Sinemadan Tiyatroya Esaretin Bedeli

Notu:9 (İzlediğim oyun ve filmlere kendimce verdiğim puan.)

Neden 10 değil?

Son sahnede Andy keşke, elinde panama şapkayla da olsa, Red’in tiradını dinlemeseydi. Mükemmeldi. 2 saat 40 dakika geçiverdi. Amerikan cezaevlerinden birindeyiz. Hem koğuşlar hem spor salonu hem yemekhane hem havalandırma hem sinema salonu hem bahçe hem müdür odası hem kütüphane oldurulmuş bir sahne tasarımı. Oyuncular, çeviri, yönetim hepsi çok çok iyi.

Cezaevinin adı oyunun/öykünün de başlığında yer alan Shawshank. Oyunun orijinal adı Shawshank Redemption. Redemption evet bedel demek ama esaretin değil de o cezaevinde kalanların ödediği bedel.   Öyle bir bedel ki bir ömür yatıldıktan sonra şartlı salıverilme fırsatı doğanların dışarıya çıkmaya korktukları bir bedel.

Özgürlüğü o denli unutmuşlar ki özgür olmaktan korkuyorlar. Çıkmak istemiyorlar çünkü dışarısı yabancı uzak bilinmeyen bir yer olmuş onlar için. Dönmek istiyorlar. O cezaevi onları özgür onurlu insan olmaktan o kadar uzaklaştırmış ki mahkum olmayı olunması gereken, başka türlü olunamayacak bir varoluş yolu olarak kabullenmiş ikna olmuşlar (Aslında biz dışarıdakiler de belirli koşullarını altında  hayatımızın önceki dönemlerindeki bir sürü güzel, iyi, doğru, yararlı, insanca, haklı, erdemli olanı unutmuyor muyuz?

Turgut Özal “Alışırlar alışırlar” dememiş miydi? ‘Alışamadım’ diyen genç muvazzaf subay tardedilmemiş miydi? O şahısla şimdi biri söyleşse ne diyecek çok merak ediyorum).

Nilgün ÇELEBİ

Leave a Reply

Your email address will not be published. Required fields are marked *