Nizamettin Onk Armağanı

Geçen yıl kaybettiğimiz tarihçi ve halk bilimci Nizamettin Onk Hoca için bir kitap hazırladık. Gençliğinden beri dönemin önemli kültür dergilerinde yayınlanmış olduğu makaleler ve kitaplarla âşıklık geleneği ve yöresel kültürler konusunda önemli çalışmalara imza atan Nizamettin Hoca hazırladığımız kitapta çeşitli yönleriyle genç nesillere tanıtılmaya çalışıldı.

Nizamettin Onk 23 Nisan 1937 tarihinde Iğdır’da dünyaya geldi.  Babasının adı Oruç, annesinin ise Mahizer’dir. Kendi anlatımıyla yemyeşil Iğdır ovasının en güzel köylerinden biri olan Alican Köyü’nde doğmuştur. İlk ve orta okulu Iğdır’da, öğretmen okulunu Sivas’ta bitiren yazar, Türkiye’de bulunduğu süre içerisinde Iğdır ve Adapazarı’nın çeşitli bölgelerinde öğretmenlik ve idarecilik yapmıştır.

1971 tarihinde Federal Almanya giden yazar, uzun yıllar Bielefeld şehrinde öğretmenlik yapmış, 1 Ağustos 2024 yılında Antalya’da tedavi gördüğü hastanede hayata gözlerini yummuştur.

Nizamettin Hoca 1983 yılında yayınlandığı “Şiirlerde Sürmeli Çukuru Iğdır” kitabının kapağında hayatıyla ilgili daha ayrıntılı bilgi vermekte ve doğum gününü de 24 Nisan olarak yazmaktadır:

“24 Nisan 1937 yılında Iğdır’da dünyaya geldi. İlk ve Ortaokulu Iğdır’da, 1957 yılında da Sivas Öğretmen Okulu’ndan mezun oldu. Iğdır ve Adapazarı’nda öğretmenlik ve müdürlük görevlerinde bulundu. 1961 yılında (53.dönem) yedek subay teğmen olarak vatani görevini yaptı. 15.08.1969 tarihinde Millî Eğitim Bakanlığı’nın davetiyle folklor kursunda başarı göstererek Milli Folklor Enstitüsü’ne davet edildi. Hazırlık yapıldığı sırada Federal Almanya’ya gitti. 1 Ekim 1971 tarihinde Bielefeld şehri Eğitim Müdürlüğü’nde görev alarak Osningschule’ye atandı. Dört yıl adı geçen okulda çalıştıktan sonra Haupschule Sonne’de beşinci sınıftan onuncu sınıfa kadar olan öğrencilere ders verdi. Iserlohn şehrindeki Goethe Enstitüsü’nün ilk basamak bölümünü bitirdi. Bu arada Trafik Müdürlüğü’nün gönderdiği Trafik Enstitüsü’nün üç bölümünü bitirerek orta dereceli okullarda trafik öğretmenliği de yaptı. Okul yıllarında basın ve yayınla ilgilenen Onk çeşitli gazete ve dergilerde yazılar yazdı.”[1]

Iğdır kültürü, tarihi ve folkloru üzerine çok önemli araştırmalara ve kitaplara imza atan eğitimci Ziya Zakir Acar Bey Nizamettin Hoca ile ilgili yaptığı çalışmada onun kökenleri ve hayatı ile bilgileri kendi ağzından kayıt altına almıştır:

“23 Nisan 1937 Alican köyü doğumluyum. Ailem 200-300 yıllık bir süre için Ramazankent’te ikamet etmişti. (Oraya da Sarıçoban köyünden git­mişlerdi.) 1917’den sonra bölgede durum karışınca, Ramazankent ahalisi ve ailem, Eleşref Beyin yanında Serdarbulak köyünü gitmiş, kendisini Ermeni saldırganlara karşı korumaya almıştı. Boşalan Iğdır, Cumhuriyetten sonra tek­rar geri dönünce, ailem bu kez Alican köyünü kendisine yeni yerleşim bölgesi olarak tercih etmişti. Evliyim. Eşim Maral Hanım akrabamdır. Sekiz çocuk babasıyım.

Babamın adı Oruç, annemin Mahizer’dir. Annem sekiz çocuk sahibi olduktan sonra genç yaşta vefat edince, babam iki kez daha evlendi. O sıralarda babam Orta Alican muhtarı olarak görev yapıyordu. 1937 yılında Taş­burun’da kurulan Pamuk Kooperatiflerinin Sadık Karasu’yla beraber kurucu üyesiydi.  Ayrıca CHP’nin ocak başkanlığı görevini yürütüyordu. Ailemizin Onk soyadını alması Atatürk’ün Kars ziyaretine kadar uzanan bir hikâyeye dayanır. Babamın da içinde bulunduğu bir heyet Atatürk’ü karşılamaya gider; bir toplantı sırasında Atatürk sağ ta­rafındakileri “Benim onkum” diye çağırınca, babam hoşuna gelen bu sözü unutmamış, soyadı kanununda değerlendirmişti. Çiğil Türkçe’sinden bir kelime olan “Onk”, Divanü Lügati’t Türk’de “sağ”, yön anlamında olarak tanımlanmıştır.

İlkokula köy yerinde eğitmenlerin elinde başladım. 4-5nci sınıfları Evcili Köyü’nden dostumuz Zeynel Duran Beyin evinde kalarak Iğdır’da okudum. Kısa bir süre Develi Mehmet’in hanında kalarak eğitimime devam ettim, nihayet ilkokulu pekiyi dereceyle Taşburun’da bitirdim

Ortaokula Mehmet Ali Kutlay’ın evinde kalarak başladım. Bana üç yıl emek vermiş bu aileyi burada saygıyla yad etmek isterim. Ortaokulda üç kafadar beraber okuduk: Ben, Mehmet Çağlar ve Hü­seyin Alagöz. Hüseyin’le yememiz içmemiz ayrı gitmezdi. Evlerimiz de aynı sokak üzerinde olduğundan akşamları Bitlisli Mehmet’in evinde bir araya gelirdik. Hüseyin’in Matematiğe özel bir ilgi ve yeteneği vardı. Öyle ki yolda gider­ken en zor problemleri kafasında çözmeye çalışır, onun bu hali beni tedirgin ederdi.

1953 yılında ortaokuldan mezun olup Hüseyin’le birlikte Trabzon’a gittik. Ben Öğretmen Okuluna, Hüseyin de Ticaret Okuluna kayıt yaptırdı. İki katlı bir evin giriş katında kalarak okula gidip geliyorduk. Gurbetin ve yal­nızlığı bizi bunalttığı bu yıllar birbirimize bağlılığımız çok aşırıydı. Eve geç kaldığım zaman Hüseyin’i nerdeyse ağlarken bulurdum.

Birinci yılı tamamladık. Sınıfımızı geçmiştik. Ancak Hüseyin rahat­sızlığı nedeniyle eğitim hayatına son verince, ben de Trabzon’dan vazgeçip Sivas Öğretmen Okuluna kaydımı yaptırdım. Oradan mezun oldum.

26 Ekim 1957 tarihinde Iğdır Atatürk İlkokuluna tayin oldum. Bu aynı zamanda Mecit Hun, Mecit Yılmaz, Aziz Güney ve Eyüp Serhat’la tanışmam ve onların arkadaş çevresine girmem anlamındaydı. Aramızdaki yaş farkına rağmen 1957-62 yılları arasında bu grupla içli dışlı oldum, CHP taraftarı olarak siyasi bir kimlikle öne çıkıyor, DP’nin ağır toplarının şimşeklerini üzerime çekiyordum. (Bu arada DP’li olmalarına karşın Cemalettin Güneş ve Vahap Akar’la da aynı türden bir arkadaşlığım vardı.

1971 yılından beri Almanya’da ikamet etmekteyim. Okullarda Türkçe ve trafik dersleri verdim. Emekliyim. “[2]

Yazar Ziya Zakir Acar’ın Nizamettin Hoca’nın hayatıyla ilgili verdiği bilgiler Mücahit Hun’un “Iğdır Sevdası” kitabında yazdıkları örtüşmektedir. Mücahit Hun kitabında, babası Mecit Hun’un yakın arkadaşı olan Nizamettin Onk’tan övgüyle söz eder:

“Ben “Iğdır Sevdası”nın iki yıllık, 100 metre yarışçısıyım. Nizamettin Onk ise ortaokul yıllarından bugüne devam eden, aralıksız ve yoğun tempoda geçen bu sevdanın yarım asırlık maratoncusudur. Bilgi, araştırma, yayın ve belgeleriyle halk bilimine Doğu’dan yükselen bir ses olarak katılmış, Iğdır’ın karanlık geçmişine ışık olmuştur. Çalışmasının devamını diler, kaleminin yeni kitaplara imza atmasını temenni ederim. Bu sayfalarda Nizamettin Onk’a özel bir teşekkürü borç biliyorum: Iğdır’ın kültür tarihinden bir demeti; “Aras”, “Dil” ve “Fırıldak” gazetelerinin nüshalarını büyük bir kadirşinaslıkla bana teslim etmiştir. Bu gazeteleri noktasına virgülüne kadar “Iğdır Sevdası”nın ikinci cildinde siz okuyucularıma ulaştırmaya kendime görev biliyorum. Vefa ve dostluk, bir zincirin halkaları gibi birbirini tamamlar, bir insandan diğerine akar gider. 1957 yılında; 32 yaşındaki Mecit Hun ve 20 yaşındaki Nizamettin Onk, aynı siyasi ve düşünce platformunda buluşmuş, beraber olmuşlardı. Nizamettin Onk, babadan gördüğü vefayı oğluna yani bana aktarmış, maneviyat dünyasının temeli “yitirilmeyen emek” parolasına hayat kazandırmıştır. Teşekkür ederim.”[3]

