Bazı insanların büyük ve anlamlı oluşları kendi değerlerinden ortaya çıkan bir gerçekliktir. Hepimizin hayatında yer etmiş önemli bir insan bulmak mümkün. Bugün istiyorum ki; 88 yaşına girmiş Sezai Karakoç‘tan söz edelim. Evet Sezai Karakoç resmi doğum tarihine göre 22 Ocak’ta 88 yaşını doldurdu. Ama kendi ifadesiyle onun Gülan(Mayıs) ayının 20’sinde doğduğu bilinen bir gerçek. Doğum tarihi yaşımızı göstermesi için teknik bir detay gibi duruyor. Asıl önemli olan o yaşa sığdırdıklarımız. Kültür sanat dünyası içinde yer alan herkesin adından, duruşundan, fikirlerinden haberdar olduğu bir isim Sezai Karakoç. Biraz onu bu gerçekliğe ulaştıran dünyanın bize bıraktıklarına yoğunlaşmak istiyorum. Mesela Sezai Karakoç bize ne söyler gibi bir şey denesek;
İlk aklıma gelen; esaslı bir mümin duruşu. Cemal Süreya’nın tabiriyle “inancının çılgını” bir şahsiyet. Bu çağda Müslümanca düşünmenin ve duruşun en esaslı hallerinden birini yaşayarak gösteren kişilik. Bunu elbette fikir olarak da tamamlanmış bir hale getirmiştir. İslam ferdi, İslam toplumu, İslam devleti ve İslam medeniyeti fikirlerini aşamalı olarak kitaplarında anlatmış. Bir Müslümanın kendini oluşturma sürecinden dünyadaki anlamını tamamlamaya kadar olan aşamayı en gerçekçi haliyle bize anlatmıştır.
Kitaplarına dönecek olursak; Yitik Cennet’te insan kendinin olma sürecini anlamlandırır. İslamın Dirilişi’nde yaşadığımız eksikleri görürüz. İnsanlığın Dirilişi’nde çağa insanca bir hayatın aşamaları sunar. Diriliş Neslinin Amentüsü bir müminin yola çıkarken ki azığı gibidir. Düşünsel dünyasını anlatan 30-40 kitabı bulunur. Bu görüşlerini tartıştığı.
Yine onu önemli kılan anlardan biri; meseleleri bir bütün olarak ele alması ve olayları bir uzuv gibi düşünerek hepsinin birbiriyle bağlantılı olduğu çözümlerinde birlikte üretilmesi gerektiği gerçeğini bize hatırlatmasıdır.
Bu bütünlük arayışını düşünce hayatının her aşamasında bulabilirsiniz. Onun dünyasında kültürle hayat iç içedir. Kültürle politika iç içedir. Kültürle toplum iç içedir. Bunların hepsini ayrı ve bağımsız tutamazsınız. Onun bu tavrı anlaşılmış olsaydı şu an kültürel iktidar tartışmaları daha farklı bir boyutta tartışılıyor olurdu.
Yine Sezai Karakoç’un dünyasında şiir; bir tür insanı anlama, bulma ve oluşturma sürecidir. Büyük idealin, ki bunun İslam olduğundan bahsetmiştik, onun dışında bir gerçeklik değildir. Bu ideali anlamak ve anlamlandırmak için yazılmıştır bütün şiirleri. Hayatını kaderden kalma çileler etrafında şekillendirirken de şiir çoğu zaman bu amaca hizmet eder. Onu şiirde büyük yapan şey bu idealin dışında bir gerçeklik değildir. Bu haliyle de İkinci Yeni içinde daha başka bir yerde durur.
Onu düşünürken siyasetten uzak bir gerçeklik içinde ele almayız. Belki onun hayatı bir bütün görme fikrine alışkın olmayanlar sadece şair sadece düşünür olarak anmak isteyebilirler. Ama aynı zamanda bir siyasi parti lideridir. Partisinde de amaçladığı gerçeklik, İslam dünyasının rol modeli olma ve birlikte bir İslam devleti fikrine ulaşmaktan geçer. Bu konuda anlaşılmadığı ve partisine olmaması gereken bir gerçeklikmiş gibi bakıldığı biliniyor. Düşünce ve fikir dünyasını okuyanlar ise bunun kaçınılmaz bir gerçeklik olduğunun farkındalar.
Yine ona baktığımızda gördüklerimizden biri; kendini bir mü’min gerçekliğinde inancının yoluna adamış olmasıdır. Pekala birçokları gibi mevcut şöhretini başka partilerde başka makamlarda çok rahat değerlendirebilirdi. Bunu yapmadıysa ortaya sahici bir hayat koymak için. Belki susayanın suyunu yudumladığı bir pınar olmak için.
Genel olarak baktığımızda; kimisi fikirlerini sever, kimisi şiirini, kimisi hayata karşı duruşunu. Çünkü bir hayat içinde çok şeydir Sezai Karakoç tek bir gerçekliğe aitmiş gibi düşünemeyiz.
Bu yazdıklarım bir yüceltme gibi anlaşılmamalı. 88 yıllık ve adanmış bir ömre saygı gibi algılanmalı. Tüm bunlarla birlikte sıradan bir hayatı yaşamanın ve sıradanlıktan bize olağanüstülükler sunmanın da ustasıdır o. Yaşı kutlu, ömrü bereketli her şeyden önemlisi de fikirleri gerçek olsun.
Zeynep KARACA
Son Yorumlar