İzafiyet.
Ankara DT.
Notu:8.
Biliyorum notum kıt oldu. Ama bir sor, neden kıstın? Yazar Mark Germain. Tanımıyorum ama sıkı bir metin. Daha da önemlisi çeviri mükemmel.
Genelde DT oyunlarında çevirmen çevirdiğine nüfuz etmemiş oluyor, yönetmen de… Eh oyuncular ne yapsın. Ama bu öyle değildi. İlginç olan, çevirmen, yönetmen ve Einstein’ı oynayan da aynı kişi: Buğra Koçtepe. Ne büyük şans değil mi? Ama değil.
Zira iyi çevirmen iyi yönetmen, iyi oyuncu olmaya yetmiyor. Ya da benim Einstein imajım daha pire gibi, canlı, esprili, hayat dolu birisi. Adam dünyaya dilini çıkarıyor daha ne yapsın? Kaldı ki tiyatro da sinema gibi kolektif yaratı ürünü. Bunların güzelliği kolektif olmalarından kaynaklanıyor. Her biri kendi sanatını, yorumunu çorbaya katıyor; lezzet o karışımda.
Konusu ne kadar Einstein’ in gerçek hayatıyla örtüşüyor bilemiyorum ama şunu yazayım: oyun kendini bilime, bilgiye adayan rasyonel kişinin aynı zamanda iyi bir baba dede eş arkadaş da olmasının mümkün olup olmadığı sorusuna dayanıyor. El cevap, elbette mümkün. Nasıl mı?
Hep diyorum ya etik epistemenin ayrılmaz parçasıdır. İyi ve doğru aynı anda aynı kişide nasıl senteze kavuşur? Yazdım ya, metin sıkı. Çeviri de sıkı. Ama reji ve oyuncular? İşte notumun kıtlığının cevabı da orada.
Nilgün ÇELEBİ

Son Yorumlar