Savaşların Utancı’na Dair…

Yaşadığımız çağda her ne kadar insanlığın medenileştiğine sıklıkla vurgu yapılsa da; dünyanın büyük bir bölümün kandan ve gözyaşından uzak kaldığını savunamayacağımız da bir gerçek. İçinde bulunduğumuz coğrafya sürekli sosyal hareketlerle ve savaşlarla anılıyor. Hepimizin yakın zamanda şahit olduğu savaşlardan biri Suriye’de yaşandı.

Her gün medyada bu savaşın yarattığı etki üzerine yazılar okuyoruz. En önemli uzantısı olarak da; göçmen sorunu ortaya çıktı. Milyonlarca insan ölürken daha iyi bir hayat umuduyla milyonlarca kişi de Suriye’yi terk etme yolunda hayatlarından oldu. Bu en yakınımızdaki savaş olduğu için örnek verdim ama daha önce yaşanan Amerika’nın Irak’ı işgali. Vietnam Savaşı ve İkinci Dünya Savaşı… Milyonlarca insan bu savaşlarda hayatını kaybetti ve geri kalanlar büyük bir dramla baş etmek zorunda kaldılar. Savaş demek artık biraz da resmi rakamlarla anılır oldu. Peki orada yaşayanların hayatlarına neler oluyor? Nasıl bir psikolojiyle yaşama devam etme içgüdüsü geliştiriyorlar? Yeni hayatları nasıl? Bu soruların cevabına ancak bir savaş mağduruna denk gelirsek anlamaya çalışıyoruz hepsi bu kadar.

Ingmar Bergman

Savaşın Ortasında Bir Dünya

Savaşın hayata bıraktığı en kesin duygu da belki; utanç. Birilerinin daha fazla kazanma ve sahip olma arzusu uğruna diğerleri ölürken bize kalan sadece bu savaştan utanç duyabilmek. Konuyu buraya Ingmar Bergman’ın savaş üzerine yapılmış meşhur filmi “Utanç”tan bahsetmek için getirdim. Filmde bahsedilen savaşın kimle kim arasında ve ne için olduğuna dair bir bilgi edilmiyoruz. 40 dakikaya yakın savaş üzerine görüntüler görsek de bu savaşın sahipleri yok ortada. O yüzden dünyada herhangi bir yerde olan bir savaşı düşünebiliriz. 1968 yapımı bir film olduğu için belki İkinci Dünya Savaşı ile özdeşleştirebiliriz. Ama yine de bunun hangi savaş olduğundan çok insan ve toplum üzerine etkisine yoğunlaşmak ister gibi yönetmen.

Filmin başrol oyuncusu Eva ve Jan filarmoni orkestrasında müzisyenlik yapan bir çift. Çalıştıkları orkestra savaş yüzünden kapanmış şehir dışında bir yerde tarım yaparak yaşamlarını sürdürmekteler. Hatta ilk başta savaş ve söylentilerinden uzak yaşıyorlar. Radyoları bozuk ve savaş hakkındaki gelişmeleri takip etmiyorlar. İkili ilişkilerinde gayet mutlu, iyi bir çift görüyoruz ilk başta. Ayrıca apolitiker ve savaşın da kimle kim arasında olduğuyla ilgilenmiyorlar. Onların hayatı bu düzlemde devam ederken beklenen savaş geliyor. Birden kendilerini savaşın ortasında buluyorlar. Düşman kuvvetlerinin ajanı olmakla suçlanıyorlar. Sonunda evleri yakılıyor ve hiçbir şeysiz kalıyorlar. Bu süreçte en dikkat çeken ise karakterlerin dönüşümü.

Bergman’ın filmlerinde kadınlara tanıdığı pozitif ayrımcılık burada da kendini gösteriyor. Eva daha merhametli ve duyarlı. Jan ise korkak ve daha merhametsiz. İlk başlarda bir tavuğu dahi kesmekten acizken sonlara doğru bir askeri öldürebilecek duruma geliyor. Yine Bergman’a has yüzlere yakın plan çekimler filmde sıklıkla yer alıyor. Genel olarak savaş öyle korkunç bir gerçekliktir ki; hiçbir şeyin tarafı olmasanız da sizde de derin yaralar açabilir diyor film. Sonra savaşla birlikte karakterin nasıl değiştiklerine şahit oluyoruz. Acımasız, katı ve dayanılmaz hale gelişlerine.

Dünyayı Utanç Kurtarabilir

Savaş başlı başına bir utanç vesilesi. Ama bununla birlikte bir utanç daha var ki; karakterlerin ikili ilişkilerinde ki yozlaşma. Yine Bergman’a ait meşhur bir söz var. Bergman’a sormuşlar; gidişat kötü, dünya nasıl kurtulacak? “utanç,” demiş Bergman. “dünyayı bir tek utanç kurtarabilir”. Bu film bu yönüyle savaşın anlamsız ve insan hayatını mahveden bir gerçeklik olduğunu vurgulasa da, insanın da değişen şartlar altında nasıl bir çıkmaza girip, utancın sınırına ulaştığının en iyi gösterilme şekli. Filmin sonunda bir kayık bulup kasabayı terk etmek istediklerinde; denizde kayık ilerlerken suda ölü askerler çıkıyor karşılarına. Bu sahnede ekran arada kararıyor. Bu kadarına da alışmamalı insan. Bu kadarı da fazla der gibi.

Savaşların bitmediği dünyamızda; insanın varoluşuna, topluma bir kere daha yakından bakmak isteyen bu filmi izleyebilir.

Zeynep KARACA

Bir cevap yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir