Şakacı: “Edebiyattan Anladığım Her Şeyden Önce Sahicilik, Samimiyet Ve Gerçeklik…”

Geçtiğimiz aylarda “HINÇAHINÇ” adlı romanınız yayımlandı. Hayırlı olsun, okuru bol olsun “HINÇAHINÇ” temposu yüksek, usta bir kalemden çıkmış roman. Size bu romanı yazdıran duygu, motivasyon ya da saik neydi? Neden ve nasıl yazıldı “HINÇAHINÇ”?

İyi dilekleriniz için çok teşekkürler. Yazarken duygularımı işin içine karıştırmamayı ama yazdığım hikâyelerin kokusunu solumayı severim, yazdığım şeye dönüşürüm, bu kez daha çok öfke baskın oldu. O üç gencin öfkesi bana da geçti ya da

Romanınızın adı genelde “hıncahınç” diye kullanılan sözcüğün “HINÇAHINÇ” olarak değiştirilmesinden oluşuyor. Bunun herhangi bir nedeni var mı? Neden böylesi bir kelime oyunu yaptınız?

Bir harfe çengel takmayı çok sevdim çünkü birbirlerine alacaklı gözüyle bakan, içleri öfke dolu bir topluluğu anlatmak için bundan daha iyi bir kelime gelmedi aklıma, Ç’nin üzerine iki kere basmış oldum ama kulakları çınlattı galiba.

“HINÇAHINÇ” karakter açısından oldukça zengin. Çok sesli bir roman. Hatta bir iki kuşağı bir arada barındırıyor. Gençler, anneler/babalar… Roman dili ise daha çok gençleri, gençliği öne çıkarıyor. Gençler daha önde. İleri yaşlılar, anne/babalar biraz daha geriden geliyor. Bunun nedeni hakkında neler söylersiniz?

Benim merkezimde gençler, o arkadaşlık vardı. Ebeveynler tali kalsın hatta isimleri de adlı adınca olmasın. Merkezden uzaklaşmayayım, onların duygusunda kalayım hatta mümkünse bir rap ritminde yazayım. Aldığım yorumlara bakılırsa bunu başarmışım, duyunca çok mutlu oldum.

Çok akıcı, içinde “rutubetli yalnızlık gibi…” gibi şiirsel cümleler, “götte durmaz don derdi ninem, komşular sapı silik…” gibi argo cümle ve sözcük barındıran bir üslubunuz var. Karakterleriniz gibi üslubunuz da çok zengin. Şiir, argo, yöresel sözcükler, fazla kullanılmayan tabirler… Neler söylersiniz üslubunuzla ilgili?

Argo bazılarını rahatsız etmiş, şiirsel olanla bir dengesi var oysa… Ayrıca yoksul üç gencin, kanları kaynayan öfkesi diri gençlerin birbirlerine temiz bir İstanbul Türkçesiyle konuşması beklemek ne kadar doğru bilmiyorum, benim edebiyattan anladığım her şeyden önce sahicilik, samimiyet ve gerçeklik…

Romanın ana mekânı Yenimahalle. Yenimahalle’de her türlü sorun, sıkıntı, yalan, dolan, kavga, sertlik… fazlasıyla var. Yenimahalle adı bir gönderme içeriyor mu?

Çok konuşuldu üzerinde, çok da düşünmeye gerek yok galiba Yeni Türkiye olduğu anlaşılıyor.

Sabahattin Ali, Sadri Ertem gibi yazarlarla başlayan Orhan Kemal, Kemal Tahir, Yaşar Kemal, Fakir Baykurt gibi değerli yazarlarla gelişen Toplumcu-Gerçekçi edebiyatın izlerini sizin romanlarınızda da görüyoruz. Yenimahalle’de yaşayanların yoksulluğu, kadınların karşılaştığı geleneksel zorluklar, kentsel dönüşüm bugünün toplumunun iç acıtan gerçekleri. Neler söylersiniz bu hususlarla ilgili?

Saydığınız isimler edebiyat tarihimizde adları saygınlıkla anılan topluma ayna tutan isimler… Orhan Kemal’in girdiği evlere, anlattığı karakterlere, o kesif yoksulluğa bakarsanız orada som bir sosyokültürel gerçekliği görürsünüz keza Yaşar Kemal’in destansı anlatımı da buram buram toprak kokar. Onların kitapları yeterince şey söylüyor, üzerine ne desek az.

Serde, Arif, Demâr romanın genç kahramanları. Hayata tutunamamış tipler. Dostlar ama içlerinde hep bir hınç, öfke var. Bu öfkeyi bazen kendilerine de çeviriyorlar. Neden böyle tipler seçtiniz?

Mahallenin kenarda olması, boğazına kadar yoksulluğa ve umutsuzluğa batmaları, herkesin bir an önce köşeyi dönmek için birbirini ezmekten gocunmaması ve karakterlerimin her birinin derdinin aslında aynı olmasını istedim, bağlam kişilerin karakterlerini de beraberinde getirdi.

Serde’nin annesinin adı yok. Annenin A’sı olarak geçiyor kitapta. Bunun bir nedeni var mı? Bir de bu anne geceleri sürekli dışarı çıkıp istediği gibi dolaşıyor ve eve geri dönüyor. Evinde sessiz, kocasının baskısı silikleştirmiş Onu. Her gece dışarıya çıkması kendi dünyasını yaşaması olarak değerlendirilebilir mi? Bir başkaldırı… Zaten sonuçta da evine bir daha dönmüyor. Neler söylersiniz?

Ananın A’sının geceleri çıkması uyurgezerliğinden ama gündüz çıkması ise evin duvarlarını genişletmek, sokakta merakla başka hayatların ve şehir gerçeğinin içinden geçmek yenemediği merakı… Eve dönüp dönmeyeceğini bilmiyoruz, anladığım kadarıyla siz de onu eve yakıştıramamışsınız.

Kitabınızdaki kadınlar: Demâr, Annenin A’sı, Gülistan, Üveyik… Bütün baskılara, sıkıntılara, olumsuzluklara rağmen bir şekilde çıkış yolu buluyorlar. Buradan baktığımızda sizin romanınız birçok romandan ayrılıyor. Genelde kadınların mağduriyetleri, şiddete maruz kalmaları ve bunları kabullenmeleri işleniyor. Neler düşünüyorsunuz bu konuda?

Benim edebiyatımda mağduriyet üzerinden mağlup da olsa mağrur kalmayı seçen karakterlerim vardır, bundan sonra da yazacaklarımda bu çizgimi değiştirmeyi pek düşünmüyorum.

Kimleri okursunuz? Başucu kitaplarınız var mı? Ya yazma ritüelleriniz…? 

Sevdiğim şairleri, yeni kitaplarını merak ettiğim çağdaşım yazarları ve ilk kitaplarıyla ışıyan yeni yazarları mümkün olduğunca takip etmeye ve artı gerçek sitesindeki köşemde ağırlamaya devam ediyorum.

Teşekkür ederiz.

Figen ŞAKACI

    • 1971 İstanbul doğumlu.
    • İstanbul Üniversitesi İletişim Fakültesi mezunu.
    • 1989’da gazeteciliğe başladı, çeşitli gazete ve dergilerde muhabirlik, köşe yazarlığı yaptı.
    • Televizyona dizi senaryoları yazdı.
    • İş Bankası Kültür Yayınları’ndan Her Doğum Bir Mucizedir ve Mizah Zekânın Zekâtıdır adlı iki nehir söyleşi kitabı yayımlandı.
    • Üçleme olarak tasarladığı roman serisinin ilk kitabı Bitirgen 2011’de (ilk baskısı Everest Yayınları’ndan), ikincisi Pala Hayriye 2013’te yayımlandı.
    • Üçlemeyi Hayriye Hanım’ı Kim Çaldı? (2017, İletişim Yayınları) kitabıyla tamamladı.
    • Pala Hayriye kitabındaki “Pişti” hikâyesinden uyarladığı “Topuklu Terlik Süt Yapar” tiyatro oyunu Aysa Prodüksiyon tarafından 2017’de, Şogen Film tarafından 2019’da sahnelendi ve aynı isimle kitaplaştırıldı (Mitos Boyut Yayınları).
    • HINÇAHINÇ romanı Ekim 2024’de İletişim Yayınları’ndan çıktı. 

Leave a Reply

Your email address will not be published. Required fields are marked *