Özümün Gürlediği Gün

Yuvarlanan bir üzüm tanesi kadar rahat… Doğal, bağlantısız, sempatik… Kendi hâlinde beklentisiz biri olmalıyım ben.

Dahası bütün salkımları elimin tersiyle itmeliyim. Beslencem diyetsiz, düşüncem aidiyetsiz olmalı benim.

Bundan böyle kendi hür dünyamın serserisi olmayı, zihnimde bir asmanın numarasını, barkot serisi olarak taşımaya tercih etmeliyim.

Gülümserken gerilmemeli yüz kaslarım benim.

Konuşurken karşımdakiyle, bir civcive yem atmak kibriyle değil de, tıpkı ortaokulun birinci senesinde, aynı sırada beraber oturduğumuz şeker dilli Ali’yle, muhatabım bugün ben duygusuna kapılmalıyım biteviye.

Kısacası onun bir gönül zengini… Benim de bir şakşak fukarası olmam olmalı sadece, aramızdaki seviye.

Hâsılı yükseklik korkum var benim. Pek normal olamıyorum bugünlerde. Çıkar rimelli bir ruh hâlinin cirit attığı gökdelenlerde…

Ne ezik bir içerik sunmak, ne ekşi bir erik ummak istiyorum muhatap olduğum birilerinden. Bir de beni insanlığımdan derin uçurumlara itekler, inan çıkar için birbiriyle temas hâlindeki dirsekler.

Adım gibi biliyorum; bozar rıza yurdumun nefasetini, büyük çoğunluğun tilki dikiziyle gözlerini diktiği yüksekler…

Mesut ÖZÜNLÜ

Bir cevap yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir