebeple, hocamıza karşı son vazifemi eda edemedim.
1982-83 öğretim yılında bir süre İdare Hukuku dersimize gelmişti. Genç, sakallı, parlak bir doçentti. Lütfi Duran ve Sait Güran gibi sert ve ulaşılmaz dersin öbür iki hocasına göre ulaşılabilir, iletişime açık bir kişilik gösteriyordu. Ağızdan ağıza dolaşan bir söylentiyle Enver Paşa’nın torunu olduğu da kişiliğine ayrı bir büyü katıyordu. Geçende (15.09.2020), Av. Murat Başman ile konuşurken söz hocaya intikal ettiğinde, “Mayorka ayakkabısını ilk kez onda gördüm.” dedi. Giyimiyle de dikkat çekmeyi bilmişti. Hoca etrafında buğulu, büyülü bir atmosfer yaratmayı seviyordu sanırım. Daha adını alışılmışın dışında yazmasından başlayarak sıra dışı bir öğretim üyesi olduğunu ilan ediyordu. Bir özlem ve kavrama dönüşen “Günışığında Yönetim”in, muhtelif yerlerine yerleştirdiği özdeyişler, şiirler, özlü sözler ile öğrencileriyle müstesna bir bağ kurduğu söylenebilirdi. Yazılarındaki üsluptan ve okuduğu kitaplardan duygulu bir insan olduğunu, öğrencilerine büyük bir sevgi beslediğini hissetmek kolaydı.
Gizli bir şairdi o!
Türkiye’de birçok kimsenin hal tercümesi karanlıklar içindedir. Özneler, kendi hayatları hakkında pek bilgi vermezler. Bilebildiğim kadarıyla, Anglo-Saksonlarda belirli bir şöhrete sahip kimselerin daha ölmeden hayatları kaleme alınır ve ölümünden sonra fotoğrafıyla beraber derhal gazetelerde yayımlanır. Vaktiyle bizde de “vefeyat/vefiyat” başlığı altında böyle yazılar yazılmakta idi. Ben de bu notu, biraz da, ileride, İl Han Özay’ın son yolculuğunu merak edeceklere bilgi vermek için yazıyorum.
Mezun olup yüksek lisansımı tamamladığım İstanbul Hukuka, 2009 yılında, dekan Prof. Dr. Adem Sözüer tarafından davet edildiğimde, birkaç ay İl Han Özay’ın da müdürlüğünü yaptığı Ord. Prof. Dr. Sıddık Sami Onar İdare Hukuku Araştırma ve Uygulama Merkezi kısmında, 75-76-77 odaların yer aldığı bölümde, İl Han Özay’ın kullanmış olduğu odada oturdum. Kendisi o zaman merkeze girildikte tam karşıda en dipte olan odada oturur, günlük gazetesini açar, sessizce okurdu. O sıralarda, Prof. Dr. Aydın Gülan‘ın düzenlediği bir programda, Mavi Salonda, hocayı dinleme fırsatı buldum. Kalabalık bir dinleyici topluluğu hazırdı. Hafızam beni yanıltmıyorsa, hatıralarının yer alacağı “Karakutu” adlı bir kitap yazacağını ama kitabın kapağının turuncu olacağını, çünkü karakutuların bulunabilmesi için turuncu renkte yapıldığını söylemişti. Doğrusu benim için kendi de bir karakutuydu! O konuşmasından Hocanın nasıl olağanüstü bir mizah anlayışına sahip olduğunu, maalesef, pek geç fark ediyordum! Umarım, bu konuşma kaydedilmiştir ve bir gün çözülüp yayımlanacaktır!
Ölümü ardından Prof. Dr. Adem Sözüer, Twitterda (22.07.2020) onu çok güzel tanımlamıştır: “12 Eylül, 28 Şubat süreçlerindeki rüzgarlara aldırmayıp, kendi rotasında giden/Dünün ve bugünün emir komuta hukukçularına karşı duruşun örneği/Günışığında Yönetim’in müellifi/Her kesimden mağdurun melcesi/Özerk, özgün kişilik timsali/Hocam İl Han Özay vefat etti/Allah rahmet eylesin.”

Aldığım bilgilere göre cenazesine katılanlar hukukçu meslektaşları Türk Alman Üniversitesi rektörü Prof. Dr. Halil Akkanat; Hukuk Fakültesi dekanı Prof. Dr. Abuzer Kendigelen; İdare Hukuku Anabilim Dalı başkanı, Ord. Prof. Dr. Sıddık Sami Onar İdare Hukuku Araştırma ve Uygulama Merkezi müdürü Prof. Dr. Aydın Gülan; Ceza ve Ceza Muhakemesi Hukuku Anabilim Dalı başkanı, Ceza Hukuku ve Kriminoloji Araştırma ve Uygulama Merkezi Mukayeseli Hukuk Araştırma ve Uygulama Merkezi müdürü Prof. Dr. Adem Sözüer; Prof. Dr. Melikşah Yasin, Prof. Dr. Burak Gemalmaz ile Doç. Dr. Nejat Aday, Dr. Öğr. Üyesi Cenk Yaşar Şahin, Dr. Öğr. Üyesi Serdar Talas, Öğr. Gör. Eren Solmaz, İdare Hukuku kürsüsü araştırma görevlileri, bazı idari personel ve hocanın diğer yakınları olmuştur.
Hocamız bir süredir hasta idi. 21 Temmuz 2020 Salı günü, aylardır dünyayı kasıp kavuran, “tacı” başında paralanasıca “virüs”ten, tabir yerindeyse, “yeni taun”dan göçüp gitti! Üniversitede tören yapılmadan, Zincirlikuyu Mezarlığında, hocası Onar’ın mezarı yanında, Azerbaycanlıların deyimiyle, toprağa tapşırıldı. Mevla rahmet eyleye. (23 Temmuz-20 Kasım 2020)
Prof. Dr. Fethi Gedikli

Son Yorumlar