Aynı kitabın diğer sayfalarında da Nizamettin Onk’un hayatının Iğdır bölümünden ilginç sayfalar vardır:

“CHP’lilerle olmam DP’li idarecileri rahatsız etmişti. Bir gün Milli Eğitim Müdürü bana sarı bir zarf uzattı. “Sarı zarfın hayra alamet olmadığını bilmeyen yoktu. Açtığımda tayinimin Tuzluca’ya çıktığını öğrenmiştim. Aradan birkaç gün geçti. Topal Mehmet evimize gelmişti:

“Mecit Hun senin hakkında yaman bir yazı yazıptı ha!” dedi.

Mecit Hun, bu haksız uygulamaya nedeniyle Nizamettin Onk’a arka çıkar ve Kars’ta yayınlanan Ekinci gazetesine aşağıdaki yazıyı gönderir:

“Mecit Hun, 22 Nisan 1960

Diğer taraftan, mesleğine âşık; kültürü politikaya, okulu parti lokallerine, ilmi konuşmaları siyasi münakaşalara tercih eden CHP lehine propaganda yapıyor damgası vurularak vilayet disiplin kurulu kararı tebliğ edilir akabinde görülen lüzum üzerine Iğdır’daki vazifesinden alınıp süratle Tuzluca’ya sürülür. Bu öğretmen politikacı değildir. CHP’yi tanımadığı kadar DP’yi de tanımaz. O halde bu sürgünün hakiki sebebi nedir? Partizanların karşısında yaka iliklemesine ve el bağlamasını beceremiyor. Halen Tuzluca yolunda olan Nizamettin Onk, partizanların önünde el bağlamasını beceremez ama büyük ekseriyeti Nizamettin Onk gibi olan şerefli maarif ordumuzun mensupları kendileri gibi şerefli nesil yetiştirmeyi becerecek, küçük politika düzenbazlarının önünde eğilmeyeceklerdir.”[4]

Nizamettin Hoca 2015 yılında hayat yoldaşı Maral Hanım’ı kaybeder. Iğdır gazeteleri bu vefat haberini verir ve Iğdır halkı onu yalnız bırakmazlar:

“Bedenden Kolumun Sağı Kesildi”

“Iğdır’ın Alican köyünden olan Şair ve yazar Nizamettin Onk’un eşi Maral Onk Alican köyünde defnedildi. Kalabalık bir topluluk tarafından köy mezarlığında kılınan cenaze namazından sonra defnedildi. Cenaze namazından sonra eşine yazdığı şiiri okuyan Nizamettin Onk:

“Vakitsiz bir rüzgâr esti üzüme
Hayat bostanımın tağı kesildi.
Hasret canım felakete tuş oldu.
Bedenden kolumun sağı kesildi.”

Beyitlerini okurken gözyaşlarına boğuldu. Daha sonra defin merasimi yapıldı. Cenazeden sonra vatandaşlar Nizamettin Onk’un taziye çadırına evine giderek yakınlarına başsağlığı dilediler. Cenaze törenine Eski Belediye Başkanı Orhan Ağırkaya, Iğdır Azerbaycan Evi Derneği Başkanı Serdar Ünsal, şair ve yazarlar derneği başkanı Kemalettin Kalkan, Süleyman Büyükdağ ve diğer vatandaşlar katıldılar.”[5]

Nizamettin Onk Hoca’nın oğlu Dr. Şerafettin Onk’un katkılarıyla hazırlanmış bu kitapla ona olan vefa borcumuzu ödemişsek ne mutlu bize…

Orhan ARAS

Kaynaklar

[1] Nizamettin Onk, “Şiirlerde Sürmeli Çukuru Iğdır” Bielefeld 1983
[2] Eğitimci-Yazar Ziya Zakir Acar Özel Arşivi
[3] Mücahit Hun, “Iğdır Sevdası”, 2.cilt, s.1062
[4] Mücahit Hun, “Iğdır Sevdası”, cilt 2, s.1070
[5] Iğdır’ın Sesi gazetesi,10 Ağustos 2015

Bir cevap yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir