Notu: Elbette 10
Bergen‘in hayatını anlatan filmi izledim. Pandemi başladıktan sonra sinemaya ilk gidişim. Popcornlu, portakal sulu, gofretli… Bergen’in tüm bir hayatı kademe kademe ülkemize yayılmış adaletsizliğin yansıması olan yaşantılardan oluşuyor. Çocuklarını doyuramayan, eşinin üstüne metres tutan bir baba, artık pes diyen bir anne, yoksulluk çemberinde ergenlik dönemini aşmaya çalışan Belgin. Belgin konservatuvarı birincilikle kazandı da ne oldu? Sıfır kültürel ve sosyal sermaye ile Belgin nereye kadar ilerleyebilir?
Burası yargıçların yaşadığı Almanya mı yoksa bir kömür işçisi babanın oğlundan baş balet yetiştiren İngiltere mi? (O filmin adını unuttum). Bu topraklar yeteneklerin çamura bulandığı yerlerdir. Çellist olacakken Adana pavyonlarında şarkıcı olan Bergen. Adı batasıca biri, bu güzeller güzeli kıza öyle bir musallat oluyor ki o kadar olur! Adam tipik paranoyak. Kıza sahte nikah kıyıp perdeleri kapalı evde, eline incinmesin diye çarşaf dolayıp dayak seanslarıyla aşkını aşikar eden bir paranoyak. Binlerce, onbinlerce erkeğimiz gibi…
Evet böyle. Hanelerimiz paranoyak erkek dolu, kendini âşık olarak lanse eden… Bergen’in sesi neden güzel geliyor kulağa biliyor musunuz? Onun sesinde Adaleti Tanrı’dan bile beklemekten umudunu kesmiş milyonlarca Anadolu kadınının tınısı var. Filme gelelim. Mükemmel. Ağlamadım ama içimde yumruk oldu. Hiç çözülmeyecek bir yumruk. Farah Zeynep Abdullah mükemmel. Erdal Beşikçioğlu ve Tilbe Saran zaten mükemmelin de fevkinde. Ama bir başka mükemmel de var ki adını bilemesem de Yargı dizisindeki Laçin’in avukat kardeşi Seda desem belki hatırlarsınız. Yargıç’taki ciddi avukat burada müthiş bir dansöz yaratmış. Bir de o kadınlar hamamı sahnesi var ya. Dayaklarının acısını sulara bırakmak sabunlandıkça pislik erkeklerin pisliklerinden arınmak isteyen kadınların mekânı.
Dün bir ara Pera Palas’ı seyretmek istedim. E Netflix’e üye olmuşuz değerlendirelim dedim. İlk bölümün ilk 20 dakikasına bile nasıl tahammül ettim bilemiyorum. Hazal Kaya dökülüyordu ve onun döküntüsü filmin diğer oyuncularının konusunun, senaryosunun sanat yönetiminin de üzerini kapatmaktaydı. Hayret Ahmet Hakan‘la aynı çizgideyim.
Nilgün ÇELEBİ

Son Yorumlar