Prof. Dr. Nizami Ceferov, Azerbaycan ve Türk dünyası filolojisine, özellikle de genel dilbilim ve Türkoloji alanlarına önemli bilimsel katkılarda bulunmuş, aynı zamanda akademik ve siyasi arenada da aktif rol oynamış değerli bir şahsiyettir. Onun Türkoloji ile ilgili makaleleri Almanca “Azerbaycan’da Türkoloji Çalışmaları Üzerine Tezler” ismiyle yayınlandı.
Azerbaycan’daki Türkoloji çalışmaları, Türk dünyası için büyük önem taşıyan köklü bir geçmişe sahiptir. Bu alandaki çalışmaların başlangıcı ve gelişimi çeşitli evrelerden geçmiştir. Azerbaycan’da Türkoloji çalışmalarının önemli dönüm noktalarından biri 1926 Bakü Türkoloji Kongresi’dir. Bu kongre, Türk halklarının kültürel hayatında, özellikle de dil ve alfabe konularında büyük bir yankı uyandırmıştır. Kongre, Sovyetler Birliği’nin Türk coğrafyasındaki çalışmaları neticesinde düzenlenmiş ve binlerce yıllık Türk tarihinin önemli toplantılarından biri olarak kabul edilmiştir.
Bu kongrenin temel amaçlarından biri, tüm Türkler için Latin Alfabesi ‘ne geçme kararı alarak Türk devletleri arasında kültürel bağı güçlendirmekti. Nitekim, Azerbaycan’ın Latin alfabesini benimsemesi, Türkiye’deki alfabe değişikliğine de bir örnek teşkil etmiştir. Kongre, sadece dilbilimsel değil, aynı zamanda siyasi ve kültürel açıdan da büyük gelişmelere yol açmıştır.
Azerbaycan Türkoloji’sinin gelişiminde birçok önemli isim rol oynamıştır. Bunlardan Ali Bey Hüseyinzade Azerbaycan Türkoloji’sini özel bir bilim seviyesine ulaştırmış, Türk dilinin bir dünya dili olabileceği vizyonunu taşımıştır. 1926 Bakü Türkoloji Kurultayı’na katılarak “Garbın İki Destanında Türk” başlıklı bir bildiri sunmuştur. Yine, Bekir Çobanzade, Aziz Gubaydullin, Halid Said Hocayev, Naile Valihanlı gibi birçok önde gelen Türkologlar Azerbaycan’da yetişmiştir.
Sovyetler döneminde, Türkçenin gelişmesini ve unutulmasını önlemek için Azerbaycan, Türkmenistan, Özbekistan, Kazakistan ve Kırgızistan’da bazı kısıtlamalar getirilse de Azerbaycan diğer Türk dilleri konuşan ülkelere kıyasla edebi diller ve lehçeler alanında daha ileri bir seviyeye ulaşmıştır.
Günümüzde de Azerbaycan’da dilbilim yönünde başarılı faaliyetler yürütülmektedir. Özellikle Azerbaycan El Yazmaları Enstitüsü’nün sahip olduğu değerli el yazmaları, dilin antik çağına ilişkin mirası ortaya çıkarmak ve halkın kimliğini dünyaya duyurmak adına büyük bir potansiyel taşımaktadır. Türkiye ve Azerbaycan arasında Türkoloji alanında yapılan iş birlikleri de ortak Türkçenin geliştirilmesi ve Türk dilleri konuşan devletler arasındaki iletişimin güçlendirilmesi açısından önem arz etmektedir.
Son dönemlerin en önemli bilim adamlarından biri olan Prof. Nizami Ceferov çeşitli tarihlerde yazdığı makalelerinde, Türkolojinin sorunlarının yanısıra Türk halklarının (ve dillerinin) kökeni sorunlarını incelemiş, Türk dilleri tarihinin dönemlendirilmesi ve Türk dillerinin farklılaştırılması, sınıflandırılması konusunda yeni düşünceler ileri sürmüştür.
Bütün bu çalışmalar onun ne kadar geniş bir yelpazede akademik çalışmalar yürüttüğünü göstermektedir.
Prof. Dr. Nizami Ceferov’un eserlerinde ve makalelerinde ortaya koyduğu yeni düşünceler, Türkoloji ve genel dilbilim alanlarına önemli katkılar sağlamıştır. O kitapta, özellikle şu konulara odaklanmıştır:
“Etnos Kavramı Üzerine” makalesi, onun bu kompleks terime gelenekselden farklı bir açıdan değerlendirmedir. Makalede etosun statik bir yapı olmadığını, kültürel ve tarihsel süreçlerle nasıl şekillendiğini irdelemiştir.
“Eski Türklerin Tarihsel Düşüncesi”, “Türk Dilinin Eski Edebi Tezahürü” ve “Kaşgarlı Mahmud’un Araştırma Yöntemi” gibi makaleleri, Ceferov’un eski Türk medeniyetinin entelektüel mirasına ve dil yapısına ne denli önem verdiğini göstermektedir. Özellikle Kaşgarlı Mahmud’un metodolojisini incelemesi, onun filolojik araştırmalardaki titizliğini yansmaktadır.
“Genel Türk Edebi Dili (Türkçe): Oluşumu, Evrimi, Gerileyişi” gibi başlıklar, Türk dilinin tarihsel süreç içindeki gelişimini, dönemlerini ve geçirdiği değişimleri kapsamlı bir şekilde incelediğini düşündürüyor. Bu tür çalışmalar, dilin yaşayan bir organizma olduğunu ve belirli evrelerden geçtiğini vurgulamaktadır.
“Türk Dünyasından Türk Dünyasına”, “Türk Dünyasının Çok Kültürlülüğü” ve “Türkoloji Biliminin Siyasi ve İdeolojik Sorunları” gibi makaleler, Ceferov’un Türk dünyasının birliğini, kültürel çeşitliliğini ve bu birliğin önündeki siyasi-ideolojik engelleri analizi açısından çok önemlidir.
“Etnik Özbilincin Mantığı ve Ulusal Öz-Olumlama Duygusu” makalesi, toplumsal kimlik inşası ve ulusal bilincin oluşumu gibi sosyo-filolojik konulara eğildiğini gösteriyor. Bu tür çalışmalar, dilin ve kültürün bireysel ve kolektif kimlik üzerindeki etkisini derinlemesine incelemektedir.
“Türkçeden Türkçeye” ve “Türklerin Yeni Alfabetik Mücadeleleri” gibi başlıklarla da o, Türk dilinin farklı lehçeleri arasındaki ilişkileri, ortak yazın dilinin sorunlarını ve alfabe değişikliklerinin kültürel etkilerini ele almıştır.
Yakut-Saha Türkleri üzerine yazdığı makale ise Türk dünyasının en uzak coğrafyalarından birine olan ilgisini ve çeşitliliğe verdiği önemi göstermektedir.
Prof. Dr. Nizami Ceferov, bu makalelerde kendine özgü bir anlatım tarzı oluşturarak, karmaşık konuları anlaşılır ve düşündürücü bir biçimde ele almayı başarmıştır. Bu da onun hem derin bir bilgi birikimine sahip olduğunu hem de bu bilgiyi etkili bir şekilde aktarma yeteneğini bilimsel bir şekilde kullandığını ispat etmektedir.
Dr. Orhan ARAS

Son Yorumlar