Yolda Bir Karınca Görmek

Türkiye 80’li yıllardan beri terörle mücadele ediyor. Terör örgütü eylemleri, terörle ilişkiler; her defasında farklı bir boyut kazanarak günümüzde de varlığını sürdürüyor. Bu konuda Türkiye gündeminde tartışılan birçok konu gün yüzüne çıkıyor. Terörü besleyen kaynakların ortadan kaldırılması, iç güç, dış güç tartışmaları her zaman güncelliğini koruyor. Listede DHKP-C, PKK ve adını çok yaygın duymadığımız pek çok örgütün adı var. Hatta en son Suriye savaşı ile DEAŞ da bu listeye girdi. Bu örgütlerin kendilerini öne çıkardığı en görünür eylemlerden biri, canlı bomba… Kendilerine bir kurban seçip şehirleri kana buladıkları günler daha dün kadar yakın. 2015 öncesi, her sabah bir bomba patlaması olayı ile güne uyanıyorduk. Ankara’da eylemler sırasında patlatılan bir bomba ile 100’ün üzerinde insan canından olmuştu. Bu tür eylemleri üstlenenler genellikle yukarıda ismini saydığımız terör örgütleri. Fakat bu durumun sinemaya yansımalarını çok göremedik. Şimdi bahsedeceğim Karınca filmi bu konuya temas ediyor. Yönetmenliğini Nazif Tunç’un üstlendiği filmde, terör örgütlerinin masum insanlardan kurban devşirmesine dikkat çeken bir yan var. Nazif Tunç şimdiye kadar birçok televizyon filmi çekti ve birçok belgesele imza attı.

Bir mülakatta, Karınca ile ilgili beslendiği kaynak kendisine sorulduğunda şöyle diyor Tunç: “Yönetmen ve senarist olarak film konularımı kıssalara, hadislere, kadim Doğu hikâyelerine yaslamayı seven biriyim. Doğu’nun hikâye anlatma biçimi benim dilime, sinematografime daha uygun geliyor. Sırtımı dağa yaslar gibi bu kıssa dağlarına yaslıyorum. Karakterlerim zamanımızın kahramanları olsa da o dağların serin ve koyu gölgesinden geçerler. Karınca, her ne kadar günümüzde geçse de iki yerden ilhamı alır: Neml suresi ve Şirazlı Sadi’nin Bostan’ında bir iki cümle… Neml (Karınca) suresinin 17 ve 18. ayetleri, yuvalarına doğru gelen ve farkında olmadan kendilerine zarar verecek bir dış tehlikeye karşı hemcinslerini uyaran bir karıncadan bahseder. Bu temsil, bizim karıncayı tanıdığımız temsillerin hepsinden farklıdır. İşte bu yiğit ve saygın karınca; benim filmimin kahramanı, memleket sevdalısı Şemsi olur. Doğu’daki hikâye anlatma yöntemi de besledi beni. Anadolu’nun yetiştirdiği erenlerin, ozanların, mesnevi ve hikâye anlatıcılarının telaşsız, çatışmasız iyiliğe ve Hakk’a yönelen tarzları var Karınca filminde. Bütün Doğu edebiyatı, şiiri; Hak, hakikat, marifet, irfan arayışının işaret taşlarıdır. Filmlerimde iyilik, merhamet, fedakârlık duygularıyla en güzele yürümeyi başarmak istemişimdir. Faydam olsun istemişimdir. Filmlerimle, yararım olmayacaksa zararım da olmasın, dilemişimdir.”

Filmde ise; Şemsi, uzun yol şoförlüğü yaparak geçimini sağlayan  bir adam. Bir gün dağ yolundan geçerken Fidan adında genç bir kıza rastlayan Şemsi, kıza yardımcı olabilmek için onu İstanbul’a götürür. Ancak kısa bir süre sonra Fidan’ın teröristler tarafından ayartıldığını ve onun canlı bomba eylemlerinde kullanılacağını öğrenir. Kendisinin de yoğun bir geçmişi olan Şemsi, Fidan’ı kurtarmayı görev bilir. Medya-sol örgütler-terör ekseninde devam eden hikâye; gerçeklerden habersiz, kandırılmış bir genç kızın dramını içeriyor. Filmin büyük bir bölümü yolda geçiyor, bu açıdan filme “yol filmi” de diyebiliriz. Yolda olmak ve onun insana kattığı anlam üzerine de film izlenebilir.

Anadolu’nun 159 sinemasında gösterimde olan filmi izleme deneyimi yaşayabilirsiniz.

Zeynep KARACA

Bir cevap yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir