Sosyal Mesele Olarak Kadın Cinayeti

Türkiye’de “Kadın cinayeti”, sorunun kendisi değil uzantısıdır. Esas sorun devletin planlamadığı şekilde halkın bilgilenmesidir.

TV ve kitap devletin denetleyebildiği bir bilgi alanıydı ama internet ve sosyal medya şu anda bütün devletlerin gücünün üzerinde. Orada profesör de var, işçi, memur, esnaf da. İşte iş yapan ya da evde tv izleyen vatandaş devletin kontrolündedir. İnternette sörf yapan ise sistem kaçağı. Orada herkes eleştirilebilir, bilinmesi istenmeyen her şey söylenebilir, yazılabilir, gösterilebilir. Devlet başkanları ve kontrol yapıları burada internetin bir elemanıdır amiri değil.

Kadın cinayetlerini süreç ve sonuç açısından incelememiz gerekir. İnsan büyüyen, gelişen bir varlık. Yirmi küsur yaşına kadar bedenen büyüyen insan, sonrasında zihnen büyür. Daha doğrusu büyümesi beklenir. Bilgi, düşünme ve merak kabiliyetini bitirmiş kişinin beyni yağlanmaya ve paslanmaya başlar. Cehalet beyni çürütür. Tedavi edilmezse organ yitimine neden olur. Beyinsiz dediğimiz varlık tipi ortaya çıkar.

Kişinin bilgiyle iletişimi onun kimliğini de belirler. Aklın yakıtı bilgi, duygularınki inançtır. Cahil, duyduğu her şeye inanır ve onu anında davranışa dönüştürür. Kahvede duyduğu, twitter’da okuduğu bir cümle ile aleme nizam vermeye çalışır, kendisi de çoktan o bilginin kölesi olmuştur.

İlişkinin bir tarafı cehaletiyle mutlu iken diğeri bilginin acısıyla kıvranıyorsa o ilişki bir yerden patlar. İki taraf da cahilse mutlu olma ihtimalleri vardır. Aynı yalana ya da doğruya inanan iki kişi kendi cennetlerinde ölene kadar mutlu yaşayabilir. Farklı yalanlara inanıyorsalar ne olacak? Sorun burada başlıyor ve hiç bitmiyor.

Bilmek ve bilgelik zihnin farklı konumlarıdır. Ağzına fındık doldurmuş sincapların avurtları şişmiş hali bilmeyi temsil edebilir. Bilgi insanı doldurur fakat onu değiştirmesi için hazmedilmesi, sindirilmesi gerekir. Bilginin sindirilmesi onun farklı ortamlarda sunumu, gösterimi, duyurumu ile mümkün olur. Deneyimlenmemiş bilgi sahibini şişirir. Her şey hakkında konuşmaya bayılan tipler olur, işte onlar bilen, bilgelikten uzaktır. Bazılarını zorlarsanız iki üç cümle dökülür ağzından onlar bilgedir. Bir bilge kötüye tahammül edebilir, bilen insan ise tepki koyar. Kükrer, devirir.

Ben ilahiyat hocasıyım. İki binlerde öğrenciyken okuyan erkek sayısı kadınların dörtte biriydi. Seksenlerde bu oran yüzde bir dahi değildi. Bugün artık erkek oranı yüzde beşlere düşmüş durumda.

Kadının biyolojik konumu aynı olsa bile sosyoloji içindeki hacmi ve ağırlığı arttı bu da aynı kap içinde erkeğe denk bir özgül ağırlık kazanmasına neden oldu. Ağır ve kudretli erkek yerine ilişkinin eşit taraflarından biri haline geldi otuz senede. Hukuken böyle olması, olmaya zorlanması binlerce senenin getirdiği genetik mirasa nasıl tesir etti peki?

Bugün İstanbul Sözleşmesi ya da farklı anlaşmalarla bir yere zorlanan kadın kimliği malesef erkeklerin alışkanlıklarını kolay değiştirmeyecek. Geçiş sürecinde çok can yitirilecek. Bu mesafe yavaşlatılarak, eğitilerek, sindirtilerek çok daha güvenli bir şekilde aşılabilirdi. Fakat burada kişilerin hödüklüğü ile devletinki yarışıyor.

Kadın ya da erkek, insan canı kıyanlara her türlü hakareti mübah gören zihnimiz, benzeri akılsızlığı ele alan devleti masum sayıyor. Devletin suçu burada güvenlik değil eğitim alanındadır. Eğitimi de standart konvansiyonel araçlarla yapma alışkanlığında.

Yapılacaklar esasında çok basit. Topluma ne anlatılmak isteniyorsa onun filmini, dramasını yapacaklar, gündeme koyacaklar, herkese izletecekler. Youtube’da, trt internet sayfasında nerede olursa.

Eğitilmesini beklediğimiz kitle sorgulamayı beceremediği için (becerebilse zaten şiddete başvuracak kadar çıkmaza girmezdi muhtemelen) bu mesajları alacak her çeyrekte bir film ile beş senede toplum istenen yere getirilebilirdi.

Yapıldı mı, hayır. Yapılabilir mi, evet. Yaparlar mı, bu kurumsal hödüklükle, sadık ama ehil olmayan kadrolarla hiç ümidim yok…

Ahmet BAYRAKTAR

1 Yorum

  1. Ramazan Özer Cevapla

    Kendini güçlü, zayıf gördüklerine şiddet uygulayabileceğini, öldürebileceğini düşünen mahlukları eğitmek belki mümkün olur. Fakat devlet kadınlara uzakdoğu sporları öğrenmeyi zorunlu yapsa problem daha çabuk çözülür.Erkeği kadınların dövdüğü haberleri canileri ürkütür. Güç oyunu bozar.
    Hürmetler.

Bir cevap yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir