Benim Gözümden Dünya

Tüm yaşam bir vadi misali uzanır önümde. Patika yollarda, rengârenk çiçekler ve gösterişli ağaçlar arasında bilinçsizce yürürüm. Varlığım bir yanlışın devamı gibi, pişmanlığın sağır edici yankısından ibaret, zihnimde tırmanır durur köksüzlüğüm, yersizliğim. Hiçliğim sarar ve doldurur yalanları, koşulsuzca inanır ve itaat ederim.

Sanki her şey çoktan yaşanıp bitmiş, tüm çizgiler çekilip şekiller belirlenmiş ve ben, bu devasa karmaşanın ortasında amaçsızca unutulmuş, terk edilmişim. Umutlar bir şarkıya dönüşmüş, söylenmiş ve vakti gelince silinmiş dimağımdan, öylece kalmışım.

Oysa bilirim değersizliğimin ispatıdır yaşamım. Kozmik bir hata, evrensel sapma; kıvranır durur göğsümde, çıkmaya, taşmaya, tarumar etmeye yer arar. Bilincim birkaç yanılgıya yaslanmıştır, binlerce düşünce geçer aklımdan, binlerce yanlışa kapılır ve sayıklarım durmadan. Herkes kadar çaresizim şu hayatta ama hiçbir düşüş birbirini andırmaz, anlamaz. Anlatamaz da. Bilirim tüm seslerin gereksizliğini, soluklandıkça yiten ömürden arda kalan yegane şeyi, yani kimsesizliği.

Aynada bir yüz bakıyor bana ve söylüyor gerçekleri: Sahip olabilirsin, tüketebilir ve tüketebilirsin; bunun sonu var mı sanıyorsun? Bir an gelir sonra anlarsın, tek bir lahzaya sığıverir tüm arayışların, tek bir adımda silinir olanca kavrayışların. Bir çıkmaz sokaktayız dersin ve ellerimde filizlenen karanlığa bakıp kendini tanırsın.

Avuçlarımdaki her iz hiçliğin merhametine muhtaç, öfkesiyle kendine şu uzanıp giden ovada yer aramakta, dişlerini sıkarak, durmadan kanatarak iştahını kabartmakta. Kibirle saklarken korkularını, yokluğunu çektiğini ne varsa anımsamakta. Var olduğunu mu sanıyorsun yoksa? Her hareketin seni yalanlamakta, kime yalan söylüyorsun!

Bu dünya bir çukur, diyorum içimden. Gömüldükçe derinleşen, gömdükçe derinliklerde kaybolup gidilen. Yaşayan herkes bundan ötürü yakın ölülere, yaşayan her beden ölümden alacaklı. Kendine savaş açan, durmadan, duraksamadan sahteliğin ardında çürümeye mahkum olan, yazgısıyla muhatap ama kaderini başka ellere, yüreklere teslim eden, duygularının ve arzularının tutsaklığında özgürlük arayan, içi boş bir mukavva.

İşte bu benim portrem yaşama ve ölüme dair. Varlığın her lekesi durur üzerimde, çünkü ben de bir lekeyim, bir noksanım varlığın sayfalarında. Çözdükçe çözülen düğümlere sarılmam bundan. Kendimi kaybedip peşinde koştuklarımdan. Bedelini düşlerimle ödedim…

Emre BOZKUŞ

Ana Görsel: http://galeri.netfotograf.com/fotograf.asp?foto_id=221662

2 Yorum

  1. Kemal Mangaz Cevapla

    Bu ne içten, ne samimi bir hiçlik haykırışıdır. Varoluşçuluk akımının okuduğum en güzel mini öykü/ irdelemelerinden biri olmuş. Devam et Emre harikasın…

  2. ONL HSN Cevapla

    Ve ışığın bile içeri girmekten korktuğu ucube ve rutubet kokan mahsende, hancının bile tenezzül edip bakmadığı, o kırık fıçıdan sızan son iki üç bardak şarabı bitirirken Vincent,herdaim aklında olan, resmetmek isteyip de resmedemediği siyahların içi beyazların üstü kelimeler fütursuzca beyninde at koşturuyordu…
    Tüm yaşam bir vadi misali…

    (çok ama çok anlamlı idi yazdıkların Emre Bozkuş, müsaaden ile renk katayım istedim, affola)

Kemal Mangaz için bir cevap yazın Cevabı iptal et

E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir