Mesela Konya türkü yöresi olarak dörde mukassemdir. Bozkır, Konya merkez, Sille ve Akşehir. Akşehir biraz Konya’dan ayrılmak, müstakillik ilan etmek ister gibidir ama neticede başaramaz. Bozkır ve Sille Konya yöresine asıl rengini verir.
Karaman’ı Konya yöresi içinde, Silifke’yi de ilişkili-yüksek etkileşimli yöre şeklinde mütalaa etmeliyiz. Buralarda az sayıdaki divan haricinde uzun hava ile ilişkilendirilecek tür/form yoktur ya da yok denecek kadar azdır. Kırık havalardaki hareketlilik Silifke’de zirve yapar.
Türkünün yöre olarak padişahı her ne kadar Sivas, veliahdları da Erzurum ve Urfa ise de şehir kültürünün çok eski olduğu iki vilayetimiz müzikal kalite ile de öne çıkar: Konya ve Kastamonu. Musikî nerede şehir kültürüyle beslenmişse orada mimarî de zengindir. Bu iki şehir böyledir.
Türkünün bilhassa yöre olarak padişahı Sivas ve veliahdı Erzurum, nispeten gayrimüslim nüfusun da yoğun olduğu iki yöredir. Ancak Sille hariç Konya, birkaç ilçe ve mahalle hariç Kastamonu etnik Türk nüfusun en yoğun olduğu iki kasaba/sancak/vilayettir. Aslında bunda derin mana var.
Kastamonu, Konya, Sivas ve Erzurum’da türkülerin başka unsurların kültürleriyle etkileşimi yok ya da yok denecek kadar azdır. Ancak yine müstakil ve güçlü türkü yöreleri olan Harput ve Eğin’de müzikal açıdan belli bir etkileşimin varlığını kabul etmeliyiz.
Uzun havaların hele de bozlakların yoğun olduğu yerlerde gayrimüslim ya yoktur ya da yok denecek kadar azdır. Fakat daha tayin edici husus, bu yörede Türkler, etnik vasıflarını daha ziyade muhafaza eden kısımdır. Burada bozlak yanında Türkmeni/Türkmâni denen Uzun hava da yaygındır.
Tulum gibi sazlarla çalınan/söylenen türkü yörelerinde başka etnik unsurların baskın değilse bile bir ağırlığı haiz olduğu söylenebilir. Ancak Artvin’de durum sahil-dahil kısmına göre farklılık gösterir. Şavşat mutlak bir türkü yöresidir.
Aslında yöre özellikleri sadece sazlarda, türkü formlarında, oyun havalarında görülmez. Hissiyat, siyasiyât ve alt kimlik de mühimdir. Bu sebeple bozlak/barak denildiğinde Türk değil, Türkmen akla gelir. Tulum ve kemençede Türkmenlik değil Türklük akla gelir. Fakat gariptir, bir Türk sazı olmayan klarnet, sadece geçmişte gayrimüslim unsurların bulunduğu Harput ve Eğin yanında hemen hiç gayrimüslimi olmayan homojen Yörük-Türkmen Silifke’de de baş hatta yegane saz olmuştur. Birkaç Alevî hariç bağlama çalan yok gibidir.
İç Anadolu’nun batı geçesinde Güney Batı’ya has birkaç gurbet havası sayılmazsa uzun hava ile ilişkili formun olmaması ciddî bir TARİHÎ-SOSYOLOJİK-KÜLTÜREL OLGUDUR. Osmanlı, Orta Anadolu sonra da Toros-Çukurova hattında Türkmenlerle kavga ettiği için uzun havaya buraya damga vurmuş.
Ancak Toros-Çukurova Türkmenlerindeki uzun hava formunun güçlü olmasının ana sebebi Kozanoğlu isyanı ve ıslahı değil, Türkmenler arası kanlı ve uzun savaşlardır. Türkmen soygun, kovgun ve vurgun ile birbirini tüketmiştir. Avşar-Çerkes savaşları ise üçüncü faktördür.
Barak havalarında uzun havanın kasvetli denilecek ağırlığı için başka bir izah lazım. Bu da Barak Türkmenlerinin Kürt, bilhassa da Arap aşiretleriyle yaptığı kanlı savaşlardır. Asırlara baliğ olan savaşların kültürü ve müziği etkilememesi düşünülemez.
Ancak bu tezler Erzurum merkezli Doğu Anadolu uzun havalarını izahta yetersizdir. 93 Harbi elbette uzun havaları besleyen bir unsur olmuştur ancak daha başka sebepler de lazım ancak buna benim ayıracak vaktim yok.
Hasılı yöre ve şehir kültürü deyip geçmemek lazım.
İsmail KÜÇÜKKILINÇ

Son Yorumlar